Kosova-Sırbistan Gerginliği: Tarihsel Bağlam, Sorunlar ve Uluslararası Müdahale
Kosova - Sırbistan Gerginliğinin Tarihsel Arka Planı
Kosova- Sırbistan gerilimini anlamak için öncelikle bu gerginliğin tarihsel arka planını incelemek gerekmektedir. Balkan yarımadası 14’üncü yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında, Avrupa ve Orta Doğu arasında stratejik öneme sahip olan bir coğrafyadır ve içerisinde birçok ulusu barındırır.
1789 Fransız Devrimi’nden sonra bütün dünyayı kasıp kavuran milliyetçilik akımı 19’uncu yüzyılın başından itibaren, Osmanlı İmparatorluğu’nu da etkisi altına almıştır.
Osmanlı Devleti’nde ilk milliyetçi ayaklanma 13 Aralık 1806 tarihinde sıradan bir çoban olan Kara Yorgi önderliğindeki Sırplar tarafından gerçekleştirilmiştir. 1806-1812 yılları arasında gerçekleşen Osmanlı- Rus savaşının bitmesinden hemen sonra Osmanlı Devleti bugünkü adıyla Sırbistan’daki isyancıları etkisiz hale getirerek 21 Eylül 1813’de Kara Yorgi’nin Avusturya’ya kaçmasına neden olmuştur. Bağımsızlığını kazanma konusunda ısrarcı olan Sırplar, isyan yoluyla elde edemedikleri sonucu diploması yoluyla elde edebilmek amacıyla Viyana Kongresi’ne bir heyet göndermişlerdir ancak istedikleri sonuca yine de ulaşamamışlardır. Bu olayın üzerine Rusya ile güçlü bir ittifak kuran Sırplar bu kez Miloş Obrenovic önderliğinde yeniden isyan etmişlerdir. Rusya ile yeniden bir savaşa girmek istemeyen Osmanlı Devleti Baş Knezliğe Miloş Obrenovic’i getirerek Sırplara bazı imtiyazlar tanımıştır. 1878 Berlin Anlaşması’na kadar devam eden bu imtiyazlar anlaşma sonrasında Sırbistan’ın bağımsızlığıyla sonuçlanmıştır.
Sırbistan’ın bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Sırp milliyetçiliğinin radikalleşmesi de tam olarak bu döneme denk gelmektedir. Sırplar için bazı bölgeler kendi ulusal kimliklerini inşa etmekte çok önemli anlamlara sahiptir. Bu bölgelerin en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz Kosova’dır. Kosova’nın Sırplar için bu kadar önemli olmasının sebebi ise kendi ülkelerinin atası saydıkları Orta Çağ Sırp Krallığı’nın Kosova’da kurulmuş olmasıdır. 1389’da Sırplar Osmanlı Devleti’yle yaptığı Kosova Savaşı’nı kaybederek Osmanlı Devleti’nin boyunduruğu altına girmişlerdir. Ancak Sırplar bu yenilgiyi hiçbir zaman tam olarak kabul etmeyerek bir gün Kosova’yı yeniden alacakları fikrine kendilerini inandırmışlardır. Bu yanlış inançta bugün halen süren gerginliklerin temel sebebini oluşturmaktadır.
Yukarıda bahsedildiği üzere 1878 yılına gelindiğinde Sırplar Osmanlı Devleti’nden ayrılarak yeniden kendi krallıklarını kurmuşlardır. Ancak bu yeni Sırbistan Krallığı’nın önemli bir problemi vardır; O da Kosova’nın halen Osmanlı Devleti’nin elinde olmasıdır.
Sırplar Kosova’yı 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı’na kadar geri almayı başaramazken Kosova’yı almaya yönelik arzuları her geçen gün katlanarak devam etmiştir. Böylece Kosova’ya yeniden sahip olma fikri, her Sırp milliyetçisinin hayallerini süsler hale gelmiştir. Ancak beş yüzyıllık Osmanlı egemenliği altındaki Kosova nüfusu, artık Sırp çoğunluğunun yaşadığı bir bölge olmayıp, burada demografik değişim yaşanmıştır. Osmanlı Devleti’nin iskân politikası sonuncunda bölgedeki Sırp nüfus azalmış bu yüzden Sırplar zaman içinde bu bölgede azınlık konumuna düşmüşlerdir. Kosova’nın değişen nüfusu sonuncunda bölgede Arnavutlar çoğunluğu oluşturan yeni etnik grup olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden hemen sonra ise Balkanlarda Sırp-Hırvat- Sloven Krallığı kurulmuştur. Kurulan bu krallığın ismi 1929 yılında “Yugoslavya Krallığı” olarak değiştirilmiştir. 1941 yılına gelindiğinde bu krallık Almanya, İtalya, Bulgaristan, Macaristan ve Arnavutluk’tan oluşan Mihver ittifakı tarafından işgal edilerek tarih sahnesinden geçici olarak silinmiştir. 1918- 1941 yılları arasında Kosova’da bu krallığın içerisinde yer alır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında işgalci faşist güçler ( Sırp Çetnikler) ve yerel işbirlikçi hareketleri ( Hırvat Ustaşalar) Komünist Partizan Ordusu tarafından etkisiz hale getirilerek ülke yeniden bağımsızlığına kavuşturulmuştur. 1945 yılının Aralık ayına gelindiğinde Yugoslavya Krallığı resmen son bularak, Yugoslavya Komünist Partisi tarafından kurucu mecliste “Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyet’inin” kurulduğu ilan edilmiştir. 1963 yılında ülkenin ismi “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti” olarak yeniden değiştirilmiştir.
1946'da Yugoslavya lideri Joseph Broz Tito tarafından kurulan İkinci Yugoslavya'da, Kosova Sırbistan'a bağlı özerk bölge statüsündeyken, 1989 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç, federal anayasaya aykırı olmasına rağmen hem Voyvodina bölgesinin hem de Kosova bölgesinin özerlik statüsüne son vermiştir. Böylece iki ülke arasında yaşanacak kanlı çatışmaların, savaşların fitilini ateşlemiştir.
Bu durum Kosova yönetimi ve Sırbistan arasındaki gerilimi arttırsa da, asıl sorun 1995 yılında Sırbistan’ın Dayton Anlaşması öncesi[1] Hırvatistan’dan sürülen Sırpları Kosova köylerine yerleştirerek olası bir savaşta Kosova’daki Sırp nüfusunu artırmaya yönelik çalışmasından sonra başlamıştır.
1998-1999 yılları arasında Kosova ve Sırbistan arasında çok kanlı geçen bir savaş yaşandı. Sırplar bölgede etnik temizlik boyutuna oluşan sistematik ve planlı katliamlar gerçekleştirdi. Kosova Kurtuluş Ordusu (Ushtria Çlirimtare e Kosovës, UÇK) imkânları oldukça kısıtlı olmasına rağmen Sırp ordusuna karşı direnç göstermeyi başarmıştı. Ancak bu yeterli değildi. Sırp ordusu Yugoslavya’dan miras kalan teçhizatı orantısız bir güçle Kosovalı Arnavutlara karşı kullanmaktan çekinmiyordu.
Bunun üzerine NATO, 1999’da Kosova’da işlenen insanlık suçunu daha fazla görmezden gelemeyerek olaya müdahil oldu. Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında geçici bir olağanüstü idare konseyi kuruldu. BM'nin dışında AGİT, AB ve Avrupa Konseyi örgütlerinin de desteğiyle Kosova, 2008’ e kadar uluslararası iradenin himayesi altına alındı. 17 Şubat 2008 tarihine gelindiğinde Kosova’nın başka bir devletle birleşmeyeceği veya bölünmeyeceği ön koşularak bağımsızlığı ilan edildi. Elbette Sırbistan Kosova’nın bağımsızlığını tanımayarak “Kosova Sırpların anavatanıdır” tezini savunmaya devam etti. Halen radikal Sırp milliyetçileri Kosova’yı yeniden kendi kontrolleri altına alma hülyalarını açık açık deklare etmeye devam etmektedir. Kosova ve Sırbistan arasındaki gerginliğinin temel sebebini de bu durum oluşturmaktadır.
Sorunlar ve Uluslararası Müdahale
2008’de Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana Sırbistan ve Kosova arasında ipler her geçen gün daha da gerilmiş ve 2022 yılının temmuz ayında neredeyse kopma noktasına gelmiştir. Albin Kurti liderliğindeki Kosova Hükümeti’nin Kosovalı Sırplara resmi kimlik, ehliyet ve plaka verilmesini öngören yasal bir düzenlemeye geçmek istemesi Kosovalı Sırpların çok sert tepkiler vermesine sebep olmuştur.
Kosovalı Sırplar Kosova Hükümeti’nin 1999 yılı öncesinden kalma Sırplara ait arabaların plakalarını değiştirerek, Kosovalı Sırpları Kosova resmi kimliği ve ehliyeti almaya zorlamasını kabul etmedi. Kosovalı Sırplar, Sırbistan’ın da desteğini arkalarına alarak çeşitli protestolar gerçekleştirdi. Bu protestolar sırasında ölen ve yaralanan kişilerin sayısının her geçen gün artması sonucu dikkatler yeniden Balkanlara çevrildi. Bu gerilim sürecine el koyan BM’nin önderliğinde yürütülen müzakere sürecinde taraflar bir süreliğine olsa da sakinleştirilmiştir.
Kosova’da 23 Nisan 2023 tarihinde gerçekleşen olağanüstü yerel seçimlerde Sırpların çoğunlukta yaşadığı Mitroviça (Mitrovicë) ve Leposaviç (Leposaviq) bölgelerinde belediye seçimlerini Kosova Başbakanı Albin Kurti’nin liderliğindeki “Vetëvendosje” partisinin kazanmasının ardından Kosovalı Sırplar ve Arnavutlar arasında ipler yeniden kopma noktasına gelmiş, gerginlik eylül ayında Sırp militanların Kosovalı Arnavut bir polisi öldürüp sivillere zarar vermesiyle yeniden sıcak çatışmaya dönüşmüştür. NATO her ihtimale karşı Kosova Barış Gücü’nün asker sayısını artırarak olası bir savaşın sonucunda bölgedeki Arnavutların savunmasız kalmasını engellemeyi hedeflemiştir. Kosova- Sırbistan arasındaki iplerin böylesine gergin olduğu bir dönem de KFOR’un başına ilk defa Türk bir tümgeneralin getirilmesi de Türkiye’nin arabuluculuk sürecinde etkin bir rol oynayacağına dair ipuçları vermektedir.
Kosova ve Sırbistan arasındaki ipler tamamen kopar ve yeniden bir savaş çıkar mı kaygısı Sırbistan’ın ancak ve ancak Kosova’nın bağımsızlığını tanımasıyla ortadan kalkabilir. Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Sırbistan ulusal kimlik inşasını Kosova’yı yeniden elde etmek ülküsü üzerinden sürdürmeye devam ederse bu bölgedeki gerginlik hiçbir zaman azalmayacatır.
[1] Dayton Anlaşması 1991- 1995 yılları arasında Bosna Hersek ve Hırvatistan arasındaki savaşı bitirmek için imzalanan anlaşmadır.