Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Polonya'da Seçim Sonrası Gerilim: Hukukun Üstünlüğü Mücadelesi ve Siyasi Çekişmeler

Kaynak: AA, 11 Ocak 2024

Polonya cumhurbaşkanı, eski içişleri bakanı ve yardımcısı hapisten çıkana kadar dinlenmeyeceğini söyledi. Polonya cumhurbaşkanı, muhalefetteki milliyetçi Hukuk ve Adalet (PiS) partisinden - her ikisi de açlık grevinde olan - iki siyasetçi hapishaneden serbest bırakılana kadar dinlenmeyeceğini söyledi; bu, yeni hükümetin hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etme mücadelesinde daha da dramatik bir artışa neden oldu.

PiS'e yakın olan başkan Andrzej Duda Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Adil ve adil bir Polonya devleti için verilen mücadelede dinlenmeyeceğim" dedi. “Korkmayacağım. Daha önce olduğu gibi, anayasaya ve hukuka uygun olarak hareket edeceğim.”

TÜRKSAM Haber Analiz

Polonya’da yaşanan son olayları daha iyi tahlil edebilmek adına 2023’de genel seçimlerde yaşanan gelişmeleri mercek altına almak gerekmektedir. Polonya’da 15 Ekim 2023 tarihinde yapılan genel seçimler sonucunda 2015 yılından beri iktidarda olan aşırı sağcı Jarosław Kaczynski seçimi kaybetmiştir.

Bu seçim sonucunda Polonya'da Mateusz Morawiecki'nin hükümeti parlamentodaki güven oylamasını kaybetmiş ve yeni hükümetin kurulması için çalışmalara başlanmıştır.  Parlamentoda daha sonra yapılan oylamada Avrupa yanlısın sol liberal Donald Tusk'ı yeniden başbakan olarak seçilmesi ülkedeki muhaliflerin tepkisini çekmiştir. 2007-2014 yılları arasında Polonya başbakanlığı görevini üstlenen Tusk, daha sonra Avrupa Konseyi Başkanı olarak da görev yapmıştır. Ancak son seçim sonuçlarıyla birlikte yeniden başbakan olarak seçilmesi ülkedeki siyasi atmosferin sürekli gerilmesine yol açmıştır.

Dün eski içişleri bakanı ve yardımcısının Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gözaltına alınmasıyla başlayan protestoların ne ifade ettiği üzerine düşünmek Polonya’nın siyasi atmosferinde seçimlerden sonra yükselen gerginliğin sebeplerini anlamak adına da önemli ipuçları sunmaktadır.  Peki, dün yaşanan olayların arka planı nedir?

Geçtiğimiz yıllarda Polonya’da muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) iktidarı döneminde, hükümetin pek çok toplumsal kurumda olduğu gibi, yargı kurumları ve mahkemeler üzerinde de siyasi baskı ortamı yaratmaya çalıştığı ciddi iddialar bulunmaktadır.

Bu iddialardan belki de en önemlisi İçişleri Bakanlığı düzeyinde yürütülen yolsuzluklarla mücadelenin aslında o dönemin muhalefeti üzerinde siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığına yöneliktir.

Mariusz Kaminski ve yardımcısı Manciej Wasik hakkındaki iddialar daha sonra mahkemelerde de ele alındı ve geçmişi 2007 yılına kadar giden soruşturma sonucunda iki eski siyasetçi geçen yıl 2'şer yıl hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Ancak geçmiş dönemde iktidarda olan PiS üyesi Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, yetkisini kullanarak iki eski siyasetçi için af çıkarmıştır.

Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan af, yasal prosedür tam olarak yerine getirilmediği için hükümet tarafından tanınmamıştır. Çünkü af çıkarıldığında iki siyasetçi hakkında verilen hapis cezası henüz üst mahkeme tarafından onaylanmamış, yani yasal olarak kesinleşmemiştir.

Polonya'da 15 Ekim'de yapılan genel seçim sonrası yeniden başbakan olan Donald Tusk, kampanyasında geçmiş dönemin tüm hukuksuz uygulamalarının arkasındaki isimlerden hesap sormayı vadetmiştir. Buradan hareketle, bu tutuklamaların eski hükümetle yeni hükmet arasındaki iktidar kavgasının ve hesaplaşmanın sonucu olduğunu söylemek mümkündür.

Ülkedeki siyasi atmosferin bu kadar gergin olmasının bir diğer önemli sebebi ise ülkenin Cumhurbaşkanın, eski hükümeti kuran şimdi ise yeni ana muhalefet partisi olan Hukuk ve Adalet Partisi (PiS)’ne desteğidir. Bu destek yüzünden cumhurbaşkanı ve yeni hükümetin Başbakanı Donald Tusk arasındaki ipler sürekli gerilmektedir.  Dün yaşanan protestolarda eski iktidar yeni muhalefet partisinin destekçileri tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sonuç olarak Polonya’daki siyasi atmosferin bu kadar gergin olmasının iki ana temel sebebi olduğunu söylemek mümkündür. İlki, yeni hükümet ve eski hükümet arasındaki siyasi çekişme ve Donald Tusk’ın ülkede “hukukun üstünlüğünün” yeniden tesis edileceğine dair seçim vaadini uygulamaya koyması sonucunda ortaya çıkmıştır. İkinci ana etmen olarak da mevcut cumhurbaşkanın eski hükümeti destekleyen açıklamalarını, her geçen radikalleşen bir dille sürdürmeye devam etmesi olduğunu söyleyebiliriz. Buradan hareketle en azından kısa vadede Polonya’daki suların durulmayacağını ön görebilir.