Hannibal Protokolü Uygulanıyor mu?
GÖRÜŞ
İsrail ordusu yaptığı açıklamada 3 İsrail askerinin dost ateşiyle öldürüldüğünü açıkladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, düzenlediği basın toplantısında, “Ordu komutanlığı, (7 Ekim saldırısının ardından Hamas tarafından) esir alınan askerlerimizin başarısız bir kurtarma girişimi sırasında öldürülmesinden kendisini sorumlu hissediyor." diye konuştu. Bu gelişme ise akıllara Hannibal Protokolünü getirdi.
1986 yılında hazırlandığı düşünülen Hannibal Protokolü, rehinelerin kurtarılma imkânı yoksa rehin alanlarla birlikte ortadan kaldırılmasını öngörmektedir. Protokolün içeriği şu şekildedir; "Bir kaçırma sırasında asli görevimiz, askerlerimize zarar vermek ya da yaralamak pahasına da olsa onları kurtarmaktır. Kaçıranları durdurmaya ve yere yatırmaya zorlamak için hafif silahlarla ateş açmak kifayet etmiyorsa ya da aracı kaçıranlar durmuyorsa, bu askerlerimizi vurmak anlamına gelse bile kaçıranlar tek atışla (keskin nişancıyla) vurulmalıdır. Aracı durdurmak ve kaçmasına izin vermemek için her türlü çaba gösterilmelidir."
3 askerin kurtarılma esnasında öldürülmesi ise Hannibal Protokolü’nün bariz örneğidir. Ordudan, 15 Aralık'ta yapılan açıklamada, Gazze'deki üç İsrailli esirin yanlışlıkla tehdit oluşturduğunun tespit edildiği ve Şucaiyye'de "dost ateşiyle" vurularak öldürüldüğü duyurulmuştu, ancak bu kişilerin İsrail askerleri oldukları belirtilmemişti.
İsrail ordusunun olayda kaçırılan kişileri kurtarma görevini yerine getiremediğini dile getiren Genelkurmay Başkanı Halevi, Gazze'de üç askerin dost ateşiyle öldürülmesini "çok ağır sonuçları olan ciddi bir olay" olarak değerlendirmiştir. İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Daniel Hagari de ordunun, üç askerin öldürülmesinden sorumlu olduğunu dile getirmiştir. Ordunun bu durumu bir süre saklamaya çalışması ise yine arka planında bir sorun olduğunun göstermektedir. Olay sırasında üç esiri ateş ederek öldüren askerlerin büyük baskı altında olduklarını belirten Daniel Hagari, yapılan araştırmaların, öldürülen üç askerin bir tünelde olduğunu gösterdiğini, İsrail ordusunun bu askerlerin yakınlardaki bir binada olduklarını bilmediğini dile getirmiştir.
Yayınlanan raporda İsrail askerlerinin kurtarılmak için çabaladığını, duvarlara İbranice yazılar yazdıklarını ancak İsrail ordusunun bunu tuzak olarak değerlendirdiği de belirtilmiştir. Yaptıklarının yanlış olduğunu ise, esirlerin vurulmasının önlenebileceğini ancak olayda kötü niyet olmadığını ve askerlerin o anda olayı en iyi şekilde anlayarak doğru eylemi gerçekleştirdiklerini söyleyerek, "Esirlere ateş açılmamalıydı, bu ateş risk ve durumla örtüşmüyordu. Bununla birlikte, bu ateş karmaşık koşullar ve uzun süreli bir tehdit altında yoğun çatışma koşullarında gerçekleştirildi" denmiştir. Olayda kötü niyet olmasa da İbranice kelimelerle yardım isteyen 3 askerin pusu korkusu ile öldürülmesi her hangi bir devletin askerine yapacağı bir şey değildir.
Komutalar yapılanın büyük bir hata olduğunun altını çizse de askerlerin esir askerleri vurma nedeni açıktır. Onları kurtarma esnasında kaybedilebilecek daha fazla askeri önlemek. Esirlerin tarafının fark edilememe gibi bir durum yoktur, esirler gerek beyaz bayrak sallayarak gerek İbranice yazılar yazarak kendilerini belli etmiştir. Esirleri kurtarma çabasına dahi girmeden öldürmek ise ancak Hannibal Protokolü’nün ürünüdür.