Rusya ve İran İlişkileri Bağlamında Putin ve Reisi Görüşmesi
Kaynak: Independent Türkçe, 07 Aralık 2023
Rusya ile İran arasındaki ilişkilerin çok iyi geliştiğine dikkati çeken Rusya Devlet Başkanı Putin de geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret hacminin yüzde 20 artarak 5 milyar doları aştığını söyledi. Ülkeler arasında büyük altyapı projeleri olduğuna işaret eden Putin, artık Kuzey-Güney demir yolu inşaatının uygulamasına gelindiğini kaydetti. Putin, enerji ve eğitim alanında da çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Ayrıca Putin görüşmede Filistin'deki duruma ilişkin de görüş alış verişinde bulunacaklarını kaydetti.
Reisi'nin İran'a davetine icabet edeceğini aktaran Putin, aralık ayının son günlerinde İran ile Avrasya Ekonomik Birliği arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulmasına ilişkin bir anlaşma imzalamayı planladıklarını bildirdi.
TÜRKSAM Haber Analiz
Rusya-İran ilişkileri tarihsel, stratejik ve ekonomik boyutlarda derinlemesine bir bağa sahiptir. İki ülke arasındaki ilişkiler genellikle karşılıklı çıkarlara dayanmakta ve uluslararası arenada bir dizi konuda işbirliği içermektedir.
Rusya ve İran, stratejik düzeyde iş birliği yapmaktadırlar. Özellikle Orta Doğu'daki gelişmeler, ABD'nin bölgesel politikalarına karşı durma ve enerji güvenliği gibi konularda iş birliği önem kazanmaktadır. Aynı zamanda iki ülke arasındaki savunma iş birliği oldukça güçlüdür. Rusya, İran'a askeri teçhizat ve silah sağlamaktadır. Bu bağlamda, Rusya'nın İran'a S-300 hava savunma sistemlerini satması gibi anlaşmalar gerçekleşmiştir.
Suriye ve Orta Doğu'daki diğer sorunlarda, Rusya ve İran benzer politikalar izleyerek işbirliği yapmaktadırlar. Özellikle Suriye iç savaşı sırasında iki ülke, Esad yönetimini destekleme konusunda ortak bir çaba göstermiştir. Ancak, her ne kadar bu ilişkiler birçok alanda işbirliği içerse de, bazı konularda da farklılıklar ve çatışma potansiyeli bulunmaktadır. Örneğin, Rusya'nın bölgedeki diğer aktörlerle ilişkileri, özellikle de İran ile fayda çatışmalarına neden olabilir.
Rusya ile İran arasındaki ilişkilerin küresel ve bölgesel meseleler üzerinde daha güçlü bir etkisi olabilir. Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesi, Sovyet sonrası çatışma çözümünün engellenmesi ve diğer faktörler, İran'ın Orta Doğu’daki militan grupları desteklemesi gibi faktörler uluslararası platformda güveni zedeleyerek güveni olumsuz etkiliyor. Bununla birlikte bu ilişkinin seyrini daha net anlamak için Rusya’nın, BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a uyguladığı üç yaptırımda da taraf olmasına da değinmek gerekir. İki devlet arasındaki ilişkilerin ortak noktası olduğu kadar bazı açmazlara sahip olduğu da gözden kaçırılmaması gereken bir detaydır.
Günümüz koşullarında Tahran ile Moskova arasındaki temel ilişkiler ABD, NATO ve İsrail gibi ülkelerle ilgilidir. Ayrıca Uluslararası Yahudi Ajansı "Sohnut"un Rusya topraklarında faaliyet göstermesi yasaktır. Bu yasak aynı zamanda Moskova'nın Tahran'ın güvenilirliğini artırma girişimi olarak da görülebilir.
Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle çeşitli kısıtlamalar getirilen Rusya’yı bölgede tutan güçler İran ve Türkiye oldu. Onların da Rusya’ya desteği fayda ilişkileri üzerinde kurulmuştu. Diğer yandan, Amerika Birleşik Devletleri'nin etkisinin azaldığı bir dönemde İran'ın anti-İsrail duruşu ve Hamas, Hizbullah gibi bazı radikal İslamcı gruplara verdiği destek, İran’ın liderlik hırslarını meşrulaştırmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, İran, büyük enerji kaynaklarını kontrol eden ve bunları uluslararası pazarlara ihraç eden ülkeler arasında yer almaktadır. Hazar Denizi ile İran Körfezi arasındaki bölgeyi kontrol etme yeteneğiyle, İran büyük güç merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ancak, coğrafi avantajlarına rağmen, jeopolitik engeller nedeniyle biraz gölgede kalmaktadır. Şu anda uluslararası izolasyon, siyasi ve ekonomik potansiyelinin gelişimine devam etme fırsatlarından mahrum bırakmış durumdadır.
Avrupa ve ABD tarafında çok yönlü olarak ambargo uygulanan bu iki ülkenin kendi bloğunu oluşturması ya da iş birliğini kuvvetlendirmesi taraflar için oldukça fayda sağlayacaktır. Hem muhtelif iş birlikleri sayesinde ticaret hacminin artması hem de lojistik açıdan birbirlerinin tamamlayıcı politikalar üretiyor olması iki devletin Batı tarafınca kısıtlanan ve daraltılmaya çalışılan otonomları için alan açabilecek önemli teşebbüsler olacaktır.