Maymun Çiçeği Virüsü ve Olası Psikolojik Etkiler: Yeni Pandemi Kapıda mı?
Haber
Kaynak: Euronews, 15 Ağustos 2024
Dünya Sağlık Örgütü, Afrika'yı etkisi altına alan maymun çiçeği virüsü salgını nedeniyle "küresel acil durum" ilan ederken, kasım ayında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde virüsün cinsel yolla bulaştığını doğrulamış ve bu durumun hastalığın kontrol altına alınmasını zorlaştırabileceği uyarısında bulunmuştu.
TÜRKSAM Analiz
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2024 yılı Ağustos ayında Afrika’daki maymun çiçeği (Monkeypox / Mpox) salgını nedeniyle "küresel acil durum" ilan etti. Bu karar, virüsün uluslararası sağlık sistemi üzerindeki tehdidinin ciddiyetini ortaya koyarak, küresel sağlık müdahalelerinin koordinasyonunu sağlamak için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu tür bir acil durum ilanı, halk arasında kaygı ve belirsizlik duygularını artırabilir, sağlık sisteminin bu tehdide nasıl yanıt vereceğine dair endişeleri tetikleyebilir. Ayrıca, medya tarafından sürekli gündeme getirilmesi, halk sağlığı krizine yönelik stres ve kaygı seviyelerini artırabilir.
Mpox hastalığı, maymun çiçeği virüsünden kaynaklanmaktadır. Maymun çiçeği virüsü, çiçek hastalığıyla aynı grupta yer almakta ancak onun kadar tehlikeli değildir. Başlangıçta sadece hayvanlardan insanlara bulaşabilen virüs, artık insandan insana da geçiş gösterebilmektedir ve şu anda iki farklı türü bulunmaktadır: "Clade 1," Orta Afrika'da endemik olan bir tür, ve "Clade 1b," mevcut salgında görülen daha şiddetli bir türdür. Mpox, enfekte kişilerle yakın temas yoluyla insandan insana geçmektedir. Cinsel ilişki, cilt teması ve enfekte kişinin yakınında konuşma veya nefes alma gibi durumlar virüsün bulaşmasına neden olabilir. Ayrıca, virüs açık yaralar, solunum yolu veya gözler, burun ve ağız gibi mukozal yüzeyler aracılığıyla da yayılabilmektedir. Africa CDC, 2024 yılının başından Temmuz ayının sonuna kadar 14.500'den fazla mpox enfeksiyonu ve 450'den fazla mpox ölümünün gerçekleştiğini duyurmuştur. Batı Afrika'da görülen "Clade II" adlı daha hafif mpox türü, 2022 yılında küresel bir salgına neden olmuştur. Virüs, normalde görüldüğü bölgelerin dışında, Avrupa ve Asya gibi yeni bölgelere de yayılmış ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu yaklaşık 100 ülkeye ulaşmıştır. Bu dönemde, salgının kontrol altına alınabilmesi için savunmasız grupların aşılanması önemli bir rol oynamıştır.
Kasım ayında yapılan açıklamada, maymun çiçeği virüsünün cinsel yolla bulaştığı belirtilmişti. Bu bilgi, virüsün yayılma yollarını ve kontrol stratejilerini etkileyebilir; cinsel yolla bulaşmanın ortaya çıkması, hastalığın yayılma hızını artırabilir ve risk grubundaki bireyler arasında daha fazla önlem alınmasını gerektirebilir. Toplumda cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında var olan önyargılar ve yanlış anlamalar, bu bilginin sosyal algıyı etkileyebileceğini ve damgalama riskini artırabilir. Bireyler arasında mahremiyet kaygıları ve toplumsal baskılar artabilir.
Bir pandeminin yeniden ortaya çıkışı, toplumsal ve bireysel düzeyde önemli psikolojik etkiler yaratabilir. İnsanlar, geçmişte yaşadıkları pandemik deneyimlerin ardından tekrar bir sağlık kriziyle karşılaşmanın getirdiği belirsizlik ve korku ile başa çıkmakta zorluk çekebilirler. Bu durum, toplumda genel bir kaygı hali yaratır, bireylerin günlük yaşamlarını ve ruhsal iyilik halleri üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Hastalığın yayılma ihtimalinin yüksek olması, bireylerde sürekli bir tehdit algısı oluşturabilir.
COVID-19 pandemisi sırasında benzer psikolojik etkiler yaşanmıştır. Pandeminin başlangıç aşamasında belirsizlik, sosyal izolasyon ve sağlık endişeleri, toplumda geniş çaplı bir kaygı ve stres dalgasına yol açmıştır. İnsanlar, sağlık sisteminin üzerindeki baskı, ekonomik zorluklar ve sosyal etkileşimlerin sınırlanması gibi faktörler nedeniyle ruhsal olarak zorlanmışlardır. Maymun çiçeği virüsünün yaratabileceği psikolojik etkiler, COVID-19 pandemisinde gözlemlenenlerle paralellik gösterebilir. Her iki sağlık krizi de toplumsal psikolojiyi derinden etkileyebilir ve travmatik deneyimlerin yeniden yaşanmasına neden olabilir. Bu durum, toplumsal düzeyde mental sağlık desteklerinin güçlendirilmesi, ruhsal iyilik halinin korunması ve doğru bilgi akışının sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.