Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
TÜRKSAM Başkanı Dr. Sinan OĞAN’ın 28 Eylül 2011 Tarihinde Katıldığı Bengü Türk TV Haber Merkezi Programının Yazılı Metni

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Artan terör olayları bunun yanı sıra birde yeni Anayasa çalışmaları var. Yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili tabii MHP’nin neler düşündüğü ve neler beklediği ile ilgili sorularımızı da yönelteceğiz. MHP Iğdır milletvekili aynı zamanda TÜRKSAM Başkanı, Sayın Sinan OĞAN hattımızda. Efendim, hoş geldiniz.

Sinan OĞAN*: Hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Çok teşekkür ediyoruz, katıldığınız için. Şimdi öncelikle tabii terör ile başlamak gerekiyor galiba. İlk gündem maddemiz ve son zamanlarda daha da artan, daha da artık anne karnındaki bebekleri bile hedef alan bir terörden bahsediyoruz. Şimdi şöyle diyelim mi? Stratejist kimliğinize sormuş olayım ben bunu lütfen. Neden bu kadar tırmandı terör? Bunu neyle açıklayabiliriz, esas neden ne, diye sorsam…

 

Sinan OĞAN: Şimdi öncelikle şunu ifade etmek lazım, bu hükümet maalesef terörün amacını tam olarak çözebilmiş değil. Hükümet 30 yıllık bu soruna teşhis koyabilmiş değil. Hükümet teşhis koyamadığı için, doğru bir şekilde konuyu analiz edemediği için, bir takım pazarlıklarla bu işi çözebileceğini düşünmüştür- Hükümet pazarlıklarda da teröristlerin istediklerinin bir kısmını vermekle beraber bir kısmının verilmediği iddiası ortalıkta dolaşmaktadır. Bu sebeple de teröristler, kendilerine verilen sözün neden yerine getirilmediğinden hareketle AKP iktidarıyla bu çerçevede bir mücadele içerisine girişmiş durumdadırlar. Bakınız, seçimler öncesinde terör hiçbir şekilde varlık göstermedi. Anayasa referandumu öncesinde terör hiçbir şekilde varlık göstermedi. Tabi insanın aklına çok soru geliyor, çok şey geliyor insanın aklına. Acaba hükümet bu hassas dönemlerde oyunu arttırmak için teröristlerle bir pazarlık yaptı da, normal ülke gündemindeki terör seçim dönemlerinde gündemden mi kaldırıldı diye. Şimdi terör örgütünün iddialarına baktığınızda, terör örgütüne yakın sitelerdeki yazılara baktığınızda buna benzer durumları görüyorsunuz. Yani, ortada pis bir pazarlığın olduğunu görüyorsunuz ve terör örgütünün de “Şimdi biz size referandum süresince, seçim süresince destek olduk. Bunun karşılığında bize şu, şu, şu vaatlerde bulundunuz. Neden vaatlerinizi yerine getirmiyorsunuz?” şeklinde bir takım iddiaları ortada dolaşıyor. Tabii terörün son dönemde bu kadar hızla artmasının altında yatan sebeplerden birisinin de ben bu olduğu kanaatindeyim. En başında hükümetin teröre teşhisinde ciddi sıkıntı olduğunu ifade etmiştim, biz yıllardır söylüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır söylüyoruz. Ben siyasete girmeden önceki görevimdeyken yani Stratejik Araştırmalar Merkezi TÜRKSAM’ın başkanı iken de birçok televizyon programında, sizin programlarınızda, TÜRKSAM’daki yazılarımızda hep şunu ifade ettik; terör örgütünün hedefi, bölücü bir program çerçevesinde Türkiye’den toprak kopartmaktır. Bu sebeple de siz bir takım tavizlerle bu işi çözemezsiniz. Bakınız, dünyanın hiçbir yerinde terör örgütüne tavizler vererek terör sorunu çözülememiştir. Terör örgütünün belini kırmak lazım, terör örgütüyle silahlı mücadele etmek lazım. Biz yıllardır bunu AKP hükümetine anlatamadık. Yıllardır biz diyoruz ki, bırakınız bu tür terörle pazarlıkları, terörle mücadele ediniz diyorduk; ama hükümet “Bu sizin söylemleriniz köhne söylemler, biz yeni bir anlayışla bu işe yaklaşıyoruz, sizin o dediklerinizin modası geçti” şeklinde hep bizim bu dediklerimizi göz ardı etti; ama bunun neticesinde onlarca, yüzlerce vatan evladımız şehit oldu. Hükümet nihayet bu konuyu kısmen anlamış gözükmektedir. “Biz terörle mücadele edeceğiz” diyor; ama “Müzakere edeceğiz” sözünü de göz ardı etmiyor, onu da aynı anda devreye sokacaklarını ifade ediyorlar. Ben buradan diyorum ki, bu konuyla yıllardır iştigal eden birisi olarak diyorum ki, hükümete Bengü Türk televizyonu aracılığı ile çağrıda bulunmak istiyorum ki; “Terörle önce mücadele etmek lazım. Terörle aynı anda hem mücadele, hem müzakere edemezsiniz.” Sayın Başbakan’ın söylemi son derece yanlıştır ve son derece tehlikelidir. Sayın Başbakan’ın jargonunda da son derece yanlış ifadeler olduğunu görmekteyiz. Terör örgütüne “görev tanımı” yapmaktadır. Onların görevi öldürmek diyor. Bunlar da son derece yanlıştır. Dolayısıyla terör konusunda bir defa yere sağlam basmanız lazım. Bakınız bu mücadelede sağlam basmanız, bir duruş sergilemeniz, psikolojik üstünlüğü ele geçirmeniz son derece önemlidir. Terörün dış bağlantılarının kesilmesi son derece önemlidir. Birleşmiş Milletler gibi bir platformda terörden bir tek kelime nasıl bahsetmezsiniz. Bizim bugün en önemli sorunumuz terör ise ve orada Birleşmiş Milletler toplantısında terör örgütünü destekleyen ülkelerde eğer orada iştirak ediyorlarsa, böyle bir platformu mutlaka değerlendirmek lazımdı. Terör örgütünü destekleyen ülkelerin gözünün içine baka baka demek lazımdı ki, bu sevdadan vazgeçin. “Terör örgütünü desteklemeyin yoksa gereğini yaparız” demesi lazımdı. Halbuki bunu dememiş. Elbette Gazze’de önemlidir, diğer konularda önemlidir; ama oradaki konuşmasının önemli bir kısmını Türkiye’ye yeni düşmanlar kazandıracak, Türkiye’yi yeni maceraya sürükleyecek konulara harcamıştır. O açıdan da hükümetin terör noktasındaki duruşunu değiştirmesi lazım. Müzakere anlayışını biran önce terk etmesi ve terörle ciddi bir şekilde mücadele etmesi lazımdır.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Müzakere ve mücadele aynı anda olmaz. Zaten birbirinden farklı kavramlardır dediniz. Şimdi, bu arada bir son haberde geldi, işte BDP de meclise gideceğini açıkladı. Şimdi siyasette müzakere, terörle mücadeleydi dediğiniz o söylem. Şimdi muhtemelen burada bahsedilen, BDP’dir. BDP’nin de meclise gelmesiyle bu anlamda ne değişir diye sorabilir miyiz?

Sinan OĞAN: Hiç bir şey değişmez. BDP’nin mecliste olup veya olmamasının ben çok fazla bir şey değiştireceği kanaatinde değilim. Çünkü BDP terör örgütüyle arasına fark koyamıyor maalesef. BDP bu ülkenin parlamentosunun bir siyasi partisi olarak davranmıyor, terör örgütünün bir uzantısı olarak davranıyor. Bir uzantı mantığı içerisindeki bir siyasi partinin mecliste olup olmamasının da o anlamda Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve terörle mücadelesi noktasında, çok şey değiştireceği kanaatinde değilim.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Şimdi terörün bu kadar çok artmasında dediniz ki, görüşmelerin ve verilen sözlerin tutulmasının bir şekilde karşı taraf için konuşuyorum.

Sinan OĞAN: Affedersiniz, hangi sözler verildi bilemiyoruz. Zaten tutulmasının da biz, böyle bir söz verilmişse tutulmasının da karşısındayız. Yanlış anlaşılmasın!

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Mümkün değil zaten. Evet, onu söyleyelim. Peki, şimdi açılım süreci belki bu anlamda bugüne gelmesinde belirleyici oldu. Belki de çok belirleyici oldu. Öyle kuralım cümleyi. Peki, şöyle diyelim Sinan OĞAN, “Açılım durdu bitti artık tamam bırakıyoruz” denilse, o zaman ülkenin hali nasıl olur? Ya da terör durumu nasıl olur?

Sinan OĞAN: Efendim, açılım denen şey zaten terörün bugün azmasına sebep olan şeydir. Yani açılım bir çözüm değildir. Terör örgütünün aktivitesinin en üst noktasında iken terör örgütünün belini kırmadan siz ne yaparsanız yapın -bakınız bunu belki bunu en az yüz defa tekrar etmişiz, yine tekrar edelim- terör örgütünün belini kırmadan ne yaparsanız yapın terör örgütünün hanesine, terör örgütü adına kazanım olarak eklenecektir ve terör örgütü sizden daha çok şey elde etmek için daha çok vurmaya çalışacaktır. Dolayısıyla ne olduğu belli olmayan o açılım sürecinin bir an önce kapanması da bu anlamda hayırlıdır.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Peki Sayın OĞAN, şimdi terör örgütüyle sadece sözsel anlamda bir şey çözülmez, mutlaka onun belini kırmak gerekiyor. Bu da şimdi akıllara silahlı bir mücadeleyi getiriyor. Silahlı mücadele denince işte tezkere geliyor akla, uzatılan tezkere. Bunun yanı sıra daha öncesinde Irak’ın kuzey bölgesine düzenlenebilecek bir kara harekatından bahsedildi. “Olacak”, “olmayacak” denildi. Şu anda böyle bir şey yok ama… Peki, şimdi bu anlamda Irak’ın kuzeyine bir harekat yapılması mı doğrudur öncelikle, yoksa içerdeki bu olanların temizlenmesi midir ilk aşamada yapılması gereken?

Sinan OĞAN: Şimdi bakınız terörle mücadelede “Şurada mücadele edelim, burada mücadele edelim” gibi bir şey olmaz. Dünyanın neresinde bir terör örgütü uzantısı, bağlantısı varsa orada o mücadeleyi sürdürmeniz lazım ve bunu sadece Irak’ın kuzeyi ile veyahut da Türkiye’nin Güneydoğusu ile sınırlandıramazsınız. Terör örgütünün liderleri ile Oslo’da oturup, çok affedersiniz “kakara kikiri” müzakere edeceğinize onları oradan alıp getirmeniz lazım. Dolayısıyla da, Türkiye’nin bir an önce özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonel hale getirilmesi ve bu tür operasyonların bir an önce yapması lazımdır. Terör örgütünün tepesine operasyon yapmak lazım. Elbette tek tek teröristlerle de mücadele etmek lazım ama eğer bu bataklığı kurutmak istiyorsanız bataklığın başındaki, o bataklığı sürekli daim kılan organizasyonu çökertmeniz lazım. Yoksa öldürdüğünüz zaman teröristi yerine bir şekilde birilerini daha buluyorlar ve bu süreç uzayıp gidiyor. O açıdan Türkiye’nin daha operasyonel olması lazım. Dağı taşı bombalamak anlamında değil. Bakın doğru ifade edeyim. Yani sürekli bir yerleri bombalıyoruz nihayet; ama netice nedir? Bir kara operasyonu olmadan siz bir netice elde edebilir misiniz? Edemezsiniz… Bölgenin coğrafyası buna müsait değil. Hava operasyonları da gereklidir, yapılmalıdır; ama hava operasyonlarını destekleyecek özel operasyonları da mutlaka yapmanız lazım, kara operasyonlarını da mutlaka yapmanız lazım ve bu operasyonlarınızı gerekirse Yunanistan’da, gerekirse Almanya’da, neredeyse terörist orada yapmanız lazım ki başarı sağlayabilesiniz. Bugün maalesef bakıyoruz ki, teröristlerimiz öğretmenlerimizi kaçırmaya başlamış, kaymakamımızı kaçırmaya başlamış ve bakınız bunların hepsi devlet otoritesine yapılan saldırıdır. Öğretmenini, kaymakamını, vatandaşını koruyamayan bir devlet görüntüsü ortaya çıkarsa, bir süre sonra bölgede kurtarılmış bölgeler için ciddi bir alt yapı çalışmasına girişildiğini görürsünüz. Zaten terör örgütünün hedefi de budur; kurtarılmış bölgeler ilan etmektir. O açıdan mutlaka ve mutlaka bölgede devletin otoritesini sağlamak lazımdır. Bu operasyonların nokta haline getirilmesi lazımdır ve öğretmenlerimiz gibi, kaymakamlarımız gibi devlet memurlarımızın da korunması lazımdır.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Peki bir başka gündem maddesi onu da soralım Anayasa Komisyon Üyesi olarak aynı zamanda, düşünceleriniz önemli. Şimdi MHP ile bugün bir görüşme gerçekleştirildi. AKP, MHP arasında yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili. Şimdi öncelikle şöyle sorup, diğer soruyu da hemen ona eklemek isterim. Birincisi; yeni Anayasa çalışmaları doğru bir yöntemle mi yapılıyor. Buna inanıyor musunuz? Daha önce 24 akademisyenle bir araya gelindi. Şimdi muhalefete mektup gönderildi. Bir şekilde görüşmeler yapılıyor. Buna ek olarak da “MHP’nin yeni Anayasa’dan beklentileri, istekleri nelerdir?” diye soralım.

Sinan OĞAN: Şimdi bakınız, bir defa hükümet Anayasa çalışmalarına yanlış başladı. Onu önce ifade edeyim. Biz parlamento da yemin ettikten sonra Anayasa Komisyonu üyeleri olarak bir araya geldiğimizde komisyon kendi içerisinde seçim yaptı ve bu seçimde AKP’li milletvekillerin sayısı fazla olduğu için Komisyon Başkanı, Komisyon Başkan Vekili, Komisyon Sözcüsü, Komisyon Raportörü yani ne kadar komisyonda görev varsa hepsi sayıları fazla olduğu için AKP’liler tarafından alındı, Şimdi Anayasa’yı da bu mantıkla yapacaklarsa ki, ilk yola çıktıkları, ilk icraatları bize bunu gösteriyor o zaman bu Anayasa bir uzlaşma Anayasa’sı olmayacaktır demek ki. Ben orada itiraz ettim. Dedim ki; “Her şey sayıyla ölçülmez, Anayasa’da toplumsal mutabakat lazım ve bizde gelin bunu diğer komisyonlarda başka şekilde olabilir ama Anayasa gibi mutabakatın en temel olduğu komisyonlardan biri bu komisyonda bir mutabakat sağlayalım” dedim. Yani başkanı tamam sizden olsun AKP’den olsun ama hiç olmazsa başkan vekili bir başka partiden olsun, sözcüsü bir başka partiden olsun ve dolayısıyla da milletin karşısına çıktığımız zaman biz burada samimi olduğumuzu gösterelim. Biz milletimize diyelim ki, biz bu Anayasa’yı uzlaşı içerisinde yapacağız. Ama bana ifade edilen; “Efendim bizim sayımız fazla, biz hepsini alırız dediler.” “İyi o zaman” dedim madem hepsini alıyorsanız o zaman bu milletin karşısına çıkıp da, milletin gözünün içine baka baka “Efendim, biz bu işi uzlaşı ile yapacağız demeyin” dedik o zaman. Bu yaz tatili girdi araya yeniden meclis başlıyor, Anayasa çalışmaları başlıyor. İnşallah bir uzlaşı mantığı bu hükümette, bu Adalet ve Kalkınma Partisi’nde uzlaşı mantığı ortaya çıkmış olur diye diliyorum. Aksi takdirde bunu yapmak mümkün değil. Anayasa’lar bu milletin en temel direğidir, harcıdır, temel şemsiyesidir ve bunun uzlaşı ile yapılması lazım ve bunun içinde bütün partilerin bu anlamda bir araya gelip ortak oluşturacakları bir komisyonla bu çalışmayı sürdürmesi lazım. Sayın Meclis Başkanı bir takım girişimlerde bulunmuş, Anayasa profesörleri ile toplantı yapmış. Adalet ve Kalkınma Partisi bugün bizim partimizi ziyaret etti, yarın bir başka partiyi; CHP’yi ziyaret edecek. Yani, bunlar bu süreç içerisinde olabilecek olağan görüşmelerdir ama daha sonrası önemlidir. Örneğin, bizim olmazsa olmaz şartlarımız vardır. Türklüğü Anayasa’dan çıkartmak isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız ve bu anlayışla mücadele ederek biz Anayasa’yı yapmaya çalışacağız. Anayasa’nın değişmez maddelerini değiştirmek isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Yerel yönetimler kandırmacası altında, Anayasa’ya özerklik sokmaya çalışan bir anlayışla biz karşı karşıyayız. Dolayısıyla Anayasa yapma süreci sadece bu görüşmelerle değil yarın gerçek niyetlerin ortaya dökülmesiyle yapılacaktır ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu anlamda duruşu bellidir. Bu duruş Türk milletinin duruşudur ve Türk milleti bundan emin olabilir ki, mecliste Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekilleri olarak sonuna kadar direneceğiz. Bu ülkeyi bölecek, ülkeyi başkalaştıracak, Anayasamızdan Türklüğü çıkaracak, cumhuriyetin değerlerini çıkarmaya çalışacak bir anlayışla biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Çiğdem AKDEMİR (Bengü Türk TV Haber Merkezi): Peki, MHP Iğdır milletvekili Sinan OĞAN. Teşekkür ediyoruz.

Sinan OĞAN: Ben teşekkür ediyorum. İyi yayınlar.

*Dr. Sinan OĞAN: TÜRKSAM – Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Iğdır Milletvekilidir.