Reform Vaadi ve Muhafazakar Gerçeklik: Pezeşkiyan’ın Kabinesi Ne Anlatıyor?
5 Temmuz 2024’te İran Cumhurbaşkanı olarak seçilen Mesud Pezeşkiyan, reformist söylemleriyle yürüttüğü seçim kampanyasında halka güçlü bir değişim vaadi sunmuştur. Seçimin iki turunda da görülen düşük katılım, halkın seçimlere olan güven kaybını gündeme getirmiştir. Pezeşkiyan’ın ise kampanyası boyunca yürüttüğü reformist tavrı halkın bir diğer kısmını değişiklik olabileceğini inandıran bir ortam yaratmıştır. Pezeşkiyan’ın reform vaatleri arasında etnik ve mezhepsel haklar, internet filtrelemesinin kaldırılması, zorunlu başörtü uygulamasının hafifletilmesi ve İran’ı dış dünyaya entegre etme girişimleri bulunmaktadır.
Pezeşkiyan’ın aynı zamanda Dini Lider Hamaney’e ve rejime olan sadakatini vurgulayan açıklamaları, vaat ettiği reformları nasıl hayata geçirebileceği konusunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. Bu çerçevede, Pezeşkiyan’ın kuracağı kabine büyük merakla beklenmiş ve bu kabinenin parlamentodan onay alıp almayacağı, yeni hükümetin reform vaatlerini ne ölçüde gerçekleştirebileceğine dair önemli bir gösterge olarak görülmüştür.
30 Temmuz’da Pezeşkiyan’ın yemin töreninin ardından Hamas lideri Haniye’ye karşı gerçekleştirilen suikast, İran ve İsrail arasında ciddi bir diplomatik krize yol açmıştır. İran’ın İsrail’e karşı sert tehdit söylemleri ve iki ülke arasındaki gerilimin savaş eşiğine gelmesi, İran’ın dış politikasına ağırlık vermesine neden olmuştur. Bu gelişmeler çerçevesinde, Pezeşkiyan’ın reformist söylemlerinin aksine, iç politikada daha radikal bir duruş sergileyeceği yönündeki beklentiler güçlenmiştir. Bu durum, kabinesinde yer alan muhafazakar isimlerle birleştiğinde, Pezeşkiyan’ın reform vaatlerinin gerçekleşme olasılığını zayıflatmaktadır.
11 Ağustos 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 19 kişilik yeni kabine listesini İran Meclisi'ne sunmuştur. Kabine üyelerinin çoğunluğunun muhafazakâr kesimden olması, başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevad Zarif ve reformist çevrelerde büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. Zarif, X platformunda yaptığı açıklamada, “Eğer siyaset ordu ve milisler tarafından kontrol edilecekse, sistem içindeki siyasi aktivistlere yönelik güvenlik yaklaşımı değiştirilmeyecekse, seçim yapıp ülkeye bu kadar maliyeti dayatmaya ve halkın, özellikle de gençlerin umutlarıyla oynamaya ne gerek var? Kabineden Cumhurbaşkanı sorumludur ve hiçbir lobici ya da dış baskı unsuru bu sorumluluğu üstlenemez. O yüzden vaktiniz varken tekrar düşünün.” diyerek sert bir eleştiri getirmiş ve ardından istifa etmiştir. Pezeşkiyan’ı bütün seçim süreci boyunca destekleyen Zarif’in istifası, reformist kesimin Pezeşkiyan’a yönelik tavrını değiştireceği şeklinde beklentiler oluşturmuştur.
Seçim sürecinde reformistlerin neredeyse tam desteğini almış olan Pezeşkiyan, özellikle etnik ve mezhepsel haklar konusundaki reform vaatleriyle ön plana çıkmıştı. Ancak sunduğu kabinede ne Sünni bir isim ne de farklı etnik gruplardan bir temsilcinin yer alması dikkat çekmiştir. Bu durum, Sünni lider Molana Abdolhamid tarafından da eleştirilmiş; Abdolhamid, Pezeşkiyan’ın kabinesinin halkı hayal kırıklığına uğrattığını ve dini ve etnik grupların temsil edilmemesinin ciddi bir eksiklik olduğunu ifade etmiştir.
En çok tartışılan reform vaatlerinden biri olan başörtüsü zorunluluğunun hafifletilmesi ise kabinedeki en kritik isimlerden biriyle gündeme gelmiştir. İçişleri Bakanlığı'na İran Devrim Muhafızları Ordusu Generali Eskandar Momeni'nin getirilmesi, özellikle kadınlar başta olmak üzere birçok kesimde derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Kıdemli İran Uluslararası analisti Morad Veisi, bu bakan seçiminin üç önemli sonucu olduğunu belirtmiştir. Birincisi, oy kullanmanın hiçbir değişiklik yaratmayacağına inanan kesimin haklı olduğu; ikincisi, reformistlerin bile artık oy kullanmanın İran’da bir anlam ifade etmediğini fark ettiği; üçüncüsü ise, İran’daki asıl sorunun sistemin kendisi ve Dini Lider Ali Hamaney’in kontrolü olduğu gerçeğinin bir kez daha ortaya çıktığıdır.
Pezeşkiyan, kabinesine yönelik eleştirilere karşı X platformunda bir açıklama yaparak, halkın kabine seçimlerine gösterdiği ilgiyi ve eleştirileri değerli bulduğunu ifade etmiştir. Açıklamasında, "Değerli halkımız, sizler devletin en büyük sermayesiniz. Kabine üyelerinin seçimine gösterdiğiniz ilgi ve hassasiyet çok değerlidir. Siyasetçilerin davranışlarına karşı kayıtsızlık yerini eleştiriye bıraktı. Bu, bir adım ileri gittiğimiz anlamına geliyor. Kabinenin seçimi ve değerlendirilmesi sürecinde birçok uzmandan danışmanlık aldık ve mevcut imkanlar doğrultusunda, uzlaşma ve dayanışma anlayışıyla en iyi durumu oluşturmaya çalıştık. Sabırlı olun, kabine işini yapsın ve onu icraatlarına göre eleştirin.” ifadelerini kullanan Pezeşkiyan, halkı sabırlı olmaya çağırmıştır. Ancak, kabineye atanan isimlerin büyük çoğunluğunun daha önce siyaset sahnesinde bulunmuş olması, halkı memnun edecek yeni icraatlar sunma olasılığını zayıflatmaktadır.
Pezeşkiyan, seçim kampanyası boyunca "genç bir hükümet" kurma ve uzun yıllardır İran siyasetinde dönüşümlü olarak görev yapan politikacılara yer vermeme sözü vermişti. Ancak, sunduğu kabinedeki isimlerin büyük kısmının Reisi ve Ruhani dönemlerinde görev almış olması, bu vaadin yerine getirilmediğini göstermektedir. Kabinedeki tek genç isim ise İletişim Bakanı olarak atanan Settar Haşimi olmuştur. Pezeşkiyan’ın seçim sürecinde rejimin internet üzerindeki filtreleme politikalarına karşı durduğunu defalarca dile getirmesi, Haşimi’nin bu konuda ne gibi adımlar atacağına dair beklentileri artırmıştır. Ancak, mevcut siyasi yapı içinde bu reformların uygulanabilirliği belirsizliğini korumaktadır.
Kabinede yer alan isimler ise şu şekildedir: Alireza Kazemi (Eğitim Bakanlığı), Settar Haşimi (İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı), Hüccetülislam Seyyid İsmail Hatib (İstihbarat Bakanlığı), Abdülnasır Himmeti (Ekonomi ve Maliye Bakanlığı), Seyyid Abbas Irakçi ( Dışişleri Bakanlığı), Muhammed Rıza Zafergendi (Sağlık, Tedavi ve Tıp Eğitimi Bakanlığı), Ahmed Meyderi (İşbirliği, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı), Gulamrıza Nuri (Tarım Bakanlığı), Emin Hüseyin Rahimi (Adalet Bakanlığı), Emir Aziz Nasirzade (Savunma, Lojistik ve Silahlı Kuvvetler Bakanlığı), Ferzane Sadık (Yol ve Şehircilik Bakanlığı), Muhammed Atabek (Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanlığı), Hüseyin Simai Sarraf (Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı), Seyyid Abbas Salihi (Kültür ve İslami İrşad Bakanlığı), İskender Mümini (İçişleri Bakanlığı), Muhammed Rıza Salihi Emiri (Kültürel Miras ve Turizm Bakanlığı), Muhsin Paknejad (Petrol Bakanlığı), Abbas Aliabadi (Enerji Bakanlığı), Ahmed Dünyamali (Spor ve Gençlik Bakanlığı). Meclisin iç tüzüğüne göre, milletvekilleri önerilen bakanların programlarını incelemek için bir hafta süreye sahiptir. Bu sürenin ardından meclis, genel oturumlarda bakanların yeterliliğini değerlendirmeye başlayacak ve her bir bakan için güvenoyu alınacaktır.
Pezeşkiyan’ın reformist söylemlerle iktidara gelmesine rağmen muhafazakar isimlerden oluşan bir kabine kurması, İran siyasetindeki derin çelişkileri gözler önüne sermektedir. Reform vaadiyle halkın desteğini alan Pezeşkiyan, kabinesiyle bu beklentilere ne kadar cevap verebileceği konusunda soru işaretleri yaratmıştır. Kabinedeki muhafazakar isimlerin varlığı, reformların hayata geçme olasılığını zayıflatırken, rejime sadık kalma zorunluluğu Pezeşkiyan’ın siyasi manevra alanını daraltmaktadır. Bu tablo, Pezeşkiyan’ın reformcu kimliği ile rejimin muhafazakar talepleri arasında sıkıştığını ve bu dengeyi nasıl kuracağına dair belirsizliği artırmaktadır. İran’ın mevcut iç ve dış politik şartlarında, Pezeşkiyan’ın reformcu adımlar atıp atamayacağı büyük bir merak konusu olmaya devam ederken, bu çelişki halkın gözünde güven kaybı riskini de beraberinde getirmektedir.