Sudan Krizi
Afrika kıtasında yer alan Sudan, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki hakimiyeti dolayısıyla tarihi bir bağa sahiptir. Mehmet Ali Paşa, Senar İmparatorluğu’nun yıkmış ve Sudan’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Sudan’ın da eski tarihine bakıldığında ise burada Libyalılar hâkim olduğu görülmektedir. Osmanlı döneminde ile Senegal’den ve Batı Afrika’dan gelen Kakao, fildişi ve birçok ürün Hindistan’a ulaştırılmıştır. Ticari açıdan canlanmıştır.
İngilizler 1922 de burayı işgal etti. Sudan’ın işgali 1956 yılına kadar devam etti ve bu yıl bağımsızlığını kazandı. Ülkenin coğrafi olarak dini nüfus dağılımına bakıldığında Kuzey kısmı Müslüman nüfusun en fazla olduğu, güney kısmında ise Hristiyanların ağırlıklı olarak yer aldığı görülmektedir. İngilizler bu ülkeyi idare edebilmek için güney kısmını kuzeyden ayırmak istediler. İngilizler için Güney Sudan’ı yönetmek sorun olmuyor. Çünkü, bu bölgeyi aşiret reisleri ile iş birliği yaparak yönettiler. İngilizler 9’uncu paralel arasındaki geçişi Kuzey ve Güney arasında bir hat çekerek engellediler. Bunun bir sonucu olarak; Afrika’da bir harita çizilememiştir. Bu yüzden, bölgede yaşayan vatandaşlar kendinlerini 700-800 km ötedeki siyasi varlığa ait hissetmiyor. Çünkü hala kabilecilik anlayışı var olmakta ve başkentle bir bağları bulunmamaktadır. Başkent düşerse iş biter. Örneğin; Somali’de aynı durum var.
Güney Sudanlılar kendi kendilerini yönetmek için 1956-1972 arasında mücadele vermişlerdir. Buna bağlı olarak; 1972’de Güney Sudanlılar da hükümette yerini almıştır. Bununla birlikte, 1983 yılında bu savaş tekrar başladı. Çünkü, bu ülkede petrol rezervleri bulundu. Daha Amerikalılar bölgede petrol arama faaliyetleri yürütmüş ancak bir sonuca varılamamıştır. Fransız Elf şirketi ise petrol arama çalışmaları sonuç alarak petrol bulunmuş ve Sudan’da 1983-2005 yılları arasında iç savaş patlak vermiştir. Yapılan referandumda 2003’te Darfur sorunu başlayınca birkaç bölgenin bağımsızlığına izin verildi. 2005 yılında anlaşma imzaladı ve çatışmalar durdu. SPRA ve SPLM oranın silahlı gücü olacaktır. Referandumdan sonraki sorunlar şunlardır: Alviye ve Güney Sudan’da bölgede üç tane petrol rafineri bulunmaktadır.
Güney Sudan’da birden birçok açmaz ve problem mevcut: Bunlar tek devletin değil dukaların var olması ve aşiretlerin organize milis gücü ile savaşmaları; bakanlıkları almak için güç savaşının var olması; en önemlisi bu ülkede kaynak paylaşımının problem olmasıdır. Anlaşma sağlanması için birçok baskı yapılmakta. Çünkü buradaki petrolün diğer dünya devletlerine ulaşması gerekmektedir ve bunun için bölgesel istikrar önemlidir. Bu yüzden, Gorilla ve Mombasa, Lamu şehirlerinde petrol rafinerisi kurulacak. Böylece Lamu şehrine, otoban yapılarak buradaki madenler Etiyopya ve Garissaya gönderilecek. Bununla birlikte; Lamu’ya ayrıca turistik bir tesis yapılması planlanmaktadır. Ayrıca Tanzanya’da petrol ve uranyum bulunmaktadır. ABD bölgeye odaklanmış durumda. Lord Resistance Army ile savaşmak için ABD, 1000 kişilik özel birliği Uganda’nın balta girmemiş ormanlarına bıraktı. Bununla birlikte, ABD Etiyopya’ya 200 dron göndererek buraya gizli bir üs kurdu. Seyşeller’e de 90 dron gönderdi. Bununla birlikte; Etiyopya ve Kenya ordusu farklı noktalardan bölgeye giriş yaptı. Bunun bir sonucu olarak; Korsanlık olayları bu bölgede bitti. ABD tarafından AFRİKOM kuruldu. İlkeleri şunlardır: AİDS’in yayılmasının önlenmesi; Kuzey Sudan’da bilinçli, eğitimli bir neslin yetirilmesi; demokrasinin bölgede yaygınlaştırılmasının sağlanması; yolsuzluk ile mücadele edilmesi; iç çatışmaların önlemesi; doğal kaynakların korunmasını sağlanması; Çin’in Afrika da yayılmasını önlemesidir. Çin’in Sudan’da Darfur’daki petrol kuyularını Çin işletmektedir. Tüm bu açmazların içinde Sudan’a müdahale eden bir diğer ülke de Fransızlar oldu. Fransa, bağımsızlık isteyen Darfur’a silah yardımında bulundu. Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) lideri General Mohamed Hamdan Dagalo isyancılara karşı çok sert bir şekilde müdahale etti.
RSF 2013 yılında kurulduğu ve geçmişinin, Darfur’da isyancılara karşı çok sert bir şekilde müdahale eden Cencevid milislerine kadar gittiği biliniyor. Bu yıllardan itibaren, General Degalo’nun Yemen ve Libya’da meydana gelen çatışmalara dahil olan ve Sudan’da yer altında bulunan zengin altın kaynakları üzerinde hakimiyet kuran kuvvetli bir paramiliter yapı kurdu. Uzun süredir görev yapan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’e karşı yapılan gösterilerden sonra, El Beşir’in yönetimi Sudan’da 2019 yılında devrildi. Bu tarihten itibaren, Sudan’da askeri yönetim siyasi yönetimi ele geçirdi. Aynı zamanda, askeri yönetim ülkede bulunan ekonomik kaynaklarında kontrollünü ele geçirdi.
Sudan’daki bu istikrarsızlık, askeri yönetimin gelmesiyle daha da arttı. Siviller, demokratik siyasi idare için protesto gösterileri yapmaya başladı. 2019 yılında, Sudan’da sivil askeri bir hükümet kuruldu. Bu hükümette 2021 yılının Ekim ayında, ordu tarafından devrildi. 2021 yılından itibaren, Orgeneral El Burhan ve General Degalo arasındaki güç savaşı şiddetini arttırdı. Bununla beraber, 2021 yılının Aralık ayında gücün tekrar sivil yönetime verilmesi hususunda bir antlaşma imzalandı. Ancak bu antlaşma uygulanamadı.
Sudan'da 7. aydır devam eden iç savaşta savaşan gruplar, başkent Hartum'un yanı sıra ülkenin batı ve güney batısındaki dokuz eyalette ağır silahlarla çatışmaya devam ediyor.
Sudan hükümetinin uluslararası topluma "terörist grup" olarak tanınması çağrısında bulunduğu Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) , 15 Nisan 2022 tarihinde ortaya çıkan iç savaş öncesinde sisteme entegrasyonu henüz tamamlanmamış askeri bir güç olduğu biliniyordu.
Çatışmalarda, on binin üzerinde sivil hayatını ölürken, binlerce kişinin de yaralandığı açıklandı.
Bu taraflar, 7 Kasım 2023 te Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bu çatışmanın bitirilmesi için toplandılar. Uluslararası toplumun çatışmanın bitirilmesi için diplomasinin etkili olması yönündeki çabaları, çatışan tarafların ateşkese uyulmadığı konusunda birbirlerini suçlamaları ve mutabakata varamamaları sebebiyle şimdiye kadar mevcut koşullarda herhangi bir olumlu sonuç alınamadı.
Suudi Arabistan, ABD ve Doğu Afrika'daki Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'nin liderliğinde başlayan toplantılarda taraflar, insani yardımların Sudan’a hızlı bir şekilde gönderilmesi ve güven duygusunu güçlendirici önlemleri hayata geçirmek için girişimlerde bulunma hususları konusunda görev üstleneceğini ifade etti.
Görüldüğü üzere; Küresel güçler Sudan’daki siyasi, ekonomik ve askeri nüfuzlarını arttırmak amacıyla birbirleriyle rekabet etmektedirler. Bu sebepledir ki; Sudan artık bölgesel değil küresel bir sorun haline gelmemektedir. Sudan’ın jeopolitik ve jeostratejik konumu Sudan'ın başta ABD olmak üzere; diğer küresel güçler açısından önemini her geçen gün arttırmaktadır. Çatışmaların sürmesi durumunda, ülkenin üç ayrı bölgeye bölünebileceği ve kaosun uzun yıllar devam edeceği ifade edilmektedir. Bu çatışmaların, müzakereler yapılarak çözülmesi gerekmektedir.