Petrol ve Politika: BTC Örneği
Sovyet imparatorluğunun kalıntıları arasından yükselen asrın rüyası, 25 Mayıs 2005 tarihi itibariyle gerçekleşmektedir. Bu tarih Hazar bölgesi devletleri ve bilhassa Azerbaycan tarihinde oldukça önemli tarihi dönemeçlerden birisi olarak hatırlanacaktır. Zira, bugün bölge petrollerini Batı pazarlarına aktaracak olan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı’nın açılışı yapılmıştır.
Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı Projesi olarak bilinen ve günde yaklaşık 1 milyon varil petrolü Akdeniz'e taşıyacak olan asrın projesi BTC hattı 1.770 kilometre uzunluğundadır. Bu hattın 440 kilometrelik bölümü Azerbaycan’dan, 260 kilometresi Gürcistan’dan ve 1074 kilometrelik bölümü ise Türkiye topraklarından geçmektedir. Başta ABD olmak üzere, küresel güçlerin siyasal ve uluslararası finans kuruluşlarının da mali desteği ile inşa edilen hat yaklaşık 2,7 milyar dolara malolmuştur. Boru hattını doldurmak için 10 milyon varil ham petrol gerekmektedir. Bunun için ise, yaklaşık altı ay gibi bir zamana ihtiyaç duyulmaktadır. BTC hattının en önemli hissedarlarından olan BP'den yapılan açıklamada, Ceyhan'da ilk yüklemenin 2005'in son üç ayı içinde yapılması beklenmektedir. BTC projesine Azerbaycan’ın yanısıra Kazakistan’ın da petrol vermesi öngörülmektedir.
Yaklaşık altı ay sonra tamamen hizmete girdiğinde Kafkasya ve Türkiye üzerinden, Hazar ile dünya arasında bir enerji köprüsü olacak BTC hattının açılış töreni için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Gürcistan Devlet Başkanı Mihael Saakaşvili, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve diğer uluslararası siyasi ve finans liderleri Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in misafiri olmuşlardır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber bağımsızlığını kazanan Hazar bölgesi ülkeleri ilk olarak en büyük zenginlikleri olan petrol ve doğalgaz kaynaklarına sarılmışlardır. Baskıcı Sovyet rejimi içinde zengin enerji kaynaklarından gereği kadar faydalanamayan ve hatta yaygın bir tabirle “zengin kaynakların fakir bekçileri” konumunda olan bu ülkeler bağımsızlıklarını kazanmalarıyla beraber uluslararası anlaşmalar imzalayarak bu kaynaklardan bir an önce faydalanmanın yollarını aramışlardır. Azerbaycan’da Elçibey hükümetinin devrilmesine de sebep olan BTC hattı, onun yerine gelen Haydar Aliyev’in 1994 senesinde uluslararası bir konsorsiyum ile imzaladığı “Asrın Anlaşması”nın bir parçası olarak hayata geçirilmektedir.
BTC hattı bölgenin kaderini değiştirecek ekonomik getirilerinin yanısıra bölgeyi siyasi ve jeopolitik açıdan da Batıya bağlayacak önemli gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Her şeyden önce bu hat, Doksanlı yılların başından beri süregelen “güzergah” tartışmalarına son noktayı koyacaktır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye ile Rusya Federasyonu’nun uzun yıllar rekabet etmesine sebep olan enerji kaynaklarının hangi ülke üzerinden geçeceği sorunu BTC hattının devreye girmesiyle Türkiye’nin zaferiyle sonuçlanmaktadır. Ancak, Türkiye’nin Mavi akım boru hattıyla doğalgaz dış alımının neredeyse 3/2’sini Rusya’ya bağladığı ve Mavi Akım Projesi ile enerjide Rusya ile işbirliğine gitmek istediği yönünde açık mesajlar vermesi, aslında Kuzey komşusu ile doğal gaz dışındaki enerji sektörünün diğer alanlarında da işbirliğine açık olduğunun en somut işareti olmuştur.
Hazar bölgesinde enerji kaynaklarına sahip ülkelerden Azerbaycan’ın bu hattın en başından beri ana yüklenicilerinden birisi olması, diğer enerji zengini bölge ülkesi Kazakistan’ın uzun süren kararsızlığın ardından bölgede yaşanan devrimlerden sonra Batıya yönelmenin bir işareti olarak BTC’ye katılacağını açıkça ifade etmesi ve bugün beklendiği şekilde böyle bir anlaşmaya imza atması, artık bölge ülkelerinin ana ihraç kemeri olarak BTC’yi seçtiğinin açık bir göstergesidir. Boğazlardaki tanker trafiği sorunu ve Türk boğazlarına alternatif hatların inşasında bir türlü son kararın verilememesi Rusya Federasyonu’nun bundan sonra jeopolitik korkuları bir yana bırakarak BTC de Türkiye, bölge ve Batılı ülkelerle işbirliğine yönelmesini gerekli kılmaktadır. Uzun süreden beri başta Lukoil olmak üzere bir çok Rus petrol şirketlerinin BTC’ye katılma isteğine Kremlin’in veto koymaktan bir an önce vazgeçip enerjinin bütün alanlarında Türkiye ve Batı ile işbirliğine gitme arzusunu göstermesi beklenmektedir.
Bölgede yaşanan sivil devrimlerle Batıya daha yakın liderlerin işbaşına gelmeye başladığı eski Sovyet coğrafyası ülkeleri siyasi ve ekonomik gelişmelerle her geçen gün biraz daha Batıya yaklaşmaktadır. Bu yakınlaşmanın siyasi göstergesini “sivil devrimler” oluştururken, ekonomik göstergesini BTC hattı oluşturmaktadır. Aynı şekilde bu hatta yönelik muhtemel (bilhassa Cevaheti de Ermenilerin girişeceği) sabotaj girişimlerinin önlenmesi amacıyla oluşturulan Caspian Guard (Hazar Koruma Gücü) ile de, Batı askeri olarak bölgeye yerleşmektedir. Bütün yaşanan bu gelişmeler Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda oluşmaktadır. Ancak, büyük oranda bizim insiyatifimiz dışında gelişen bu olumlu hadiselerin müsbet devamlılığının sağlanması ise dış politikada Avrasya coğrafyasına daha fazla önem ve ağırlık verilmesi ile mümkün olacaktır.
Dünyanın ilk petrol çıkarım bölgesi olan ve bir dönem dünya petrol üretiminin yaklaşık 3/2’sini tek başına karşılayan Bakü petrollerinin Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşını kazanmasında da çok büyük katkısı olmuştur. Ancak, fiili olarak yaklaşık 200 yıldır Azerbaycan’da kullanılan petrolün bu ülke vatandaşlarına refah ve mutluluk getirdiğini söylemek pek mümkün değildir. Gerek hanlıklar ve Çarlık Rusya’sı döneminde ve gerekse de SSCB döneminde petrol Azerbaycan için hep savaşlar, işgaller ve sorunlar getirmiştir. İlk defa Azerbaycan petrolleri ülkenin refahı ve mutluluğu için kullanılma imkanına kavuşmuştur. Sovyetlerin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’da yaşanan savaşlar ve darbeler de hep bu “siyah altın” yüzünden olmuştur. Önümüzdeki dönemde Azerbaycan’ı son bir zor süreç daha beklemektedir. Kasım 2005’de yapılacak parlamento seçimlerinde eski Sovyet coğrafyasını etkisine alan renkli devrimlerin sıradaki adresi olmaya aday olan Azerbaycan’da petrolün artık siyasi oyunların bir parçası olmaktan kurtarılıp halkın refahı ve mutluluğu için kullanılmasının zamanı gelmiştir. Zira, bugün Azerbaycan’da petrol gelirlerinden faydalanan bir grup yönetici oligarkların elinden bu zenginliğin alınarak halk geneline yayılması için Kasım ayına kadar beklenilmesi gerekeceği düşünülmektedir. Bugün uluslararası bir proje olmasına rağmen Azerbaycan’da BTC hattı Haydar Aliyev adına BTC hattı olarak adlandırılması bu hattın politize edilmek istenmesine iyi bir örnek teşkil etmektedir.
BTC Petrol Boru Hattı Konsorsiyumunda; BP (İngiltere) yüzde 30,1, AzBTC (SOCAR – Azerbaycan) yüzde 25, Unocal (ABD) yüzde 8,9, Statoil (Norveç) yüzde 8,71, Eni (İtalya) yüzde 5, Total (Fransa) yüzde 5, Itochu (Japonya) yüzde 3,4, Inpex (Japonya) yüzde 2,5, ConooPhilips (ABD) yüzde 2,5 ve Amerada Hess (ABD) yüzde 2,36 ve Türk TPAO da 6,53 hisseye sahiptir.
Hazar bölgesi enerji kaynaklarının Batı pazarlarına taşınması sorunu bölgesel ve küresel rekabeti de beraberinde getirmiştir. BTC projesi Türkiye için ekonomik olduğu kadar siyasi açıdan da önemli bir projedir. Zira, BTC hattı aslında Türk dünyasını fiilen bir araya getiren ve Türk dünyası arasında fiili bağı oluşturan bir projedir.