Avrupa’nın Enerji Krizi ve Değişen Enerji Politikaları
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesi ile başlayan süreç, dünyada ekonomik, sosyolojik, politik ve askeri alanlarda birtakım gelişmelerin yaşanmasına sebep olmuştur. Ekonomik alanda incelendiğinde, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en önemli sonucu, özellikle Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı etkileyen enerji krizidir. Rusya’ya enerji anlamında bağımlı olan Avrupa ülkeleri, bu süreçte ortak bir tavırla Rusya’ya yaptırımlar uygulamış ancak bu yaptırımların sonuçlarını enerji kesintisi ve yükselen fiyatlar olarak görmekten kaçamamışlardır. Rusya’dan uzun yıllardır devam eden enerji tedarikinin azalması hatta bitme noktasına gelmesi Avrupa ülkelerini yeni alternatif kaynaklar aramaya yöneltmiştir. Ancak uzun yıllardır devam eden Rusya tedarikinin yerini bir anda doldurmak kolay olmadığı için, Avrupa Birliği ülkeleri özellikle kış aylarına girilmişken enerji kullanımında kısıtlamalar, tedbirler uygulamak durumunda kalmıştır.
Enerji Krizinin Geçmişi
Avrupa Birliği ülkeleri doğal gazın çok ciddi bir kısmını Kuzey Akım 1, Yamal – Europe, Brotherhood, Soyuz, Trans Balkan, Mavi Akım gibi farklı boru hatları üzerinden, Rusya’dan sağlamaktadır. Öyle ki; önceki yıllarda Rusya tarafından karşılanan Avrupa gaz ihtiyacı, yüzde 40 oranlarına çıkmıştır. Bu durum yeni olmamakla beraber, uzun yıllardır Rusya’nın petrol ve doğal gaz hakimiyeti devam ettiği için, AB ülkeleri zaman zaman enerji krizleri yaşamaktadır (Kesici, 2022). Bununla beraber, son dönemde yaşanan enerji krizi Avrupa için benzeri görülmemiş problemlere yol açmaktadır. Rusya’ya adeta bağımlı hale gelen kıta ülkeleri, uyguladıkları yaptırımların da etkisiyle Rusya’nın enerji kartını masaya sürmesine engel olamamış ve ciddi bir krize doğru sürüklenmiştir.
Enerji krizi, Rusya-Ukrayna savaşından ve yaptırımlardan sonra daha ciddi bir tartışma konusu olmasına karşın, bu konudaki endişeler çok daha eskiye dayanmaktadır. Rusya’dan gelen gaz Ukrayna üzerinden Avrupa’ya iletildiği için, 2005 yılından bu yana Kiev ve Moskova bu konuda anlaşmazlıklar yaşamaktadır. Bu anlaşmazlıklar Avrupa’nın arz güvenliği için ilk sinyalleri vermiş ve devamında zaman zaman yaşanan gaz kesintileri, Rusya’nın gerektiğinde Avrupa gazını kesmekten çekinmediğini göstermiştir. Bir başka önemli dönüm noktası olan 2014 yılı, Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi dolayısıyla tartışmaların sık yaşandığı bir dönem haline gelmiştir. Bu işgalden sonra kıta ülkeleri uzun zaman sonra ilk kez, Rus gazına alternatif bulunmasına yönelik tartışmalar yapmıştır. Ancak Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini riske atmak istememesi nedeniyle, herhangi bir yaptırım uygulanmamış ya da alternatif aramak adına bir çaba gösterilmemiştir (Danış, 2022).
Dünya ekonomisinin Covid-19 pandemisinin etkilerini atlatmaya ve yenilenmeye çalıştığı bir döneme denk gelen savaş, Avrupa için enerji krizinin son fitillerinden bir tanesini ateşlemiştir. Pandemiden önce de bir süre küresel ekonomiyi meşgul eden Çin-ABD ticaret savaşının da etkisiyle bozulan arz talep dengesi ve tedarik zincirini onarmaya çalışan ülkeler, son olarak Ukrayna savaşının da dengeleri alt üst etmesiyle kendilerini uzun zamandır yaşadıkları en zorlayıcı krizin ortasında bulmuşlardır (Danış, 2022).
Değişen Enerji Politikaları
Özellikle savaşın başlamasından bu zamana kadar geçen sürede Avrupa, enerji krizini hemen hemen tüm ülkelerinde hissetmeye başlamıştır. Geçmişteki krizlerden farklı olarak daha fazla ülkeyi etkileyen bu problem, savaşın başladığı günden bu zamana kadar doğal gaz, petrol ve elektrikteki yüksek fiyatların ülke ekonomilerini çok olumsuz etkilemesi sebebiyle ülkelerin enerji politikalarının da değişmesine yol açmıştır. Özellikle Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesinin iptal edilmesi, Baltık Denizi üzerinden Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz taşıyan bu hattın da devreden çıkarılması ve Gazprom başta olmak üzere, Rus doğal gaz şirketlerine uygulanan yaptırımlar, enerji politikalarındaki değişimin ilk adımı olarak görülmektedir.
AB, yaşanan krizin bir getirisi olarak kendisini Rus gazına bağımlı konumlarından kurtarmak konusunda politikalarla alakalı çalışmalar yapmaya başlamıştır. Bu çalışmaların bir başka sebebi de yükselen enerji faturalarının toplumlar üzerindeki etkilerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle bütünleşmiş bir şekilde hareket etme politikası izleyen AB, bazı ülkelerde enerji faturalarına karşı düzenlenen protestolardan dolayı bu politikasında kırılmalar hissetmiş ve bu kırılmaların önüne geçebilmek amacıyla da politikalarında değişikliğe gitmiştir.
Avrupa Birliği için bahsi geçen yeni politikalarda temel nokta, Rus gazından bağımsız bir hale gelmektir. Bu noktada ulaşılabilecek bir bağımsızlık, beraberinde gelen sorunların da ortadan kaybolması anlamına gelmektedir. Bu nedenle arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi, AB’nin Rus gazından bağımsız hale gelmesi için uygulanması gereken ilk politika haline gelmiştir (Calanter & Zisu, 2022). Savaşın başlangıcından bu yana tüm kıta ülkeleri, Rus gazına alternatif kaynaklar aramaktadır. Bu politikalar temelde 2030 yılından önce Rus gazından tamamen bağımsız hale gelmeyi planlamaktadır.
Değişen bir diğer enerji politikası da daha çok ülkelerin yerel enerji kullanımıyla ilgilidir. Bu noktada ülkeler kendi gaz depolarının doluluk oranları, gaz kullanım oranları ve enerji fiyatlarına bağlı olarak enerji kullanımına bazı kısıtlamalar getirerek tasarruf politikaları uygulamaya başlamışlardır. Özellikle kış ayları yaklaşırken hayata geçirilen bu tasarruf politikaları, ülkeleri kışa hazırlamak amacıyla planlanmıştır. Enerji depolarını doldurmak adına bir hedef belirleyen AB, bu hedeflerine ulaşmak için ülke içerisinde tasarruf yolunu kullanmıştır. Ancak bu yeni enerji politikası Rusya tarafından karşılık bulduğu gibi, Avrupa ülkelerinin ekonomik durumunu daha da zorlaştırmıştır. Tasarruf politikaları neticesinde Avrupa Komisyonu doğal gaz tüketiminin yüzde 15 oranında kısılması hususunda AB ülkelerine uyarıda bulunmuş ancak karşılığında tüm ülkelerden olumlu yanıt alamamıştır. Bu çağrıya karşı çıkan bazı AB ülkelerinin bulunması, benzer şekilde güçlendirilmeye çalışılan birlikte hareket etme politikasına bir darbe olarak yorumlanabilir.
AB’nin değişen politikalarının son dönemdeki örneği de tavan fiyatı uygulamasıdır. Eylül ayından bu yana yapılan toplantılarda tavan fiyatı konusunda bir anlaşmaya varmaya çalışan AB ülkeleri henüz bu konuda somut bir adım atamamıştır. Son olarak 20 Ekim 2022 Perşembe günü Brüksel’de toplanan liderler, bu görüşmelerden de net bir sonuç alamamıştır. Ortak gaz alımı yapma ve 2023’ün başına kadar piyasaya daha uygun bir gaz fiyat kriteri belirleme konusunda daha somut adımlar atmış olmaları, görüşmelerden çıkan az sayıda karardan bir tanesidir. Hala tavan fiyatı politikasının hayata geçirilememiş olması, özellikle kış aylarına doğru gelinirken Avrupa için büyük bir problem teşkil etmektedir ve ülkeler, Avrupa Komisyonu’nu bu konuda acil bir şekilde somut kararlar vermeye çağırmışlardır.
Özellikle uygulanan yaptırımlara istinaden sahip olduğu enerjiyi bir silah olarak kullanan Rusya, enerji ödemelerini euro ve dolar yerine ruble olarak talep etmiş ve yaptırımların bir karşılığı olduğunu açıkça belirtmiştir. Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Hollanda ve Polonya daha önce bu talebi reddettiği için, Rusya’dan gelen gaz akışının kesilmesiyle karşı karşıya kalmıştır (Kesici, 2022). Tüm bunlar göz önüne alındığında Avrupa’nın değişen enerji politikalarına karşılık Rusya’nın da politikalarını değiştirdiğini söylemek mümkündür. Kendini avantajlı taraf olarak gören Rusya, enerji kartını açıkça oynamaktan hiçbir zaman geri durmamıştır. AB’nin politikalarından olumsuz yönde etkilenmelerine rağmen durumu kendine çevirmeyi her koşulda başarmıştır.
Sonuç
Mevcut enerji krizi, savaştan sonra tetiklenmiş olsa da daha eskiye dayanan sebepler üzerinden yükselmiştir. Enerji krizi Avrupa’nın enerji politikalarında radikal değişiklikler yapmasına sebep olmuştur. Bu durum ülkelerin tasarruf uygulamalarından birlik halinde uygulanan yaptırımlara kadar farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Son durumda AB’nin hala fiyat tavanı politikası üzerinde bir karar vermeye çalıştığı ve kışa yaklaşırken gaz arzının tamamen kesilmesine karşın önlemler almaya çalıştığı görülmektedir. Rusya bu krizin iplerini eline almayı başarmış ve Avrupa tarafından uygulanan tüm politikaları bir şekilde geri çevirmiştir. Enerji krizinin kısa vadede çözülemeyeceği öngörülmektedir. Değişen politikalar, radikal kararlar henüz Avrupa’nın enerji bağımsızlığını sağlamak için yeterli değildir.
KAYNAKÇA
Calanter, P., & Zisu, D. (2022). EU Policies to Combat the Energy Crisis. Global Economic Observer, 10(1), 26-33.
Danış, E. E. (2022, 2022). Enerji Krizi ve Türkiye’ye Yansıması Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey. Fikir Turu.
Kesici, G. E. (2022). Rusya – Ukrayna Savaşı’nın AB’nin Enerji Politikalarına Yansıması. Euro Politika(15).