Venezuela Seçimleri
2013’te Hugo Chavez'in ölümünden sonra devlet başkanı olan Nicolas Maduro, 2024 Temmuz seçimleriyle birlikte üçüncü 6 yıllık dönemine başlamak üzere yemin etti. Ancak bu gelişme, ülkedeki siyasi krizi daha da şiddetlendirdi.
Venezuela, 1960'lar ve 1970'ler boyunca Latin Amerika'nın en zengin ülkelerinden biri olarak biliniyordu. Ülkenin refah seviyesi, büyük ölçüde petrol rezervlerinden kaynaklanıyordu. Ancak 1980'lerde petrol fiyatlarının aniden ve hızla düşmeye başlamasıyla bu tablo dramatik bir şekilde değişti. Petrol gelirine dayalı ekonomi, ani fiyat düşüşleri karşısında sarsıldı, kamu gelirleri büyük ölçüde azaldı ve ekonomik krizler yaşanmaya başlandı. Bu durum, Venezuela'nın yaşadığı ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkları ortaya çıkardı.[1]
Amerika Birleşik Devletleri ve Batı medyası ülkenin ekonomisinin kötü gidişatını, 2013 yılında hayatını kaybeden Hugo Chavez ve onun halefi Nicolas Maduro'nun kötü yönetimi, yolsuzluklar ve ağır borç yükü altında girmesi ile ilişkilendiriyor. Arka planda ise Chavez ve Maduro'nun ekonomik ve sosyal politikalarına karşı çıkan iş çevreleri ve orta sınıfların direnci, hükümetin bu gruplarla sağlıklı bir ilişki kuramaması ve zaman zaman muhalefetle bağlantılı şirketlerin ekonomiyi sabote etme çabaları yatmaktadır. Bu dönemde ABD’nin Venezuela’ya karşı uyguladığı yatırımlar ise ülkenin siyasi istikrarının bozulmasına ve ekonominin kötüye gitmesine katkıda bulunmuştur.
Sosyalizm adı altında uygulanan politikalar, yoksul halka sunulan sosyal yardımlar ve kooperatif denemeleri gibi girişimler olsa da Venezuela ekonomisinin merkezi planlama ilkelerine göre değil, büyük ölçüde piyasa ilişkileri bazında işlediği açıktır. Venezuela’da, düzenlemeler halkçı ilkelere göre yapılsa da bir karma ekonomi etkindir.[2]
1990'lardan itibaren uygulanan neoliberal politikalar, başlangıçta ekonomik toparlanma sağlasa da bu toparlanmadan işçiler ve düşük gelirli kesimler yeterince yararlanamadılar. İşsizlik yüksek oranlarda seyretti ve piyasa reformlarının ilk olumlu etkileri kısa sürede tükendi. Sonuç olarak bu dönemde yoksulluk seviyesi oldukça yüksektir.
ABD'nin Venezuela'ya yönelik yaptırımları ilk olarak 2006 yılında Venezuela'nın "terörizmle mücadele" konusunda ABD'ye yeterince yardımcı olmamasıyla başladı. Bu yaptırımlar, Venezuela'ya silah satışını konusunda sınırlı kapsamdaydı. 2014 yılında Obama yönetiminin Venezuela'yı ulusal güvenliğe tehdit olarak görmesiyle yaptırımlar arttırıldı. Bu durum uluslararası şirketlerin Venezuela ile iş yapma konusunda çekinceler yaşamasına sebebiyet verdi ve ülkenin ticaret hacmini ciddi şekilde zayıflattı. Yaptırımlar Venezuela için bir ambargo iklimi yaratarak ekonomik istikrarın daha çok bozulmasına sebep oldu.
“Trump yönetimi, bu yaptırımları daha da sertleştirdi. Mart 2017'de Venezuela hükümetinin ABD'deki borç ve varlık piyasalarına erişimi yasaklandı. Ancak Venezuela'nın petrol şirketi PdVSA'nın ABD'deki varlıkları, özellikle Citgo'nun borçları ABD vatandaşlarının elinde olduğu için bu yaptırımlardan muaf tutuldu. Mart 2018'de devreye giren ikinci dalga yaptırımlar ise Venezuela devletinin çıkardığı borç senetlerinin satın alınmasını ve Venezuela'nın yarattığı dijital kripto paranın dolaşımını yasakladı.”[3]
Ekonomik açıdan yürütülen politikaların başarısızlığı ve halkın taleplerine cevap verilmemesi Venezuela'da halk ayaklanması yahut iç karışıklık tehdidini ortaya koymaktadır. Venezuela'nın geleceği için iç politikada çözümler üretilmeli, halkın iradesine saygı gösterilmeli ve ulusal birlik sağlayan politikaların gerçekleştirilmesi ön görülmektedir.
Günümüzde ise Venezuela'da 28 Temmuz 2024'te gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinde Nicolas Maduro, oyların %51,20'sini alarak üçüncü kez seçildi. Halk cephesinde protestolar yükselirken uluslararası kamuoyu Maduro'ya elektronik seçim sonuçlarını açıklamasına yönelik çağrılar yapılmıştır, fakat bu çağrılar hiçbir karşılık bulamamıştır.
Seçim gözlemcilerinin sınırlı sayıda olması ve Avrupa Birliği gözlemcilerinin ülkeye girişine izin verilmemesi, seçimlerin şeffaflığı konusunda şüpheli bir tablo oluşturmaktadır. Maduro'nun 2018'deki seçimleri de benzer şekilde özgür ve adil olmadığı gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu dönemde darbe girişimi yaşanmış ve ordu desteği ile bastırılmıştır.
Venezuela'da muhalefet, Maduro yönetimi altında yaşanan siyasi ve ekonomik krizden kaçan milyonlarca vatandaşının hükümet değişikliği sonrası ülkelerine geri döneceğini savunmaktadır. Öyle ki ekonomik krizden dolayı yaklaşık 7,8 milyon Venezuelalı, ülkeyi terk etmiştir.
Seçim sonuçları açıklandıktan sonra halk tarafından oldukça sert tepkiler verilmiştir. Seçim sonuçlarının açıklanmasıyla birçok Venezuelalı seçim sonuçlarına karşı çıkmak için sokaklara dökülmüştür. “Başkent Caracas'ta binlerce kişi toplandı. Maracaibo, Valensiya, San Cristobal ve Barquisimeto gibi diğer şehirlerde de gösteriler yapıldı.”[4] Maduro yönetimi ise uluslararası alanda talep edilen seçim belgelerini yayınlamayı reddetmektedir.
“Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Venezuela'daki siyasi krize çözüm olarak "dönüşümlü hükümet" önerisinde bulunarak, iktidar ve muhalefet arasında bir paylaşım öngörmüştü. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ise, Venezuela'da koalisyon hükümeti kurulmasını veya yeni seçimlere gidilmesini önermişti. Bu öneriler, Venezuela'daki siyasi çözüm arayışlarının uluslararası boyutunu gözler önüne seriyor.”[5]
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, gündemde olan siyasal kriz nedeniyle "faşizm" ve "nefret" suçlarıyla mücadele için Ulusal Meclis'ten gerekli yasaların bir an önce çıkarılmasını istedi. Maduro, Venezuela'nın egemenliğine saygı duyulmasını, ülkedeki iç içlerine dışarıdan müdahale edilmemesi gerektiğini vurgularken, ülkedeki mevcut durumun yasalar çerçevesinde kontrol altına alınması gerektiği dile getirdi.[6] Venezuela iç siyasetindeki krizin ana argümanı seçim sisteminin yetersiz ve şeffaf olmadığı kanısıdır. Buradan yola çıkarak protestoların halkın güvenini kazanarak seçim sonuçlarını topluma ibraz yönünde bir adım atılması aynı krizin bir daha tekrarlanmaması için yürütme ve yargı mercilerinde iyileştirme adımlarının atılması ve iç politikada refah seviyesini arttırma politikalarına gidilmesi gerekmektedir. Ekonomi, siyasal istikrar için önemli bir etmendir ve vatandaşların uzun vadeli ekonomik krizlere yönelik tepkileri sonucu ülke içinde huzursuzluk hâkimdir. Ekonomi politikaların yetersiz olması halkın güven unsurlarında boşluk oluşturur ve siyasal istikrarsızlık ortaya çıkar.
[1] İnsamer Raporu, https://www.insamer.com/tr/?output=pdf&type=post&id=4397, Erişim Tarihi: 19.08.2024
[2] Ergin Yıldızoğlu, Venezuela krizi: Ülke nasıl bu duruma geldi?, BBC Türkçe, Yayın Tarihi: 27.01.2019, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47019657, Erişim Tarihi: 18.08.2024
[3] Ergin Yıldızoğlu, Venezuela krizi: Ülke nasıl bu duruma geldi?, BBC Türkçe, Yayın Tarihi: 27.01.2019, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47019657, Erişim Tarihi: 18.08.2024
[4] Tagesschau ,Nach Wahl in Venezuela, Erneut protestieren Tausende gegen Präsident Maduro, https://www.tagesschau.de/ausland/amerika/proteste-venezuela-116.html, Erişim Tarihi: 18.08.2024
[5] Sözcü, Maduro, iki ülkenin yeniden seçim çağrısını reddetti, Yayın Tarihi: 16.08.2024, https://www.sozcu.com.tr/maduro-iki-ulkenin-yeniden-secim-cagrisini-reddetti-p75674, Erişim Tarihi: 18.08.2024
[6]Birgün Haber, Maduro: Edmundo Gonzalez, Venezuela'dan kaçmaya hazırlanıyor, Yayın Tarihi: 18.08.2024, https://www.birgun.net/haber/maduro-edmundo-gonzalez-venezuela-dan-kacmaya-hazirlaniyor-552928 Erişim Tarihi: 18.08.2024