Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Kırmızı Halı Protokolünü Bozan Ziyaret: Xi Jinping Fransa’da

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, beş yıl aradan sonra ilk kez Avrupa ziyaretinde bulundu. 5-10 Mayıs 2024 tarihlerini kapsayan resmi ziyaret; Fransa, Sırbistan ve Macaristan devlet ziyaretleri yer aldı.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Avrupa'ya gerçekleştireceği ziyaret, Çin'in Avrupa ve belirli ülkelerle olan ilişkilerinin derinleşmesinde kritik bir rol oynaması beklenmektedir. Özellikle, Kuşak ve Yol projesi çerçevesinde hayata geçirilen 350 kilometrelik Macaristan-Sırbistan demiryolu hattı, bölgesel iş birliğini güçlendirecek önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.

Xi'nin ziyaretinin ilk durağı Fransa oldu. Bu görüşmede, Avrupa'nın ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un uzun süredir Çin'den talep ettiği çeşitli konular ele alınmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin Çin’in politikaları, çip üretimi, yeşil teknoloji, ticarette adil rekabet ortamı, gündemin en önemli konuları arasında yer aldı.

Fransa özelinde bakıldığında Fransa-Çin ilişkileri Avrupa genel politikasına nazaran negatif olmayan politik bir çizgide ilerlemektedir. Geçtiğimiz yıl Macron'un Çin'i ziyaret etmesi ve beraberinde 50 kişilik bir iş heyetiyle gelmesi, Fransız ve Çinli şirketler arasında 18 iş birliği anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanmıştı. Macron'un Çin ziyareti sırasında yaptığı açıklamalarda, Avrupa'nın Tayvan konusunda "Amerika'nın takipçisi" olmaması gerektiği yönündeki sözleri dikkat çekmiş ve tartışmalara yol açmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ofisi tarafından yapılan açıklamada, Xi Jinping'in ziyaretinin, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 60. yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştiği ve Macron'un Nisan 2023'teki Pekin ve Guangzhou ziyaretinin bir devamı niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, görüşmelerde özellikle Ukrayna'daki savaş, Orta Doğu'daki durum, ticaret konuları, bilimsel, kültürel ve sportif iş birliği gibi uluslararası krizlere odaklanılacağını ifade edilmiştir.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian ise ziyareti bir fırsat olarak gördüklerini ve Fransa ile birlikte çalışmayı dört gözle beklediklerini belirtmiş, Pekin'in dünya barışına, istikrarına, kalkınmasına ve ilerlemesine katkı sağlamaya hazır olduğunu vurgulamıştır.

Tayvan Meselesi, Çip Üretimi ve Çin

Çin Tayvan’ı doğal sınırları içerisinde görmektedir. ABD ve Çin arasındaki ihtilaf konularından biri olan Tayvan dünyanın en büyük çip üretici olarak karşımıza çıkmaktadır. Çiplerin önemine bakıldığında, bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler, televizyonlar, otomobiller, tıbbi cihazlar, endüstriyel ekipmanlar ve birçok diğer elektronik cihaz, çipler sayesinde çalışır. İşlevsel olarak, çipler veri işleme, depolama, iletişim, algılama, kontrol ve diğer birçok görevi yerine getirir.

Avrupa Birliği ve ABD için çipler, stratejik ve hayati öneme sahiptir. Çip endüstrisi, teknolojik yeniliklerin merkezindedir. AB ve ABD, teknolojik liderliklerini sürdürmek ve rekabet avantajlarını korumak için çip teknolojilerinde öncü olmak zorundadır. Çipler, ulusal güvenlik açısından da hayati öneme sahiptir. Stratejik endüstrilerde, askeri uygulamalarda ve kritik altyapıda kullanılan çipler, ülkelerin savunma kabiliyetini ve güvenliğini etkiler.

Tayvan'daki çip üretimi, dünya çapında önemli bir endüstriyel faaliyet ve ekonomik güç kaynağıdır.  Tayvan'daki en büyük çip üreticisi şirketler arasında TSMC (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company), MediaTek, United Microelectronics Corporation (UMC) ve diğerleri bulunmaktadır. Bu şirketler, yüksek kaliteli ve yüksek performanslı yarıiletken çipleri üretmektedirler. Özellikle TSMC, dünyanın en büyük ve en gelişmiş yarıiletken üreticisidir ve pek çok dünya çapındaki teknoloji devine çip tedarik etmektedir.

Tayvan'ın çip üretimi endüstrisi, Tayvan'ı dünya çapında teknoloji ve yenilik merkezlerinden biri haline getirmiştir. Elbette ki bu durumda Çin faktörü de önemlidir. Çin hem üretimde hem de Tavyan’dan tedarik entegrasyonunda öne çıkmaktadır. Tayvan’daki çip üreticileri TSMC gibi şirketler burada bulunmaktadır. Ayrıca Çin bu tedarik zincirinin bir parçasıdır ve bazı bileşenlerin üretimine ve montajına katkıda bulunmaktadır. Bu ve benzeri ticari sebeplerle Macron’un, AB’den bağımsız olarak Tayvan konusundaki tarafsızlık söylemi oldukça stratejik bir tutum olmuştur.

Macron, 2023 ziyaretinden sonra Avrupa'nın, özellikle Tayvan konusunda Çin ile ABD arasındaki çatışmaya sürüklenmemesi gerektiğini belirtmiştir. Bu açıklama, Çin devlet medyasını sevindirmiş ve bazı AB müttefiklerini rahatsız etmiştir.

Macron, bir röportajında, Çin'in uluslararası düzenin istikrarına katkı sağlamasının Fransa'nın çıkarına olduğunu belirtmiştir. Ancak aynı röportajda, Avrupa'nın Çin ile ekonomik ilişkilerinde stratejik çıkarlarını savunması gerektiğini ve Pekin'in uluslararası ticaret kurallarına uymamasını eleştirmiştir. Macron, başka bir röportajda, Avrupalıların Çin'e karşı benimsenecek strateji konusunda hemfikir olmadıklarını ve bazı aktörlerin Çin'i hala bir fırsatlar pazarı olarak gördüğünü ancak aynı zamanda Avrupa'ya büyük miktarda ihracat yaptığını kabul etmiştir.

Ukrayna Meselesi

Batı'nın baskısına rağmen Çin ve Rusya arasındaki iş birliği, Ukrayna krizinden bu yana artmıştır. Batı, Rusya ve Çin'in küresel nüfuzlarını genişletme çabalarına dikkatle yaklaşmaktadır.  Bu nedenle, Xi'nin Paris ziyaretinde masaya yatırılan başlıca konulardan biri de Ukrayna meselesi olmuştur.

Macron ikili görüşme sonrası X platformundan yaptığı açıklamada, ‘BM Güvenlik Konseyi'nin daimî üyesi Çin ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın çerçevesini korumaya yönelik aynı arzuyu paylaşalım. Devletlerin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı ilkesini oluşturur. Çinli yetkililer bunu defalarca hatırlattı, bunun için size teşekkür etmek istiyorum. Daha sonra bu sabah bu çatışmanın Avrupa güvenliği üzerindeki etkisini açıklamak istedik. Ukrayna'nın güvenliği olmadan Avrupa'nın güvenliği olamaz ama ne Rusya'yla ne de Rus halkıyla savaştayız, Moskova'da rejim değişikliği arayışına girmek gibi bir yaklaşımımız da yok. Burada durumu tersine çevirmeye gerek yok. Çin ile Rusya arasında uzun süredir devam eden bağlara ve ilişkiyi istikrara kavuşturmak için onlarca yıldır gösterilen çabalara saygı duyuyoruz. Bu karmaşık tarih göz önüne alındığında, Çinli yetkililerin Moskova'ya herhangi bir silah satmaktan veya yardımdan kaçınma ve malların ihracatını sıkı bir şekilde kontrol etme yönündeki taahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Sayın Başkan, bir yıldan biraz daha uzun bir süre önce bana çok açık bir şekilde söylediğiniz şeyi tekrarladınız ve bu konudaki tartışmalarımızın uzunluğunun ve kalitesinin de bir teselli kaynağı olduğuna inanıyorum.’ demiştir.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin Asya Programı Direktörü Janka Oertel, "Macron'un iki temel mesajı, Çin'in Rusya'nın askeri yeteneklerine verdiği destek ve Çin'in piyasayı bozucu uygulamaları hakkında olacak. Ancak her iki mesajın da Çin'in davranışı üzerinde önemli bir etki yaratması pek olası değil. Xi ilişkileri onarma görevinde değil, çünkü onun bakış açısına göre her şey yolunda." şeklinde değerlendirme de bulunmuştur. Asya Programı Direktörü Janka Oertel, Xi'nin gezisi için seçtiği diğer iki ülke olan Sırbistan ve Macaristan, Avrupa'da Moskova'ya en sempati duyan ülkeler olduğunu belirtmiştir.

Xi'nin açıklamalarına bakıldığında, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yol açtığı savaş ortamının bir önce çözüme kavuşturulmasından taraf olduğu görülmektedir.  Ancak Batılı yetkililer bu ifadeleri çelişkili olarak değerlendirmektedir. Onlara göre, Moskova'nın silah üretiminde Çin teknolojisini kullanması ve Rusya ile ticarete devam etmesi endişenin kaynaklarından biridir. Batı kanadı Rusya’ya yönelik tutumunun benzer şeklini Çin’in de uygulaması yönünde talepleri mevcut. Ancak Çin’in bu yönde hareket etmesi mümkün olmamakla birlikte Batı eksenli tek kutuplu politik sistemi destekleyen bir konumda olmayacağı açıktır.

İnsan Hakları Meselesi

Çin’in bu ziyaretindeki insan hakları grupları için fırsat doğurmuş, bu gruplar Macron'u görüşmelerde insan haklarını gündeme getirmeye çağırmıştır. Çin Uygur Türklerinin haklarına saygı göstermemekle ve düzinelerce gazeteciyi hapiste tutmakla suçlanmaktadır. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Çin’den Sorumlu Direktör Vekili Maya Wang, "Başkan Macron'un, Pekin'in insanlık suçlarının Çin-Fransa ilişkileri açısından sonuçları olacağını Xi Jinping'e net bir şekilde açıklaması gerektiğini" belirtmiştir. Pazar günü Paris'teki bir gösteride yüzlerce protestocunun Tibet bayrağı açarak Xi Jinping'i "diktatör" olmakla ve Tibet bölgesindeki yerel kültürü silmeye çalışmakla suçlayan eylemler gerçekleşmiştir.

Macron insan haklarına ilişkin X platformundan yaptığı açıklamada, ‘İnsani konularda ilerleme sağlanmasına yönelik koordinasyon kurulması ve uluslararası hukuka saygılı, adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik çabalara katkıda bulunulması konusunda da mutabakata vardık.’ ifadelerini kullandı. Ancak tüm bu etki yaratma çabalarına rağmen, insan hakları konusunda Macron'un Çin lideri üzerinde çok fazla etki yaratamayacağına dair de yaygın bir görüş hakimdir.

Macron ve Xi’nin Pyrenees’e Ziyareti Kırmızı Halı Protokolünü Bozuldu

İki devlet liderinin görüşmesinde en dikkat çekici olay ise Hautes-Pyrenees ziyareti oldu.  Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 7 Mayıs Salı günü Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Pyrenees dağlarına gitti. Macron'un danışmanları, Pyrenees gezisinin protokolü ihlal ettiğini belirterek, Macron'un anneannesinin doğduğu ve kendisinin de çok sevdiği bu yerde, Xi ile birebir sohbet etme şansı yakaladığını açıkladı. Seyahat kapsamında iki lider bölgenin yöresel dansçıların gösterilerini izledikten sonra, yöreye özgü üretilen jambon, kuzu eti, peynir ve yaban mersinli turta yemeleri gündem oldu. Macron, Xi'ye Pyrenees’de yapılmış yöresel yün bir battaniye, Tour de France forması ve yakındaki hediye etti. Macron’un Xi ile yakın ilişki kurmaya çalışması ve protokol dışı iklim dikkat çekti. Macron'un ana hedeflerinden biri, Xi'yi, Çinli ihracatçılara daha az sübvansiyon sağlayarak iki bölge arasındaki ticaret dengesizliğini azaltmaya ikna etmek olduğu belirtildi.

Bununla birlikte değinilmesi gereken önemli nokta da bir önceki gün, 6 Mayıs Pazartesi günü Fransız ve Çinli şirketler arasında, Xi'nin ziyareti kapsamında enerji, finans ve ulaştırma alanlarında bazı anlaşmalar imzalanmış olmasıdır. Bu görüşmelerde Çin, bazı ürünlerin Fransa’dan ithal edileceği sözünü vermiştir.

Ticarette Adil Rekabet

Elysee Sarayı'nda görüşmelere katılan ve sonrasında açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Birliği pazarındaki Çin mallarının ekonomik rekabeti olumsuz yönde etkilemesi konusunda açıklamada bulundu.  Ursula von der Leyen Çin'in endüstriyel mallarının devasa aşırı üretimini kendi pazarına akıtmasını hazmedemeyeceğini belirtmesi dikkat çekti. Ticaret soruşturmaları ve bunun ardından gelebilecek yaptırımlara gönderme yaparak, "Avrupa, pazarını korumak için gereken zorlu kararları vermekten çekinmeyecektir" dedi. Avrupa ile Çin arasındaki ilişkinin eşit olmayan pazar erişimi ve Çin devleti sübvansiyonları nedeniyle zarar gördüğünü vurgulayarak, Avrupa'nın bu konuda adil bir düzenlemeye doğru adım atması gerektiğini ifade etti.

Von der Leyen, Çin'in kapasite fazlası sorununa ve bu durumun Çin mallarının Avrupa Birliği'ne rekabet edilemeyecek kadar düşük fiyatlarla girmesine yol açtığına dikkat çekti. "Çin şu anda, kendi zayıf iç talebi nedeniyle sattığından daha fazlasını büyük sübvansiyonlarla üretiyor. Bu durum, özellikle elektrikli araçlar ve çelik gibi sübvansiyonlu mallarda aşırı arz yaratıyor ve bu da adil olmayan ticarete neden oluyor. Avrupa, bu tür piyasayı bozucu uygulamaları kabul edemez; çünkü bu, Avrupa'da sanayisizleşmeye yol açabilir." dedi.

Von der Leyen, "Çin hükümetini kısa vadede bu aşırı kapasiteleri ele almaya teşvik edeceğini" belirterek, AB'nin "Çin'in piyasa çarpıklıklarından giderek daha fazla etkilendiğini" ve bu nedenle diğer zengin ve gelişmekte olan ekonomilerle iş birliği yapacağını da vurguladı.  Leyen’in açıklamalarına bakıldığında, AB'nin Çin'le ticaret konusundaki kararlı duruşu, ABD'nin yaklaşımıyla uyumlu görülmektedir. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen de daha önce Pekin yönetimini yeni endüstrilerin Çin ithalatı nedeniyle yok edilmesini kabul etmeyeceği konusunda uyarmıştı.

Fransız diplomatik kaynaklarına göre, Xi Jinping'in ticaret dengesizlikleriyle ilgili endişelere duyarlı olduğu ve ziyaretin mesajlar iletmek amacıyla düzenlendiği belirtilmektedir. Ancak, herhangi bir eylemin zamanlamasının ilerleyen süreçte netlik kazanacağı ifade edilmektedir.

AB'nin 27 üyesi arasında, özellikle Fransa ve Almanya'nın Çin'e yönelik tutumlarında farklılıklar bulunmaktadır. Bazı Fransız yetkililer, Almanya'nın Çinli otomobil üreticilerine odaklanan elektrikli araç soruşturmasının zorlaştırabileceği endişesini dile getirmektedirler. Almanya'nın ihracata dayalı ekonomisi ve Çin'in BMW, Mercedes-Benz gibi otomobil üreticileri için kritik bir pazar olması nedeniyle, Berlin'in Çin politikasının daha dikkatli olduğu ifade edilmektedir. Fransa ise, Çin'e Fransız tarım ürünlerine daha fazla erişim sağlanması ve Fransız kozmetik endüstrisinin fikri mülkiyet haklarıyla ilgili endişelerinin ele alınması konusunda baskı yapmaktadır.

Değerlendirme

Xi’nin Fransa ziyareti analiz edildiğinde Macron’un Çin’e yönelik yaklaşımının AB ve ABD’ye nazaran kısmen farklılık teşkil ettiği açıktır. Fransa, Ukrayna meselesi, ticarette adil rekabet, insan hakları gibi birçok konuda AB ve ABD ile müşterek bir payda da yer alsa da Çin ile diplomatik ilişkilerini pragmatist bir zeminde kendi önceliklerine göre idame ettirme gayreti içerisindedir. Macron’un Tayvan konusundaki tarafsız tutumu bunun en belirgin örneğidir. Bununla birlikte Pyrenees ziyaretine bakıldığında, protokol dışı bu ziyaret, iki devlet arasındaki ilişkilere gösterilen hassasiyet açıkça göstermektedir. Fransa’nın bu tutumu AB ile arasında hoşnutsuzluk yaratsa da anlaşmazlık yaratmayacaktır.  Çünkü özellikle Macron’un Ukrayna meselesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı yürüttüğü propaganda ve Ukrayna’ya asker gönderme isteği, AB ile müşterek olduğu en önemli konuda tavizsiz tutum içinde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte ticarette adil rekabet konusu da Fransa için önemlidir. Ancak Macron, AB genel tutumuna nazaran, ambargo ve muhtelif yaptırımlar yerine Çin ile imkanlar çerçevesinde uzlaşma tarafında. Çünkü sanayi devi Çin Fransa için de önemli bir pazar potansiyeline sahip. Bu potansiyeli değerlendirebilmek için de Çin ile müşterek bir uzlaşma noktasında bulunmak zorunda. Nihayetinde Fransa-Çin ilişkilerindeki ılımlı siyasi iklimin uzun süreceği beklenilmektedir.