Putin’in Bakü Ziyaretinin Anlamı Ne?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Pazar günü Azerbaycan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Resmi bilgilere göre ziyareti 18-19 Ağustos olmak üzere iki günü kapsadı. Putin, Bakü’ye Rus topraklarında Ukrayna ordusuna karşı çatışmaların sürdüğü bir dönemde gitti. Kremlin’den verilen bilgiye göre, ziyarette Azerbaycan ile Rusya arasındaki ittifakın geliştirilmesi ve stratejik iş birliğinin ele alındığı belirtildi. Putin’in ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Azerbaycan-Ermenistan barış sürecini de görüştü.
Putin-Aliyev Görüşmesinin Avrasya Jeopolitiği için Önemi
Putin-Aliyev görüşmesinin içeriğine, varılan anlaşmalara ve beyan edilen niyetlere baktığımızda Putin ve Aliyev’in ‘‘küresel gelecek’’ konusunda bir anlaşmaya vardıkları görülüyor. Aliyev’in ‘‘BRICS’’ ve ‘‘Şanghay İş birliği Örgütü’’ne olan ilgisini açıkça beyan etmesi, Azerbaycan’ın ‘‘yeni dünya düzeni’’ndeki tercihlerinin açık bir resmini ortaya koydu. Putin ziyareti sonrası Azerbaycan’ın BRISC’e katılma başvurusu da bunu gösteriyor. Temmuz ayında yapılan BRICS 10. Parlamento Forumu’na katılan Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Sahibe Gafarova, ülkesinin birliğe katılma isteğini duyurarak, ‘‘Azerbaycan, dış politikasında diyaloğu, iş birliğini ve dayanışmayı teşvik ediyor. Bu, ikili ilişkilere ve uluslararası platformlarda faaliyetlere yöneliktir. Özellikle BRICS ile iş birliğini hedefliyoruz. Azerbaycan, BRICS’e katılma arzusunu çoktan ifade etti." açıklamasında bulunmuştu. BRICS’e son olarak Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 1 Ocak 2024 tarihinde katıldı.
Bir diğer önemli konu ise Kuzey-Güney ticaret koridorunun genişletilmesi, Putin’in gündemindeki ana konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Moskova’nın İran’a, İran ile İsrail arasındaki gerginliğin savaşa dönüşmesini önlemek için önerdiği ana konunun ticaret yolunun geleceği olduğu aşikâr. Putin’in Bakü ziyaretinin ardından İran yönetimiyle görüşeceği de belirtiliyor. Bu görüşmeler sonucunda ‘‘Rusya, Azerbaycan ve İran’’ ‘‘yeni koridor’’ konusunda masaya oturacak.
Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin yeni dönemi dikkat çekici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Putin döneminde Moskova, ‘‘Ermenistan-Azerbaycan ikileminde denge yolunu’’ tercih etti. Ancak son yıllarda ‘‘Moskova-Bakü hattı’’ ittifak temelinde kendini daha açık bir şekilde konumlandırmaya başladı. Putin, Bakü ile ortaklığın ötesine geçmeyi, ‘‘bir ittifak kurmayı’’ açıkça hedefledi. Bakü, bu ittifak düzenine olumlu bakıyor ve ‘‘Avrasya jeopolitiği’’ denkleminde söylemleri ve eylemleriyle dengeden öteye geçtiğini açıkça ortaya koydu.
Rusya Devlet Başkanı’nın Azerbaycan ziyaretinin uluslararası dünyada sürpriz ve ilgi uyandıran bir şey olmadığını ortada, ancak buradaki asıl ilgi çekici şey bu ziyaretin bölgedeki gergin süreçlerin zemininde gerçekleşiyor olması idi. Rusya ve Azerbaycan Başkanları kişisel dostlukla da birbirine bağlı. Birbirlerini güvenilir dostlar ve ortaklar olarak görüyorlar. Ziyaret sırasında bölgesel konular ele alındı. Son zamanlarda Güney Kafkasya’da birçok olay yaşandı. Hem Bakü hem de Moskova, yabancı güçlerin bölgeye girmesine ve orada askeri birlikler kurulmasına haklı olarak karşı çıkıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından, Rusya’nın Avrupa’ya yaptığı doğal gaz ihracatı Batı yaptırımları nedeniyle durma noktasına geldi. Gaz tedarikçilerini çeşitlendirmek isteyen Avrupa Birliği de Azerbaycan’dan ithalatını artırdı. Bu noktada Vladimir Putin’in Azerbaycan ziyaretinin temel hedeflerinin ekonomik ve enerji konularıyla ilgili olduğunu söylenebilir. Rus gazının Azerbaycan’a taşınması ve bunun yerine Avrupa’ya taşınan Azerbaycan gazının hacminin artırılması konusunda anlaşmaya varılması yani Rus gazı iç pazara arz için kullanılması iki ülke arasındaki ekonomik iş birliği açısında da önemli bir gelişme.
Ermenistan ile Barış; Güney Kafkasya’da İstikrar Mümkün mü?
Güney Kafkasya’da kalıcı bir barışın tesisi Rusya için de önemli bir adım. Bu noktada Bakü ziyaretinde Putin; ülkesinin başta Ukrayna olmakla birtakım krizlerle karşı karşıya bulunduğunu hatırlatarak, ‘‘Fakat, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki tarihsel varlığı, son yıllarda burada yaşananlara katılmamızı zorunlu kılıyor. Tabii ki bunu tarafların istediği ölçüde yapıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Erivan yönetiminin izlediği Batı yanlısı politikalar, ABD ve Fransa’nın Ermenistan’ı hızla silahlandırması, bu ülkelerin Güney Kafkasya’daki askeri varlığı bölge için hiçbir şekilde istikrar vaat etmiyor. Çünkü bölgede başka ülkelerin askeri güç olarak varlığı ciddi tehditler oluşturuyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’da bu konuya değinerek, ‘‘Bir barış anlaşmasının hızla sonuçlandırılmasından ve iletişim engellerinin kaldırılmasından yanayız. Ne yazık ki, Ermenistan üzerinden yapılan iletişim konusunda, Başbakan Nikol Paşinyan’ın imzaladığı anlaşmayı sabote eden, Ermenistan yönetimidir. Böyle bir pozisyonun amacının ne olduğunu anlamak zor.” dedi. Putin’in ise ‘‘Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanması için bir şeyler yapabilirsek, süreci iki ülke arasında sınırların belirlenmesine ve lojistik hatların açılmasına götürebilirsek bundan çok mutlu olacağız. Azerbaycan ziyaretim sonrasında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’la iletişim kurarak ziyaretimin sonuçları hakkında bilgilendireceğim. Azerbaycan’ın bu sürecin tamamlanmasına ve çözüm elde edilmesine odaklandığını çok iyi biliyorum.’’ açıklaması Güney Kafkasya’da kalıcı bir çözüm için çaba sarf ettiklerini gösteriyor.
Barış görüşmelerinde en çok tartışılan konulardan biri de ‘‘Zengezur Koridoru’’nda ulaşım yollarının nasıl organize edileceği idi. Ağustos ayının başlarında Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki görüşmelerde bu maddenin barış anlaşmasından çıkarılmasına ve bir sonraki aşamaya bırakılmasına karar verildiği bildirildi. Azerbaycan koridorun kontrolünün Rusya’ya verilmesini isterken, Ermenistan Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlayacak ve kendi topraklarından geçecek bir koridora karşı çıkmaktadır.
Ermenistan kendi anayasasını değiştirmeden nihai bir barış anlaşması mümkün görünmüyor. Çünkü Ermenistan anayasası Türkiye ve Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları içeren maddeler içeriyor. Bu durum kökten çözülmediği sürece Ermenistan’daki siyasi durum değişse bile Ermenistan ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın başarısız olacağı açık. Bu durum sadece Azerbaycan için değil, Rusya ve Türkiye için de önemli bir durum. Kalıcı, uzun vadeli projeler için sorun yaratacak yasal altyapının ortadan kaldırılması elzem oluyor. Zengezur yasal olarak Ermenistan toprağında bulunuyor. Tarihsel olarak Azerbaycan’dan alınmış ve geçen yüzyılın başında Ermenistan’a verilmişti. Ancak, bugünün hukuk anlayışına göre tablo şöyledir: Ermenistan ‘‘Zengezur Koridoru’’nu kendisi kontrol etmek istiyor. Fransa ve ABD’nin, Rusya’nın bu koridordaki hakemliğini ortadan kaldırmada ciddi bir rol oynayacaklar. Ve tabii ki İran, ‘‘Zengezur Koridoru’’nun açılmasını kendi çıkarlarına aykırı olarak görüyor.
Azerbaycan, Rusya ve İran ‘‘Reşt-Astara Yolu’’nun açılması konusunda anlaşmaya vardılar. İran’ın bu yolun açılmasına uzun yıllardır karşı çıkmaktaydı. Şimdi bu durumla birlikte Rusya-Azerbaycan ve İran üzerinden ‘‘Kuzey-Güney Hattı’’ üzerinden Hint Okyanusu’na çıkış sağlanacak. Buna paralel olarak İran’dan Azerbaycan-İran ve Türkiye hattı, ‘‘Zengezur Koridoru’’nun hemen karşısındaki Bakü-Tiflis-Kars yoluna ek olarak devreye alınacak.
Değerlendirme
Sonuç olarak Putin’in Bakü ziyareti Rusya ve Azerbaycan stratejik ilişiklerinin gelişmesi açısından değerlendirmek gerekiyor. Rusya ve Azerbaycan ilişkileri Ukrayna savaşı başladıktan sonra iki ülke arasında imzalanan bir anlaşma ile stratejik bir önem kazandı. Azerbaycan’ın yer aldığı Güney Kafkasya ve Avrasya coğrafyası ‘’yeni dünya’’ düzenin şekillenmesi açısından oldukça önemli bir yer tutuyor. Jeopolitik mücadeleler ve kutuplaşmaların bu coğrafyada vuku bulduğunu görüyoruz. Bir taraftan Rusya, Çin İran ve diğer taraftan Batı bloğu açısından ticaret yolları ve enerji hatları için bu coğrafya üzerinde dış politikalarını şekillendiriyor.
Azerbaycan’ın Karabağ zaferi ile Güney Kafkasya’da yeni bir jeopolitik denklem oluşturdu. Son dönemde Güney Kafkasya’nın stratejik öneminin yükselmesi ve yaşanan jeopolitik mücadeleler bağlamında Azerbaycan’ı önemli bir konuma getirdi. Azerbaycan’ın Kuzey-Güney Koridoru’nda önemli bir konumda olması da stratejik öneme sahip. Avrupa’nın Azerbaycan üzerinden Rus gazının alınmasının gündeme gelmesi de Rusya-Azerbaycan ilişkileri açısından önemlidir. Rusya’nın uzun yıllardır stratejik partneri Ermenistan iken son dönemde Erivan ile Batı’nın yakınlaşması, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin seyrini de değiştirdi. Rus Barış Gücünün Karabağ bölgesinden çekilmesi sonrasında bölgede Rus varlığının azaldığına dair söylemler ortaya çıkmıştı. Bu noktada Putin’in Bakü ziyareti, Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmelerinde de Rusya’nın varlığının önemini göstermek amacıyla yapılmış olması kritik bir öneme sahip. Azerbaycan’ın son dönemde yakaladığı konum ciddi bir konfor alanı sahip. Azerbaycan bu noktada Rusya ile ilişkilerini başarılı ve ciddi şekilde ilerletiyor. Bu ilişkiler Azerbaycan’ın İran ile olan ilişkileri açısında da çok önemli. Azerbaycan’ın İsrail ile olan ilişkileri Rusya’nın Ukrayna hattındaki sorunları İsrail üzerinden çözmek istemesi de bu ziyaret kapsamında düşünülebilir. Petrol ve doğal gaz taşıyacak modern tankerler hem Hazar’da hem de Azak ve Karadeniz rotalarında kullanılacak olması bunun yanında uluslararası ‘‘Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’’ Hint Okyanusu kıyılarına ulaşılmasına ve bu rotaları karşılıklı fayda ve çıkar için kullanmasına olanak tanınması Azerbaycan’ın ve Rusya’nın jeopolitik denklemi açısında önemlidir.