Hamas-İsrail Savaşı’nı Soykırım ve Kültürel Soykırım Kavramları Üzerinden Okumak
Soykırım Nedir?
Soykırım (genocide) kavramı literatürde ilk defa 1943 yılında, Polonyalı Yahudi kökenli bir hukukçu olan Raphael Lemkin tarafından kullanılmıştır. Bu kavram, Yunanca ırk ya da kabile anlamına gelen “genos” kelimesiyle, Latince “cide” öldürmek anlamına gelen iki kelimenin birleştirilmesiyle türetilmiştir. [1]
Raphael Lemkin, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Yahudi soykırımının (Holokost) tanıklarından birisidir. Bu soykırım sırasında bir erkek kardeşi hariç bütün ailesini kaybeden Dr. Lemkin, bütün hayatını genocide yani soykırım mefhumunun uluslararası hukukta suç olarak tanınması için mücadeleye etmeye adamıştır.
Dr. Lemkin’in çabalarının da katkısıyla, 1948 yılının Aralık ayında Birleşmiş Milletler Soykırım Konvansiyonu’nu kabul etmiş ve bu sözleşme 1951 yılının Ocak ayında yürürlüğe girmiştir. Konvansiyonun 2. maddesi soykırımı, "bir ulusal, etnik, ırksal ya da dini grubu tamamıyla ya da kısmen yok etme amacı ile işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri" diye tarif edip bunları şöyle sıralıyor:
- Grup mensuplarını öldürmek
- Grup mensuplarına fiziki ya da zihni olarak ciddi zarar vermek
- Gruba onu kısmen ya da tamamen fiziksel olarak yok edeceği hesaplanan yaşam koşulları dayatmak
- Grup içinde doğumları önleyecek önlemler uygulamak
- Grubun çocuklarını alıp başka bir gruba vermek
Konvansiyon ayrıca altına imzasını atan devletlere de soykırımı önleme ve cezalandırma konusunda ciddi sorumluluklar yüklemiştir. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bu sözleşmenin uygulanıp uygulanmayacağına dair ciddi tartışmalar yaşanmış olsa da BM bu konvansiyonu kabul ederek soykırım mefhumunu tanımış ve soykırımın suç olduğunu kabul etmiştir.
Kültürel Soykırım Mefhumu Nedir?
Kültürel soykırım, herhangi bir etnik gruba ait kültürel değerlerin ve kültürel faaliyetlerin sistematik ve kasıtlı şekilde bir grup ya da iktidar odağı tarafından engellenmesiyle yapılan bir soykırım çeşididir. Hukukçu Rafael Lemkine göre “soykırım”, sadece bir milletin ya da etnisitenin temsilcilerinin yok edilmesi değil aynı zamanda onun kültürel ve milli değerlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Fakat “milli-kültürel soykırım” kavramına 1948 de BM tarafından kabul edilen soykırım konvansiyonunda yer verilmemiştir.
Kültürel Soykırım Mefhumu Bağlamında Hamas-İsrail Savaşı
Kültürel soykırım mefhumu bağlamında Hamas- İsrail Savaşı’nı ele alabilmek için öncelikle 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaşananlara göz atmamız gerekir. Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra İsrail’in Gazze Şeridi ve Gazze’yi yoğun bombardımana maruz bıraktığı bilinmektedir. Şehrin bombalanması sonucuna sadece can kayıpları yaşanmamış aynı zaman şehrin kültürel hafızası olan kütüphaneleri, camileri ve Gazze Kent Arşivi yok edilmiştir. Gazze Kent Arşivi’nin yok edilmesi Filistinlilerin kolektif hafızasına doğrudan bir saldırı olarak nitelendirilebilir. Çünkü bir milletin kimlik inşası kendi tarihi üzerinden yazılır. Arşivin yok edilmesi de tarihin yani o millete ait kolektif hafızanın yok edilmesi demektir.
Batı Şeria’da bulunan Birzeit Üniversitesi’nin bölgede yaşananlarla ilgili olarak dünya kamuoyuna yaptığı açıklamalarına göz atıldığında, İsrail’in Gazze’de sadece soykırım suçu işlemediğini buna ek olarak bölgede kültürel soykırım suçu da işlediğini söylemek mümkündür.
Üniversitenin resmi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar incelendiğinde İsrail’in Gazze Belediyesinin merkez arşivini, binlerce tarihi belgeyi, bir şehri, medeniyeti ve tarihi tamamen yok etmeyi hedeflediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yukarıda da bahsedildiği üzere arşivde yer alan belgeler, 100 yılı aşkın bir tarihe dayanması ve nesiller öncesi jenerasyonlarla şimdiki jenerasyon arasındaki ulusal bağın kurulmasını sağlaması hasebiyle Filistinliler için ciddi bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla söz konusu arşiv belgeleri kolektif hafızayı inşa etmesinin yanı sıra Filistin halkının bölgedeki kadim varlığına doğrudan bir kanıt niteliğindedir.
Gazze Belediyesi Arşivi, Gazze ve halkının tarihini belgeleyen bilgilerin yanı sıra Gazze şehrinin kentsel gelişim ve kırsal yaşam planlarını da içinde barındırmaktadır. Dolayısıyla bu belgelerin ortadan kaldırılması, İsrail’in bu topraklar üzerindeki hak talep etme argümanına da hizmet etmektedir. Başka bir ifadeyle İsrail, Gazze’yi işgal etmek istediğinde Filistin halkının Gazze’deki varlığının tarihsel kanıtları ortadan kaldırıldığı için bu İsrail’in bu işgalini dünya kamuoyunda haklı gösterebilecek meşru bir zemine sahip olma ihtimali doğmaktadır.
Sonuç olarak hem soykırım hem de kültürel soykırım mefhumlarının Hamas-İsrail Savaşı’nda yeniden dünya kamuoyunun gündemine oturduğunu söylemek mümkündür. Yazının temel problematiği olan soykırımın sadece belli bir etnik gruba ait insanların başka bir iktidar odağı tarafından sistematik şekilde katledilmesinden ibaret olmadığı tezi, Hamas-İsrail Savaşı örneği üzerinden kanıtlanmaya çalışılmıştır. Buradan hareketle, 7 Ekimden bu yana İsrail’in Gazze’de sadece sivil halk katletmediğini ayrıca Filistinlilere ait kültürel değerler ve kolektif hafızasını da sistematik bir şekilde yok ettiğini söylemek mümkündür.[2]
[1] “Soykırımı nasıl tanımlamalı? Kaç soykırım yaşandı, kaçı yargılandı?”. ( 29 Mayıs, 2021). Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57287734).
[2] “Gazze'de kültürel soykırım”. ( 27 Aralık, 2023). Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-gazzede-kulturel-soykirim/3093473.