Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Türkiye’de Yıllardır Süregelen Problem: İşsizlik

Sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir sorun olan işsizlik, ülkemizin bir numaralı ulusal sorunu olmaya devam ediyor. İstihdama katılımı artırmak, işsizliği azaltmak ve ortadan kaldırmak, ülkemizin, uzun yıllardır değişmeyen başlıca gündem maddesidir.

Bir ekonominin istihdam yaratma becerisi, toplumsal refah ve huzurun güvencesini oluşturuyor. Artan nüfusa ve iş gücündeki artışla orantılı istihdam yaratamayan ülkede büyüyen işsizlik, beraberinde yoksullaşma ile birçok toplumsal, yönetsel, adli, kriminal, kültürel, psikolojik ve etik sorunu beraberinde getiriyor. Ekonominin istihdam yaratma potansiyeli ise sürdürülebilir büyüme kapasitesine bağlı bulunuyor. Büyüyen iş gücünü üretken hale getirerek ekonomik ve sosyal güvenceye bağlamak, işsizliği azaltmak, gelir dağılımını düzeltmek, toplumsal huzuru tesis etmek için ekonomik büyümeye ihtiyacımız   var ve bu büyümenin de sürdürülebilir olması gerekiyor. Türkiye ekonomisine tehdit oluşturan olumsuz iç ve dış faktörlerin etkisiyle son dönemde yatırımlar ve büyüme hızındaki yavaşlama paralelinde işsizlikte kaygı verici hızlı bir artış yaşandığı dikkati çekiyor.

Büyüme ve İşsizlik Arasındaki İlişki

Dünya üzerindeki tüm ülkelerin temel makroekonomik hedeflerinden bahsederken öncelikle; fiyat istikrarının korunması, tam istihdamın sağlanması ve mümkün olan en üst seviyede ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi söylenebilir. Ülkeler bu hedeflere ulaşabilmek ve ulaştıktan sonra da istikrarı sağlayabilmek için belirlemiş oldukları politikaları uygularlar. Uygulanan politikalar başarılı olduğu taktirde ülkede büyüme rakamları pozitife dönecek ve eğer istikrar sağlanırsa da bu rakamlar sürekliliğini koruyacaktır. Büyümedeki olumlu rakamlar beraberinde ülkede yaşayan insanların refah seviyelerinde artış beklentilerini artıracağı gibi yeni üretim tesislerinin kurulmasıyla birlikte işsiz olan insanların da iş bulma beklentilerini artıracaktır. Dolayısıyla ekonominin büyümesiyle birlikte işsizliğin azalması beklenmektedir.

Kısa vadede, ekonomik büyüme ile işsizlik oranı arasındaki ilişki gevşek olabilir. Ekonomik faaliyetlerin diğer ölçümlerinin pozitif hale gelmesinin ardından işsizlik oranının sürekli bir düşüş göstermesi alışılmış bir durum değildir. Dolayısıyla, işsizlik oranları genellikle geciken bir ekonomik gösterge olarak anılır. Örneğin, bir ekonomik durgunluğun sona ermesinden sonra ekonomik büyümenin tekrar başlamasıyla birlikte işsizlik oranlarında kayda değer bir düşüş görülmemesinin bir nedeni, bazı firmaların gerekenden çok daha az sayıda çalışan kullanmış olmasıdır. İşverenler başlangıçta mevcut çalışanlarının verimliliğini artırarak ek işçi çalıştırmadan bir iyileşmenin başlangıcında yükselen talebi karşılamak için çıktıyı artırabilir. Eldeki işgücü tamamen kullanıldıktan sonra, işverenler işçi alımına başlayana kadar verimlilik artışı verimlilik artış oranından daha hızlı artamaz. Ekonomik genişlemenin devam etmesiyle birlikte, emek arzındaki ve iş gücü verimliliğinde birleşik büyüme oranları ile çıktı artışı sağlanacaktır. Reel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesi emek verimliliğindeki büyümeyi aştığı sürece istihdam artacaktır. İstihdam artışı iş gücü büyümesinden daha hızlı ise, işsizlik oranı düşecektir (Levine, 2013: 1). Ekonomik büyümeyle işsizlik oranları arasındaki ters yönlü ilişki ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, 2001 krizi ile birlikte ekonomi yaklaşık %6 civarında küçülmüş ancak 2002 yılından itibaren 2008 küresel finansal krize kadar sürekli olarak büyümüş olmasına rağmen bu dönem içerisinde işsizlik oranlarında kayda değer bir düşüş sağlanamamıştır. 2008 yılında yaşanan krizin etkisiyle uzun bir aradan sonra ekonomi yeniden küçülmüş ancak izleyen yıllarda büyüme rakamları tekrar pozitife dönmüştür. Ancak 2000’li yılların başından itibaren iki büyük krizin yaşandığı yıllar haricinde ülkemizdeki büyüme rakamları sürekli olarak pozitifi göstermiştir. Ancak 2002-2008 döneminde olduğu gibi 2009’dan sonra da ekonomimizde görülen sürekli büyümeye rağmen işsizlik oranlarının istenilen seviyelere düşürülemediği ve ekonomideki büyümenin istihdama yansımadığı görülmektedir.

İşsizliğin Sebepleri

  • Yatırımlarda ve dolayısıyla ekonomik büyümedeki yavaşlamada, ekonominin istihdam yaratma kapasitesindeki düşüş etkili oluyor.
  • Yerli ve yabancı yatırımcılara fren yaptıran faktörlerin başında ise “belirsizlik” olgusu geliyor.
  • Güvenlik ve iç siyasi gelişmelerle ilgili kaygılar, sıcak savaşın devam ettiği bölgemizden kaynaklı jeopolitik riskler, yatırım kararlarının ertelenmesinde etkili olan faktörlerin başında geliyor.
  • Kurdaki oynaklık reel sektör üzerinde sıkıntıya yol açarken, vatandaşların da genel gidişatla ilgili olumsuz algılarla tüketimi kısması, ekonomideki yavaşlamada etkili oluyor.
  • Küresel ekonomide olumsuzluklar devam ederken, dış pazarlarda da durgunluk ulusal ekonomiyi olumsuz etkiliyor.
  • Ulusal tasarrufların yetersizliği nedeniyle ihtiyaç duyulan dış kaynak girişlerinin azalması, ekonomide daralmayı belirginleştiriyor.

İşsizliğin Azaltılması için Gerekli Koşullar

  • Siyasi istikrar
  • Ekonomik istikrar
  • Sürdürülebilir kalkınma
  • Özel sektörde yatırım şevki
  • İstihdam dostu vergi politikaları
  • Aktif iş gücü politikaları

 

 

Kaynaklar: 

Türkiye’de İş Gücü ve İşsizlikle Mücadele Raporu (TURMOB)

Ekonomik Büyüme ile İşsizlik Arasındaki İlişkinin Analizi: Türkiye Örneği (Salih Öztürk, Serhat Sezen)