Kaynak: AA, 20 Kasım 2023

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile baş başa görüşme ve heyetler arası çalışma yemeği öncesinde ortak basın toplantısı düzenledi. Açık ve net konuşmayı sevdiğine dikkati çeken Erdoğan, İsrail-Hamas savaşı ile ilgili şunları söyledi;

"Burada da açık ve net konuşacağım. Çünkü 7 Ekim tarihi bir başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim'den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an itibarıyla malum 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Tevrat'ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? 

‘’Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır. Ama ben koydum. Ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok."

Erdoğan, ortak basın toplantısının ardından Scholz ile baş başa görüştü. Erdoğan ve Scholz daha sonra heyetler arası çalışma yemeğine katıldı.

TÜRKSAM Haber Analiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Ekim günü Almanya Başbakanı Scholz ile İsrail-Hamas Savaşı’nı, Almanya-Türkiye ilişkilerini, Tahıl Koridoru gibi konuları görüşmek amacıyla Almanya’ya gitti. Görüşmenin dikkat çeken detayı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail-Hamas Savaşı konusunda Almanya başbakanı Scholz’un üzerine gitmesi oldu. Sözlerini esirgemeyen Erdoğan, Gazze’deki durumun ciddiyetine dikkat çekerek sözlerine başladı. İsrail ile Hamas’ın güçlerinin aynı olmadığını belirterek Gazze’deki yıkımı belirtti.

İnsan hakları beyannamesi ve Tevrat örneği ile yaşanan savaşın din ile açıklanamayacağını, hukukun ise kayıtsız kaldığına dikkat çekti. Türkiye, İsrail’in Uluslararası Hukuka aykırı eylemlerinin diğer ülkeler tarafından yeterince dile getirilmemesi konusunda tepkisini sürekli olarak duyurmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının en can alıcı kısmı ise Holokost’a dikkat çekmeseydi. Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanya’sı döneminde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde soykırıma uğradığı Holokost olayı günümüzde hala Almanya’nın Yahudilere ve dolaylı olarak İsrail’e karşı kendini borçlu hissediyor olabilir.

Almanya’nın Yahudilere karşı tutumu çok hassas bir konudur ve söylenecek her söz, atılacak her adım bu bakış açısıyla değerlendirilecektir. Yahudi lobisinin çok kuvvetli olduğu bir dönemde böyle bir sonuç Almanya’yı uluslararası toplumdan uzaklaştırabilir. Bir diğer önemli konu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ateşkesi sağlamak için Almanya’ya birlikte çalışma teklifi. Bu teklifle birlikte Türkiye hem uluslararası toplumun yanlışlarına dikkat çekmiş hem de iş birliği için somut bir adım atmıştır. Almanya ve Türkiye’nin el ele vermesi ile bu sorun çözülebilir. Rehine takasının da mümkün olduğu belirtilmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan çözüm olarak; "1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün artık kaçınılmazdır. Türkiye olarak amacımız İsrailli ve Filistinlilerin yan yana, barış içinde yaşadığı, huzurun ve güvenin hakim olduğu bir iklimin tesisidir. Bunu başarmamız lazım. Orta Doğu'da adil ve kalıcı bir barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum." demiştir. Orta Doğu’da barış sağlanması için en büyük desteği verecek ülkelerden birinin Türkiye olduğunu da belirtmiştir. Çözümün insani bir tutum ile mümkün olduğunu, iki devletin de sağlıklı bir şekilde işleyişlerini sürdürmeleri için gerekli olduğu açıktır.

Bu toplantıdan şu sonuç çıkmaktadır:

1. Türkiye, İsrail-Hamas Savaşı'nın Gazze’de yarattığı yıkımı göstermek için çabalamaktadır.
2. Türkiye olası bir ateşkes için Almanya ile iş birliği yapmaya hazırdır.
3. Türkiye yaşanan şiddetli savaşa diğer devlet başkanlarının farklı nedenlerden ötürü ses çıkarmadığına dikkat çekmekte ve bu tutumu eleştirmektedir.
4. Türkiye iki devletli, İsrail ve Filistin halklarının barış içinde yaşadığı bir çözüm fikrini sunmaktadır.