RÖPORTAJ: Eski SOCAR Başkanı Kenan Yavuz ile Enerji Krizi Üzerine
Kenan Yavuz: Avrupa Birliği Ne Derse Desin Türkiye’ye Mahkûm Olduğunu Anlayacaktır
Soru 1: 6 Ekim’de gerçekleştirilen Türkiye-Azerbaycan II. Enerji Forumu’nda SOCAR'ın ülkemizde gerçekleştirdiği faaliyetlerine verilen güçlü destek ve teşvikin bir benzerinin Azerbaycan'da TPAO ve BOTAŞ’a da verilmesi temenni edildi. Bu konuda geliştirilebilecek yeni ortaklıklar, mevcut enerji krizinde Türkiye ve Azerbaycan’a ne gibi avantajlar sağlayacaktır?
Kenan Yavuz: Rusya Ukrayna Savaşı'nın yaratmış olduğu durum enerji arayışının kaymasına neden oldu. Bu çok önemli ve tarihi bir gelişme. Mutlaka sonuçları olacak bir gelişme. AB her halükârda, ne pahasına olursa olsun Rusya'ya olan bağımlılığını aşağı doğru çekecektir. Tabii aşağı doğru çekerken etrafındaki, Avrupa Birliği’nin etrafındaki, enerji kaynakları için de önemli potansiyel fırsat ortaya çıkmış oldu. Özellikle dağıtım merkezi olarak Türkiye’nin, enerji kaynağı olarak da Hazar Denizi'nin ve Azerbaycan'ın önemi bir kez daha netleşmiş oldu. Bu önem aslında bugün farkına varılan bir önem değildir. Hazar kaynaklarının Türkmenistan ve Orta Asya üzerinden buradaki kaynaklarıyla birleşmesi, Gürcistan ve Türkiye üzerinden de Avrupa’yla buluşması TANAP ile 2018 yılında devreye giren bir oluşumdur. 2011 yılında başlatılan 7 yıllık bir süreçle 2018 yılında TANAP çalışmaya başladı. Biliyorsunuz TANAP’ın kapasitesini, Eskişehir’e kadar olan kapasiteyi 30 milyar metreküp üzerinde planlamıştık. Eskişehir'den sonra da 16 metreküpe düşüyor. Eskişehir'e kadar olan kısımda aslında Türkiye'de kalacak gazın da temelleri atılmış oldu. Dolayısıyla TANAP’tan gelebilecek gaz miktarıyla önümüzdeki orta uzun vadede iki katına çıkarılabilecek hazır bir kapasite söz konusu. Hazar’daki Abşeron Doğalgaz Kuyusu’nun da devreye alınması ile bu gerçekleşebilir. Avrupa’nın doğalgaz konusunda iki tane alternatifi var. Birincisi LNG ithalatını Amerika, Nijerya, Cezayir, Katar gibi ülkelerden artırmak. İkincisi de doğalgaz boru hatları ile Türkiye üzerinden gelecek Doğu Akdeniz Irak, İran, Türkmenistan, Azerbaycan kaynaklarının Avrupa'ya bağlanması. Böylece doğal gaz boru hatlarının LNG dışında en iyi alternatif, en gerçekleşebilir olan alternatif olması, her açıdan bakıldığında Türkiye'yi vazgeçilmez bir konum haline getirmektedir.
Soru 2: Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol keşfi yapılalı uzun yıllar olduğunu biliyoruz. Ancak AB, Türkiye ve KKTC’nin burada yapılacak yatırımlardan çok büyük pay alacağını düşündüğü için bölgedeki enerji akışının Türkiye üzerinden geçmesini önlemek amacıyla adımlar atmıştı. Şu anda yaşadıkları enerji kriziyle beraber bu bölgedeki enerjinin en ekonomik ve en güvenli geçiş rotasının Türkiye olduğunu bir kez daha gören AB ülkeleri Akdeniz’de bu kadar radikal politikalara takılıp kalmasalardı Türkiye üzerinden gidecek Akdeniz gazı, şu anda AB’nin en önemli enerji kaynağı olarak devrede olabilir miydi?
“Doğu Akdeniz Doğal Gazının Türkiyesiz Bir Çözümü Yok”
Kenan Yavuz: Yani en önemli demek doğru olmayabilir ama alternatiflerden bir tanesi. Sizin de söylemiş olduğunuz gibi uzun yıllardır Avrupa Birliği bu konuyla ilgileniyor ve yaklaşık 10 yıllık bir zaman kaybı yaşadı. Bu zaman kaybının nedeni de Türkiye karşıtlığı üzerinden oluşan lobi. Özellikle İsrail, Mısır, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'ın oluşturmuş olduğu dörtlü koalisyonun Doğu Akdeniz gazında Türkiye'yi dışarıda bırakmak için uğraşmaları, Avrupa Birliği'ne tam 10 yıl kaybettirdi Eğer bu sapkın diyebileceğiniz, gereksiz ve kendi menfaatlerini de inkâr eden ideolojik yaklaşımları Avrupa Birliği aşabilmiş olsaydı; bugün Doğu Akdeniz gazı Avrupa'ya Türkiye üzerinden akmaya başlardı. Baştan beri, çok uzun yıllardan beri 2013-2014’te hatta 2015’te kamuoyuna benim de vermiş olduğum demeçlerde de hepsinde şunu vurgulamıştım: Doğu Akdeniz doğal gazının Türkiyesiz bir çözümü yok. Türkiyesiz bir çözüm söz konusu olamaz. Dolayısıyla zaman kaybetmeden bir an önce doğru yolu bulmak lazım. Türkiye bunun için çok çabaladı. Bu projenin, bu ülkelerin blokajından çıkartılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin haklarını ve menfaatlerini de vurgulayarak bir çözüm üretilmesi gerektiği tezine bugün Avrupa Birliği'nin yaklaşmış olması bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Duvara toslamış bir Avrupa Birliği Türkiyesiz bir çözümün mümkün olmayacağını eskiye göre biraz daha anlamış durumda. Buradaki Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi hala engelleme çabalarına devam ediyor. Umuyorum ki önce bu konudaki şımarıklıkları Avrupa Birliği’ni sarsar da herkes doğru yolu bulur.
Soru 3: Umuyoruz dediğiniz gibi özellikle Rusya ile ilişkilerinin bu noktaya geleceklerini düşünmedikleri için çok radikal kararlar atmışlardı. Ama şu an sizin de söylediğiniz gibi geri adım atmak mecburiyetinde kaldılar. Bununla beraber yine Doğu Akdeniz üzerinden gidersek burada yaşanan son gelişmelerde Türkiye ise Yunanistan ve Fransa’nın tepkilerine rağmen Libya açıklarında ortak petrol ve gaz arama faaliyetlerine ilişkin girişimlerde bulundu ve son olarak 3 Ekim 2022’de iki ülke arasında petrol enerjisi ve hidrokarbonlar alanlarında işbirliğini öngören mutabakat muhtırası imzaladı. Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkilerinde yaşanan soğuk hava, Yunanistan ile artan gerginlikler Doğu Akdeniz’i Ankara açısından bölgesel iş birliği konusu olmaktan çıkararak net bir rekabet alanına çevirdi. Bu noktada AB ve ABD’nin de Ankara ile Atina arasındaki gerginliği teşvik etmektense iş birliğini öngören bir tavır takınmaları durumunda, Türkiye’nin bu bölgede de bir enerji merkezi haline gelmesi hala ihtimaller dâhilinde midir?
Kenan Yavuz: Türkiye'nin Libya ile imzalamış olduğu mutabakat metinleri ve anlaşmaları, hidrokarbon kaynakları üzerinden imzaladığımız anlaşmalar krizden önce, yani Rusya Ukrayna krizinden önce, zaten Doğu Akdeniz'deki dörtlü çetenin önünü kesmişti büyük ölçüde. Dolayısıyla projenin; Doğu Akdeniz gazının, Türkiyesiz denizden Yunanistan'a oradan da Avrupa'ya gitmesi konusu bizim Libya ile yapmış olduğumuz anlaşma ile büyük bir darbe almıştı. Rusya Ukrayna krizi de bunun tuzu biberi oldu. Sadece Doğu Akdeniz gazı değil buradan gelebilecek olan gazın Irak gazıyla da birleşmesi, Kuzey Irak'taki doğalgaz kaynaklarının da bu hattı besleyerek Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmesi çok daha etkin çözümleri getirecektir. Burada Amerika ve Avrupa Birliği'nin hala bu Türkiye karşıtlığı üzerinden tam olarak kendilerini sıyıramamış olduklarını görüyoruz. Eğer sıyırabilmiş olsalardı Yunanistan'ın bu çıkışlarını ve gereksiz gerginlik alanları yaratmasının önüne geçerlerdi. Ama bu konular eninde sonunda, Avrupa Birliği’nin biraz daha siyasi olarak birlikteliğini otoritesini ve gücünü bir yekpare güç olarak ortaya koyabilse çok daha rahat çözülebilecek konulardır. Ama Avrupa Birliği'nde biliyorsunuz gaza az ihtiyacı olanlar var, çok ihtiyacı olanlar var, problemini çözmüş olanlar var, çözmemiş olanlar var. Oradaki en büyük sıkıntı Avrupa Birliği'nde Almanya ve daha sonra da Almanya’yı İtalya izliyor. İspanya büyük ölçüde Kuzey Afrika'dan LNG ithalatı ile çözüme kavuşmuş ve nispeten daha sıcak bir ülke olduğu için biraz daha rahat. İngiltere açısından, zaten İngiltere Avrupa Birliği'nden ayrıldı ve sıkıntısı yok doğalgaz ve petrol konusunda. Kuzey ülkeleri de Norveç kaynakları ve Kuzey denizinden gelen gazlar daha rahat. Fransa nükleer enerjiden vazgeçmediği için, nükleer enerjiden elde etmiş olduğu büyük oranda enerji kaynakları ile doğal gaz konusunda Almanya kadar sıkıntıda değil. Dolayısıyla hani o bölgede bir yekparelik yok ama durum pozitife doğru gidiyor ve Türkiye özellikle bölgesel işbirliklerini geliştirme noktasında Mısır ve İsrail'e yapılan açılımla, Irak ve İran konusuna da önem göstermeli.
“Bu Krizi Bir An Önce Fırsata Çevirmemiz Lazım”
Mesela İran dünya ile barışık bir ülke olsa zaten Avrupa'nın ve dünyanın enerji krizi büyük ölçüde çözümlenmiş olur ancak oradaki yapı da buna engel oluyor. Rusya da bu yapıyı destekliyor aslında. Bu bölgedeki kargaşa ve çatışmalar Rusya’nın aslında en büyük gücü. Tek enerji kaynağı olarak, sürdürülebilir enerji kaynağı olarak ortaya çıkmasının, Rusya'nın tek kalmasının, en büyük nedeni bölgedeki jeopolitik çatışmalardı. Dolayısıyla Türkiye'nin önümüzdeki dönemde daha fazla bölgesel iş birlikteliklerini ve bölgedeki ikili ilişkilerini, her ülke ile daha iyi noktalara taşıyarak kendi vazgeçilmezliğini; arkasını alacağı bu enerji coğrafyasının gücüyle Batı dünyasına karşı elini güçlendireceğini düşünüyorum. Ve bu krizi bir an önce fırsata çevirmemiz lazım çünkü Avrupa Birliği başka alanlarda da çözümler üretmeye devam ediyor hızla. LNG kabiliyetini artırıyor, yenilenebilir enerji kabiliyetini artırıyor “yeşil mutabakat” dediğimiz bu sıvı karbonu askıya alıyor. Nükleer enerjiye ve kömüre tekrar yatırım yapmaya başladı. Dolayısıyla bu geçiş sürecinde 2-3 yıllık süreç içerisinde bizim de ve çok daha aktif bir şekilde masada olmamız gerekiyor. Ve etrafımızdaki bütün enerji kaynaklarının Türkiye'ye olan mecburiyeti ve mahcubiyetini iyi değerlendirmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Soru 4: Putin 12 Ekim’de yaptığı açıklamada Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2'de kullanılamayan kapasitelerin Türk Akım boru hattı üzerinden kullanılabileceğini söylemişti. "Baltık Denizi'nde Kuzey Akım hatlarında kaybedilen hacimleri Karadeniz'e yönlendirebiliriz. Böylece, Avrupa'ya yönelik yakıt ve doğal gaz kaynaklarımız için ana rotayı Türkiye üzerinden sağlayarak, Türkiye'de doğal gaz merkezi kurulabilir” dedi. Enerji Bakanı Fatih Dönmez, ''Türkiye'de doğalgaz transit merkezi kurmak tam teşekküllü çalışma gerektiriyor, ancak teknik olarak mümkün açıklaması yaptı. Türkiye’den gelen olumlu yanıtı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye gerçekten Avrupa'nın enerji merkezi haline gelebilir mi?
Kenan Yavuz: Yani teknik olarak Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in yaklaşımı son derece isabetli. Tabi ki Türkiye buna pozitif bakacaktır. Ancak buradaki açılım teknik olmaktan çok, daha siyasi bir yaklaşım çünkü düşünün orada bir mantık çelişkisi söz konusu. Avrupa gazı almadığı için, ambargo koyduğu için, Rusya bu hatlardan Avrupa'ya gaz göndermiyor. Yani Rusya kestiği için değil. Rusya ambargo olmaksızın, ambargo olmadığı dönemde ben Kuzey Akım'dan gaz göndermek istemiyorum, Türkiye üzerinden göndereceğim dedi mi? Hayır. Bu hatlara yatırımlar devam ediyordu. AB, Batı dünyası bu hatlardan gaz almayacağını ya da daha az gaz alacağını deklare ettiği için Rusya siyasi bir çıkış yapıyor ve diyor ki oradan olmazsa bu taraftan. Ama netice itibarıyla gaz nereye gidecek? Avrupa'ya gidecek. Peki, Avrupa Kuzey Akım'dan almadığı gazı Türkiye üzerinden neden alsın? Dolayısıyla buradaki bir mantık çelişkisine dikkat etmek gerekiyor.
“Orta Uzun Vadede Bu Oyunun Kaybedeni Rusya Olacaktır”
Netice itibariyle alıcı ben gaza eskisi kadar Rusya'dan almayacağım diyor, ambargo var diyor ve ben çözümlerimi ileteceğim diyor. Ve şu anda çok büyük bir maliyeti katlanıyor Avrupa. Bu maliyetlere neden katlanıyor? Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini, işgal girişimini ileride Avrupa için büyük potansiyel bir tehdit olarak görüyor. Ve bunu mutlaka durdurması gerektiğini, ödemesi gereken maliyetlere rağmen durdurması gerektiğini düşünüyor. Avrupa halklarında da; yani gittiğimiz zaman Avrupa'nın her ülkesinde her şehrinde her köyünde inanılmaz bir şekilde Rusya karşıtlığı söz konusu. Rusya antipatisi Batı dünyasında tavan yapmış, aynı zamanda Ukrayna sempatisi de tavan yapmış durumda. Dolayısıyla Batı ülkelerinin doğalgaz konusunda Rusya'ya uyguladıkları ambargo, Avrupa halkları tarafından maliyet ödemelerine rağmen sempati ile karşılanıyor. Dolayısıyla orta uzun vadede bu oyunun kaybedeni Rusya olacaktır. Evet, Avrupa Birliği büyük sıkıntılar çekecek, büyük maliyetler ödenecek, biz de daha fazla maliyetler ödeyeceğiz. Bu krizin yaratmış olduğu maliyet artışından dolayı hepimiz bundan zarar göreceğiz. En fazla da Avrupa Birliği görecek ama çözümler birer birer devreye girdikçe Rusya Avrupa Birliği'ne satmış olduğu gazı artık tarihsel olarak bundan sonra satamayacak. Çok büyük bir gelir kaybına uğrayacak ve bu gaz için Rusya daha çok Çin'e mahcup kalacak. Çünkü doğuya doğru geldiğimizde kaynakları da var. Türkmenistan var, Kazakistan var, aşağıya indikçe İran var, daha aşağı indikçe Katar var. Yani Çin'in eli rahatlarken Rusya'ya karşı, pazarlık gücü artarken; Rusya'nın eli Çin'e karşı daha zayıflayacak. Rusya’nın bu politikalarının Rus halkının menfaatine olmayacağı, Rusya'nın menfaatine olmayacağı orta uzun vadede açıkça görülüyor. Jeopolitik meseleler ortadan kalksa İran, Hazar Denizi’ndeki anlaşmazlık konularının çözümlenmesi ile Türkmenistan gazının Hazar üzerinden Azerbaycan'a oradan Bakü’ye Bakü'den Gürcistan üzerinden Türkiye'ye aktarabilir. İran’da biliyorsunuz Nabucco Projesi 2008-2012 yılları arasında çok konuşulan bir projeydi. İran'dan başlayıp Viyana'ya gidecek olan bu proje gerçekleştirilemedi. Onun yerine o dönemde TANAP ve Güney gaz koridoru bildiğiniz gibi Bakü'den Ardahan'dan a giden daha sonra TAP ile Çanakkale'den Edirne'ye ulaşan bir proje hayata geçti. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Rusya'nın bu oyunun kaybedeni olacağını düşünüyorum.
Soru 5: Türkiye zaten jeopolitik olarak doğal enerji geçiş güzergâhı üzerinde yer alıyor. Özellikle Putin'in önerdiği gibi, Türkiye’nin transit ülke statüsünden terminal ülke (hub) seviyesine geçiş yapması durumunda, Yunanistan başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerince ve ABD tarafından bu geçişin engellenmeye çalışılacağını düşünüyor musunuz?
Kenan Yavuz: Yani Yunanistan açısından evet ama Avrupa Birliği açısından bu bir tehdit değil. Türkiye'nin enerji merkezi olması, enerji koridoru olması Avrupa'nın menfaatine bir durumdur. Türkiye bu gazı ne yapacak? Türkiye'nin transit noktası olmayı silah olarak kullanacak bir ülke değil, zaten Türkiye hiçbir zaman elindeki kaynakları dış politikada silah olarak kullanmayı düşünen bir devlet olmadı. Bunları silah olarak kullanıp insanların aleyhine olan adımlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmadı ve bugün de yok. Yunanistan Türkiye'nin daha güçlenmesinden kaynaklanan şımarıklıklarına devam edecektir. Ancak bu durum Avrupa Birliği'nin menfaatini olan bir gelişme. Avrupa Birliği'nin aklıselim kaynaklarına bunu iyi anlatmak lazımdır. Türkiye'nin bir enerji terminali geçiş noktası olması, Avrupa Birliği’nin menfaatine olduğu çok açıktır.
“Türkiye Hiçbir Zaman Elindeki Kaynakları Dış Politikada Silah Olarak Kullanmayı Düşünen Bir Devlet Olmadı”
Soru 6: O zaman bu noktada Avrupa Birliği ve ABD'nin Yunanistan'ı taraf gözeten tutumundan vazgeçeceğini söyleyebilir miyiz?
Kenan Yavuz: Dediğim gibi bunu söylemek için erken. Avrupa Birliği'nin siyasi ideolojik noktalarında, Avrupa Birliği’ndeki lobiler, Ermeni lobileri Türkiye aleyhindeki lobiler her zaman Avrupa Birliği'nin Batı dünyasının ne kadar menfaatine olursa olsun, Türkiye'nin faydalanabileceği her şeye otomatik olarak karşı çıkarlar. Ve bunun olmaması için gayret ederler. Önemli olan oradaki sağduyunun oradaki lobilerin teorilerini çöpe atmayı başarmalarından geçer. Bu onların bileceği iş.
Doğal gaz ayrı bir konu petrol gibi değil. Petrol krizi diye bir şey söz konusu değil. Ne kadar üretirsiniz o kadar dağıtabilirsiniz; kamyonla da taşırsınız, gemi ile de taşırsınız, boru hattı ile de taşırsınız, traktörle de taşırsınız. Ancak doğal gaz öyle bir şey ki bunu ya sıvılaştırıp gemiye yükleyip sonra tekrar gazlaştıracaksınız, LNG yapacaksanız ya da boru hattı döşeyeceksiniz. Başka üçüncü bir yol yok. Dolayısıyla LNG daha maliyetli bir yatırım. Depolama kabiliyeti gerektiriyor, liman kabiliyeti gerektiriyor, yani bu bir süreç. Önce sıvılaştırıyorsunuz ayrı bir yatırım sonra gazlaştırıyorsunuz ayrı bir yatırım ve depolama ayrı bir yatırım. Boru hattı ise böyle değil, boru hattı çok daha etkin. Dolayısıyla Türkiyesiz bir çözüm yok. Yani Avrupa Birliği ne derse desin Türkiye’ye mahkûm olduğunu daha çok anlayacaktır.