Güney Kafkasya’da Bölgesel Aktörler ve Güvenlik Politikaları
Güney Kafkasya, jeopolitik açıdan oldukça önemli bir bölgedir. Çünkü birçok büyük gücün etki alanlarının kesişim noktasında bulunur. Bu bölge, Türkiye, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, İran ve Orta Asya'nın da etkileşim alanıdır. Bu nedenle bu ülkelerin Güney Kafkasya ekseninde bölgede izlemiş olduğu güvenlik politikalarının incelenmesi önem arz etmektedir. Kronolojik bir değerlendirme yapıldığında, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali, Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra Ermenistan’ın bölgedeki nüfuzunu sürdürme arayışının bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Sorunun çözümsüzlüğü, Ermenistan’ın Rusya’ya belli ölçüde bağımlı olmasını beraberinde getirmiştir.
Ermenistan’ın Karabağ işgalinden sonra sürekli silahlanması, yalnızca Azerbaycan için değil bölge devletlerinden Gürcistan’ın da güvenliğine potansiyel bir tehdit haline gelmiştir. Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya sorununun Karabağ ile benzerliklerinin olması dikkat çekmiştir. Gürcistan’ın Ermenilerin yoğun yaşadığı Ahalkeleki (Cevaheti) bölgesindeki Ermeni azınlıklarının, Ermenistan ile birleşme talepleriyle mücadele etmesi, Ermenistan’ın bölgedeki etnik ve yayılmacı politikasının bölgeyi huzursuz ettiğinin göstergesidir.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 2018’te başbakan seçilmesiyle birlikte Rusya’nın Ermenistan üzerindeki nüfuzunda değişim izleri görülmeye başlanmıştır. Paşinyan’ın izlemiş olduğu politikalar, Kremlin ile izlediği politikalarla ters düşmüştür. Paşinyan, Ermenistan'ın ABD, Fransa, Hindistan ile ilişkilerini daha yakın tutma gayreti içindedir. Paşinyan’ın izlemiş olduğu bu politika Rusya ile arasına mesafe girmesine yol açmaktadır.
ABD, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın ve Batı ile ilişkilerin genişlemesini memnuniyetle karşılamaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığının Yaptırım Koordinatörü James O'Brien'ın çevrimiçi toplantısında, Paşinyan için önceki liderlerin yaptığı gibi Rusya'ya tamamen bağımlı olmak istemediğini ifade etmiştir. 2023 yılı içerisinde Ermenistan’ın ABD ile yapmış olduğu "Kartal Partner 2023" tatbikatı büyük bir yankı uyandırmıştı. Kremlin bu durumun endişe ile takip edildiğini dile getirerek, Ermenistan’ın bu politik yaklaşımını "bölgesel barış ve huzura katkı sunmayacak bir adım” olarak görüldüğünü belirtmiştir. Bölgede Ermenistan-ABD yakınlaşmasından rahatsız olan yalnızca Rusya olmayıp, Ermenistan’ın yakın diplomatik ilişki tesis ettiği İran da rahatsız olmuştur. Ancak İran Azerbaycan’a karşı denge unsuru olarak ilişki kurduğu Ermenistan’a Rusya gibi şiddetli bir kınamada bulunamamıştır.
Ermenistan Batılı müttefiklerinin desteği ile silahlanmaya devam etmektedir. Ermenistan Savunma Bakanlığının 2024 yılı savunma bütçe toplantısında alınan kararlardan biri, ordu için tasarlanan yeni askeri üniformaların NATO standardının temel alınarak hazırlanacağını duyurması oldu. Yerel basına konuşan Bakanlık yetkililerinin, Ermenistan Savunma Bakanı Suren Papikyan'ın Kasım’da Ulusal Mecliste açıklamada bulunduğunu hatırlatarak, Sovyet Rusya standardı üniformaların değiştirilmesi süreci kapsamında bir dizi uluslararası ortaklarla görüşmelerin sürdüğüne dikkat çekerek, “Yeni askeri üniforma seçiminde NATO kriterlerini ve uluslararası tecrübeyi temel aldıklarını” ifade etti. Bu teşebbüs, Ermenistan’ın siyasal ve politik düzlemde üretmeye başladığı Batı yanlısı politikaların, çok yönlü modernizasyon çerçevesinde derinleşeceğinin habercisi olduğu anlamını taşımaktadır.
İran’a gelindiğinde, bölgesel politikalar bağlamında Ermenistan'ın yanında olduğunu göstermekte ve genellikle güvenlik ve ekonomik faydalarına öncelik vermektedir. Batı karşısında kendisini Rusya'nın yanında gösterirken, Zengezur bölgesinden geçmesi planlanan ticaret yollarında etkinliğini hissettirmek için ikircikli politikalar izlemektedir. İran’da çok sayıda Azerbaycan Türkü yaşamaktadır. Bu durum İran’ın iç, dış ve güvenlik politikalarında belirleyici unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Azerbaycan’ın ABD ve Rusya Federasyonu arasında izlediği dengeli dış politika, Karabağ’ın güvenliğini sağlanması maksadıyla askeri gücünü artırması, Türkiye ve İsrail ile kurulan askeri-teknolojik iş birliği, İran’ın güvenlik endişelerini arttırmaktadır. II. Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki topraklarını kurtarması ile ortaya çıkan yeni jeopolitik gerçeklik, İran’ı daha fazla tedirgin hale getirdi. Bunun için de Ermenistan’ın toprak bütünlüğü ve güvenliğine ilişkin destek beyanları İran dış politikasında oldukça sık kullanılan söylemlerdir. İran’ın Güney Kafkasya’da ortaya çıkan jeopolitik gerçekliği kabul etmesi, Azerbaycan ile iş birliğine yönelmesi İran ve Azerbaycan arasındaki güven bunalımını ortadan kaldıracaktır. Böylece bölgenin güvenliğinde ve ekonomisinde süre gelen sorunlara kalıcı çözümler bulunmasına katkı sunacaktır.
Rusya’ya gelindiğinde ise, Rusya’nın II. Karabağ Savaş’ında sessiz kalması sadece Paşinyan’ı cezalandırmak olarak anlaşılmamalı. Olası Rusya’nın açık askeri müdahalesinde Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ve kararlı tutumu sürecin kontrolden çıkacağı ve Rusya’yı bölgede memnun etmeyen sonuçlar doğurabileceği ihtimali bu pasif tutumu etkileyen unsurlar arasındadır. II. Karabağ Savaşı sonrası Rusya ile güven problemi yaşayan Ermenistan ağır kayıpları sonrasında silah alımlarını batılı devletlerden sağlamaya başlamıştır. Özelikle Bayraktar TB2’nin savaştaki etkinliğini gören Ermenistan Fransa’dan hava savunma sistemleri ve radarların yanı sıra, Hindistan’dan da füze ve hava savunma sistemleri aldığı bilinmektedir. Hindistan’dan MArG 155-BR kundağı motorlu obüsler, ATAGS 155mm/L52 çekili obüslerin yanı sıra, Swathi mobil topçu tespit radarları ve Pineka çok namlulu roketatar sistemleri de dahil olmak üzere çeşitli silah sistemleri satın alındığı Ermenistan Savunma Bakanlığı tarafından bildirilmiştir.
Gelinen noktada Ermenistan, II. Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan ile barış anlaşması imzalamak yerine bölgesel gerilimi tırmandıracak çatışma ortamı yaratmaktadır. Ermeni Lobisi’nin de kışkırttığı bu ortamda, sınır güvenlik bölgelerine taciz ateşleri açılarak bölgede yeniden savaş başlatmak isteyen bir zihniyet zuhur etmektedir.
Değerlendirme
Güney Kafkasya'daki devletlerin güvenlik politikaları, bölgedeki istikrarın ve barışın korunması açısından büyük öneme sahiptir. Güney Kafkasya, çeşitli etnik, dini ve siyasi gerilimlerin bulunduğu bir bölgedir. Bu nedenle, bölgedeki devletlerin etkili güvenlik politikaları izlemesi, bölgesel istikrarın ve barışın sağlanması açısından kritiktir. Güvenlik politikalarının yetersiz, çatışmacı veya istikrarsız olması, bölgede kriz riskini artırabilir.
Güney Kafkasya, enerji ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunur. Bu nedenle, bölgedeki devletlerin güvenlik politikaları, enerji nakliyatı güzergahlarının ve ticaret yollarının güvenliğini sağlamak için önemlidir. Bu güvenlik, bölgesel ve uluslararası ekonomik istikrar için kritik öneme sahiptir. Güney Kafkasya'daki devletlerin güvenlik politikaları, uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Bu politikalar, bölgedeki devletlerin uluslararası aktörlerle ilişkilerini belirlerken dikkate aldığı stratejik ve güvenlik kaygılarını yansıtır. Dolayısıyla bölge ülkelerinin güvenlik politikalarını yakından takip etmek önemlidir.