Rus Barış Gücü Karabağ’dan Ayrılıyor
İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından 10 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan Üçlü Deklarasyon uyarınca bölgeye geçici olarak konuşlandırılan Rus Barış Gücü askerleri bazı gözlem noktalarını boşalttı. Rus güçlerinin bölgede 25 civarında gözlem noktası bulunuyordu. Rusya Savunma Bakanlığı, Azerbaycan’ın 19 Eylül 2023 tarihindeki terörle mücadele operasyonu sonucunda silahlı Ermeni grupların bölgeyi terk etmesinin ardından gözlem noktalarının sayısını azaltma kararı almıştı. Askeran, Ağdere ve Şuşa bölgelerindeki 9 Rus gözlem noktası kaldırılmıştı.
İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya liderleri arasında imzalanan Üçlü Deklarasyonla Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine konuşlandırılan Rus Barış Gücü, 17 Nisan 2024 tarihi itibariyle, deklarasyonun öngördüğü 5 yıllık süreden bile önce bölgeden çekilmeye başladı. Rusya, 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan Üçlü Deklarasyonun maddelerine göre 1960 silahlı askeri personel, 90 askeri zırhlı araç, 380 araç ve özel teçhizattan oluşan barışı koruma birliğini Karabağ’a konuşlandırmıştı. Deklarasyonun imzalandığı günden itibaren Azerbaycan resmi olarak birliklerden ‘‘geçici birlikler’’ olarak bahsetti ve aslında Karabağ’dan zamanında ayrılmalarını talep edeceğinin sinyalini verdi. Dolayısıyla Rusya’nın taleplerine rağmen Azerbaycan bu birliklere ‘‘uluslararası misyon’’ statüsü vermedi. Bu arada Ermeni yetkililer Rus Barış Gücünün bölgede kalıcı olması için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladılar.
Rus Barış Gücünün Karabağ’daki Varlığı
Kırk dört gün süren İkinci Karabağ Savaşı, Rusya’nın arabuluculuğuyla imzalanan Üçlü Deklarasyon çerçevesinde ateşkesle sona erdi. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmaları sona erdirmek, Karabağ bölgesindeki durumu istikrara kavuşturmak, düşmanlıkların yeniden başlamasını önlemek, Karabağ’daki Ermeni nüfuslu yerleşim yerlerinin ve Laçin Koridoru’nun güvenliğini sağlamak amacıyla Deklarasyon’un 3. ila 6. maddeleri çerçevesinde 10 Kasım 2020 tarihinde 1960 Rus Barış Gücü askeri Karabağ’ın farklı bölgelerine geçici olarak konuşlandırıldı. Rus Barış Gücü, karargâhını Hocalı’da kurmuştu ve Şuşa, Laçin, Hankendi, Ağdere, Kelbecer, Hocavend ve Askeran’da çok sayıda gözlem merkezi vardı. Deklarasyonun 4. Maddesi’ne göre Rusya Federasyonu Barış Gücü’nün görev süresi beş yıl olarak belirlenmişti. Bu hüküm uyarınca, taraflardan biri bu hükmün uygulanmasına son verme niyetini altı ay önceden bildirmediği sürece, bu süre beşer yıllık dönemler halinde uzatılacaktı. Buna göre, Rus Barış Gücü’nün 10 Kasım 2020 tarihinde göreve başladığı dikkate alındığında, görev süresi uzatılmadığı takdirde 10 Kasım 2025 tarihinde sona erecekti.
Üçlü Deklarasyon, Azerbaycan ve Ermenistan’ın yanı sıra Rusya’ya da bazı sorumluluklar yüklemişti. Buna göre Rusya’nın sorumluluklarını üç ana başlık altında toplamak mümkün: ‘‘barışı koruma misyonu’’, ‘‘gözlem-gözetim’’ ve ‘‘sınır kontrolü’’. Deklarasyon’un 4. Maddesi’ne göre Rusya bölgeye Barış Gücü gönderme, 5. Maddesi’ne göre ateşkesi kontrol etmek için bir ‘‘Barış Gücü Merkezi’’ kurarak askeri gözlem yapma, 6. Maddesi’ne göre ise sınırların kontrolü ve güvenliğini sağlama sorumluluklarını üstlendi. İlerleyen süreçte Rusya bu sorumluluklarını yerine getirme konusunda gerekli özeni göstermemiştir. Bu sebeple anlaşma gereği bölgeyi terk etmesi gereken ancak bunu yapmayan ve terör faaliyetlerinde bulunan yasadışı Ermeni güçlerine karşı Azerbaycan 19 Eylül 2023 tarihinde yirmi 24 saat gibi kısa bir sürede başarı ile sonuçlanan antiterör operasyonu gerçekleştirmişti.
Rusya’nın önemli bir sorumluluğu da Üçlü Deklarasyon’un 9. Maddesi uyarınca ‘‘Zengezur Koridoru’’ olarak bilinen ve Azerbaycan anakarası ile Nahçıvan ve Türkiye arasında kesintisiz ticari ve insan taşımacılığını sağlayacak bir koridorun oluşturulması ve bölgesel güvenliğinin sağlanmasıydı. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı ve Güney Kafkasya’daki son gelişmelerin yanı sıra Rusya’nın iç dinamikleri, derinleşen Rusya-Ukrayna Savaşı’nın siyasi, güvenlik ve ekonomik maliyetleriyle boğuşulması, Suriye’de büyük bir yükün altına girilmesi ve İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının yarattığı riskli duruma hazırlıklı olması gereken Rusya’nın görev alanını daraltması gibi durumlar Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesinde Rusya’nın etkisinin ne kadar olacağını sorularını akla getirdi.
Rusya’nın Güney Kafkasya politikasını gelecekte ne bekliyor?
5 Nisan 2024 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen zirveye Azerbaycan’ın davet edilmemesi ve Ermenistan’a yönelik 270 milyon euroluk yardımın yapılacak olması Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bölgede etkinliğini artırmayı hedeflediğini gösteriyor. Rusya’nın Barış Gücü askerlerini geri çekme kararının nedenlerinden biri de bu zirve olarak karşımıza çıkıyor. Rus askerleri bölgeye konuşlandırıldığında ayrılmayacakları yönünde yorumlar yapılmıştı. Gelinen son noktada birlikler görev süreleri dolmadan çekilmeye başladı.
Karabağ Zaferi sonrası Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde Rus barış güçlerinin çekilmesi ve Ermenistan’ın Batı dünyası tarafından silahlandırılması barışçıl politikalara hizmet etmiyor. Bu adımlara bütüncül olarak baktığımızda Güney Kafkasya’nın Batı tarafından yeni bir çekişme alanına dönüştürülmesi kaçınılmaz hale geliyor. Ermenistan bir süredir yüzünü Batı’ya dönme yönünde adımlar atarken, Batı dünyası da Rusya’nın nüfuz sahası olarak görülen Ermenistan üzerinden Rusya’ya yeni bir kapı açmaya çalışıyor. Bölgede gerginlik olduğu sürece Batı’nın hareket etmesi çok daha kolay olacak ancak Ermenistan’ın ‘‘yüzünü Batı’ya dönmesi’’ kısa sürede gerçekleşebilecek bir hedef değil, çünkü Ermenistan’da hala ciddi bir Rus etkisi var. Batı’nın Ermenistan’ı silahlandırılması bölge ülkeleri arasındaki normalleşme sürecini yok etmeye yönelik bir adım olarak karşımızda çıkıyor. Güney Kafkasya ülkeleri arasında devam eden bölgesel iş birliği ise Batı’nın bölgede istediği gibi hareket etmesinin önündeki en büyük engeldir. Özetle Rus Barış Güçleri’nin bölgeden çekilmesi ile birlikte Batı Güney Kafkasya bölgesindeki politikalarına yönelik adımlarını hızlandırsa da Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmesinde hatta Rusya, Azerbaycan ve Türkiye üçlü ilişkilerinin ve iş birliklerinin gelişmesinde önemli bir aşamadır.