Yeni Kaledonya'da Azerbaycan Bayrağı Çekildi
Yeni Kaledonya sokakları çalkalanıyor. Fransa’nın denizaşırı toprağı olan Avustralya ile Fiji arasında yer alan ve başkenti Noumea olan Yeni Kaledonya, 19. yüzyıldan beri Fransız toprağıdır ve Fransa’ya tam 15.382 kilometre uzaklıktadır. Oy verme sistemini değiştirmeyi öngören yasa tasarısı Fransa Ulusal Meclisi’nde görüşülürken ülke genelinde protestolar patlak verdi. Fransız sömürgeciliğine karşı düzenlenen bir protesto sırasında Azerbaycan bayrağı göndere çekildi.
Yeni Kaledonya’nın Bağımsızlık Tarihi
Yeni Kaledonya 4 Eylül 1774 tarihinde İngiliz kâşif James Cook tarafından keşfedilmiş ve 24 Eylül 1853 tarihinde Fransa tarafından ele geçirildi. O tarihten bu yana yerli halk ile Fransız yönetimi arasında sürekli çatışmalar yaşandı. Bu durum 1953 yılında bölgenin Fransa’nın denizaşırı toprağı haline gelmesi ve bölge sakinlerine Fransız vatandaşlığı verilmesiyle de değişmedi. 1983 yılında bölgeye genişletilmiş özerklik verildi, ancak Mart 1986’da Fransa’da seçilen merkez sağ hükümet, yerli halkları dikkate almadan bölgeyi yeniden dağıttı ve sonuçta bölgenin üçte ikisinden fazlası Avrupalıların eline geçti.
1998 yılında ‘‘Noumea Anlaşması’’ ile yetkilerin 20 yıl boyunca kademeli olarak yerel yönetime devredilmesi kararlaştırılmıştı. Bu sürenin sonunda bölgenin bağımsızlığını kazanması için 2018, 2020 ve 2021 yıllarında 3 referandum yapıldı. Yeni Kaledonya’da son 25 yıldır bağımsızlık karşıtı bir yönetim iktidarda olsa da ülkede güçlü bir ‘‘Bağımsızlık Hareketi’’ de mevcut.
Bağımsızlık İsyanı
Fransız kolonisi Yeni Kaledonya’da “10 yıldır yaşayan Fransızlara oy hakkı” verilmesini öngören yasa tasarısının ardından çıkan olaylarda 6 kişi hayatını kaybetti. Fransa Başbakanı Gabriel Attal, olağanüstü hâl ilan edilen bölgeye asker gönderileceğini ve TikTok’un yasaklanacağını söyledi.
Yeni Kaledonya Cumhuriyeti olarak bilinen kolonideki Fransız Yüksek Komiseri Louis Le Franc, adadaki ayaklanmaların 6. gününde şiddet olaylarının başlamasından bu yana toplam 230 kişinin gözaltına alındığını söyledi. Le Franc, demokratik haklarının gasp edildiği gerekçesiyle Fransa’nın müdahalesine karşı ayaklanan yerel halka çağrıda bulunarak silahlarını bırakmalarını istedi. Yeni Kaledonya’da bağımsızlık yanlıları, Fransız hükümetinin anayasal reform adı altında bağımsızlık yanlısı yerel halkın gücünü kıracak girişimlerde bulunmasına karşı çıkıyor. Yeni Kaledonya’nın yerli halkı Kanaklar, adanın 300 bin kişilik nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Fransız hükümeti anayasa değişikliği taslağıyla adadaki 25 binden fazla Fransız’ın seçimlerde oy kullanmasının önünü açmak istiyor.
1998 yılında dönemin Fransa Başbakanı Lionel Jospin ile Yeni Kaledonya yönetimi arasında “Noumea Anlaşması” imzalanmıştı. Fransa, güvenlik, savunma, adalet ve mali konular dışındaki alanları Yeni Kaledonya yönetimine bırakmayı kabul etti. Anlaşmaya göre sadece 1998 yılından önce adada yaşamaya başlayan kişilerin ve onların çocuklarının oy kullanabilmesi kararlaştırıldı. Bu karar adadaki krizin önüne geçmek ve nüfusu azalan bölgenin yerli halkı Kanakların seçimlerde etkisinin azalmasını engellemek için alındı. Fransa ile Yeni Kaledonya arasında ‘‘Noumea Anlaşması’’nda Paris, bölgeye daha fazla siyasi özerklik vermeyi ve seçmen listelerini o dönemde bölgede ikamet edenlerle sınırlandırmayı taahhüt etmişti. Bu da seçmen listelerinin 1998’den bu yana güncellenmediği ve yeni yerleşimcilerin oy kullanamayacağı anlamına geliyor. O tarihten bu yana adaya 40,000’den fazla Fransız’ın yerleştiği tahmin ediliyor. Yerel halk, yeni yerleşimcilerin oy kullanmasına izin verilmesinin Fransız yanlısı politikaları destekleyeceğini söylüyor.
Yeni Kaledonya’da eylemler devam ederken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin Büyük Okyanus’taki deniz aşırı toprağında yaşanan olayları, kimsenin önceden tahmin edemediği “daha önce görülmemiş bir isyan hareketi” diye tanımladı. Paris’ten 24 saatlik uçakla Yeni Kaledonya’ya gelen Macron, ‘‘barış, huzur ve güvenliğin bir an önce gelmesini istediğini’’ belirterek, ‘‘bu bizim mutlak önceliğimizdir’’ dedi. Macron olaylarında hayatını kaybedenleri anarken, yerel siyasetçiler ve iş dünyasından insanlarla bir araya geldi. Görüşmelere katılan ayrılıkçı liderler Fransa ile görüşmelerinin devam etmesini umduklarını söyledi. 13 Mayıs’ta başlayan olaylarda polisin 269 kişiyi gözaltına alması nedeniyle Yeni Kaledonya şu anda olağanüstü hâl altında. Ancak Macron, olağanüstü halin önümüzdeki günlerde kaldıracağını belirterek, ‘‘mevcut olan durumda olağan üstü halin uzatılmaması gerektiğine inanıyorum’’ açıklaması yaptı.
Fransa, neden Azerbaycan’ı Yeni Kaledonya’ya karışmakla suçluyor?
Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin ise Yeni Kaledonya’da çıkan olaylar için Türkiye ve Azerbaycan’ı hedef aldı. Darmanin, “Bazı ayrılıkçıların Azerbaycan ile anlaşma yapmış olmasından üzüntü duyuyorum” açıklaması yaptı. Gerekçe olarak 24 Şubat’ta İstanbul'da düzenlenen etkinliği gösterdi. Etkinlikte aralarında Yeni Kaledonya’nın da bulunduğu 13 ülke Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a açık bir mektup yazarak BM kararlarına rağmen Fransız sömürgeciliğinden şikâyet etmişti. Tartışmalı reform tasarısı nedeniyle şiddet olayları devam ederken, Fransız Senatör Valerie Boyer ise Macron yönetimine seslendi. Valerie Boyer, Yeni Kaledonya’daki olaylardan Rusya, Türkiye ve Azerbaycan’ı sorumlu tutarak, bu üç ülkenin “acımasız sömürgeci Fransa imajını yaydığını” iddia etti. Boyer, Fransız hükümetini bu “müdahaleye” karşı harekete geçmeye çağırdı.
Fransız medyası protestolarda Azerbaycan bayrakları bulunduğunu ve bu nedenle Azerbaycan ve Türk istihbaratının sorumlu olduğunu iddia ediyor. Hatta bazıları bu krizin perde arkasında Çin ve Rusya’nın sorumlu olduğunu öne sürecek kadar ileri gidiyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın binlerce kilometre ötede, okyanusun ortasındaki bu ayaklanmadan Azerbaycan’ı sorumlu tutması belki de son günlerin en dikkat çekici gelişmesiydi. Peki Bakü’nün Pasifik Okyanusu’nda ne gibi bir çıkarı var? Yeni Kaledonya’daki olaylar bir ya da daha fazla aktörün suçlanmasıyla açıklanabilir mi?
Fransa, Yeni Kaledonya’daki ayaklanmalardan Azerbaycan’ı resmen sorumlu tutuyor. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin “Bu hayali değil, gerçek. Bağımsızlık yanlısı grupların bazı liderlerinin Azerbaycan ile anlaşmaya varmış olmasından üzüntü duyuyorum. Eğer Azerbaycan içişlerimize karıştıysa, bunu söylemek zorundayız: ‘‘Fransa kendi topraklarında egemen bir devlettir’’ ifadelerini kullanırken, Azerbaycan ise iddiaları reddetti. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ayhan Hacızade, “Destekleyemedikleri ve kanıtları bile olmayan tüm bu iddiaları reddediyoruz. Fransa’nın Azerbaycan’a yönelik aşağılayıcı açıklamalarını şiddetle kınıyor ve Ermenilerin toplu katliamı gibi kabul edilemez suçlamalarla Azerbaycan’a yönelik karalama kampanyasının durdurulmasını talep ediyoruz. Azerbaycan ile Yeni Kaledonya’daki bağımsızlık mücadelesi liderleri arasında herhangi bir bağlantı olduğu iddiasını tamamen reddediyoruz” dedi.
2023 tarihinde Fransız sömürgesi altında olan topraklarda yer alan birçok bağımsızlık hareketlerinin temsilcileri Azerbaycan’ın başkentine gelerek ‘‘Bakü İnisiyatif Grubu’’ adı altında toplanmıştı. Bu ev sahipliği, Bakü yönetiminin açıkça Ermenistan’dan yana olan Fransa’ya karşı sahada kartlarını oynadığı şeklinde yorumlanmıştı. Fransız medyası bir adım daha ileri giderek ‘‘protestolarda Azerbaycan bayrakları bulunduğunu ve bu nedenle Yeni Kaledonya’da çıkan olaylarda Azerbaycan ve Türk istihbaratının sorumlu olduğunu’’ iddia ediyor. Hatta bazıları bu krizin perde arkasında Çin ve Rusya’nın olduğunu öne sürüyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Azerbaycan Milletvekili Müşvig Jafarov, ‘‘Azerbaycan’ın sömürgecilikten zarar görenler üzerinde egemenlik hakkına her zaman sahip olduğunu’’ söyledi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise konuşmasında Fransa’nın Avrupa dışında kontrol ettiği topraklar Fransız sömürge imparatorluğunun iğrenç kalıntılarıdır. Ayrıca Fransa’yı sömürgeci geçmişi, kanlı sömürge suçları ve Afrika, Güneydoğu Asya ve diğer bölgelerdeki Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkelere yönelik soykırım eylemleri nedeniyle özür dilemeye ve sorumluluğunu kabul etmeye çağırıyoruz.’’ ifadelerini kullandı.
Özetle, Fransa yıllardır adada yapılan referandumlara müdahale ediyor. Son olaylar adanın Fransa’dan ayrılmasına ilişkin referandumun sonuçlarını etkilemeyi amaçlıyor. Paris, bu politikaya karşı çıkan ve Kanak halkının haklı sesini destekleyen Azerbaycan’ı bölücülüğü desteklemekle suçlamaya çalışıyor. Fransa, 30 yılı aşkın süredir Güney Kafkasya’daki her türlü genişlemenin, özellikle de barış ve istikrarın önünde engel teşkil ederken, Uluslararası kuruluşların Kaledonya halkına karşı baskı ve itirazlarına yönelik resmi bir açıklama yapmaması ve Fransa Dışişleri Bakanı’nın Azerbaycan’ı Fransa’nın içişlerine karışmakla suçlaması tek taraflı siyasetine devam ettiğini gösteriyor. Bakü’nün Yeni Kaledonya’daki halka destek vermesi, Fransa ile Azerbaycan arasında daha fazla gerginliğe neden oluyor. Fransa, Azerbaycan’ı Yeni Kaledonya’daki olaylara müdahale etmekle suçluyor, Azerbaycan ise bunu reddediyor. İki ülke arasındaki bu gerginlik, hem uluslararası düzeyde daha geniş etkiler yaratma potansiyeline sahip bir durum olarak varlığını koruyor.