Kızıldeniz ve Avrupa Birliği Deniz Misyonu
Akdeniz ile Hint Okyanusu'nu birbirine bağlayan Kızıldeniz, sadece deniz ticareti ve enerji aktarımı için değil, jeopolitik ve jeoekonomik açıdan da küresel ve bölgesel öneme sahip bir su yoludur. Özellikle Süveyş Kanalı'nın inşasıyla birlikte deniz ticaretinin önemli bir kısmı bu deniz üzerinden yapılmaya başlamıştır.
Doğu Afrika ile Ortadoğu'nun kesiştiği noktada yer alan Kızıldeniz'in Hint Okyanusu'na açılan kapısı olan Bab-el Mendeb Boğazı, jeopolitik ve jeoekonomik açıdan kritik bir öneme sahiptir. Dünyadaki deniz ticaretinin ve enerji naklinin önemli bir kısmının bu boğazdan geçmesi, boğazın güvenliğini ve kontrolünü küresel ve bölgesel aktörler için hayati önem taşımaktadır. Yemen ve Somali'deki karışıklıklar ile Hint Okyanusu-Kızıldeniz bölgesindeki deniz haydutluğu çabaları, Kızıldeniz'in stratejik ve ekonomik önemiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda, bölge ülkelerinin dış politika stratejileri, küresel ve bölgesel aktörlerle ilişkileri, aynı zamanda bu ülkelerdeki iç siyasi gelişmeler, Kızıldeniz odaklı rekabetin etkisi altındadır.
Son dönemde, bu bölge özelinde en çok vurgulanan konu, çeşitli küresel ve bölgesel aktörlerin bölge ülkelerinde kurduğu askeri üslerdir. Hatta, bu aktörlerin çeşitli bölge ülkelerinde üs kurma çabalarına girdiği de ifade edilebilir. Bu aktörler, bölgeye nüfuzlarını artırmak ve bölgedeki gelişmeleri daha yakından takip etmek için birbiriyle yarışmaktadır. Bu yarışın en önemli araçlarından biri de bölge ülkelerinde "askeri üs" imkanları elde edebilmektir.
Bugün itibarıyla dünya toplam ticaretinin %13’lük bir bölümü Kızıldeniz aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.1 Oldukça yüksek olduğu belirtilen bu oranın oluşmasında, Basra Körfezi ve çevresinde konumlanmış Ortadoğu ülkelerinin Avrupa'ya ve Atlantik bölgesine sevk ettiği petrolün Kızıldeniz üzerinden taşınması önemli bir faktördür. Kızıldeniz'de son dönemde bölgesel istikrarı olumsuz etkileyen ve tüm gözlerin bu bölgeye çevrilmesine yol açan en önemli gelişme Yemen'deki iç savaştır. 2014 yılından beri devam eden bu savaş, Arap Baharı'nın dalgaları Yemen'e de ulaştığında, artan toplumsal ve siyasal huzursuzluk, ülkenin uzun süredir devam eden mezhepsel bölünmüşlüğü ile birleşerek büyük bir iç savaşa dönüştü. 2011 yılında Ali Abdullah Salih'in otoriter rejiminin devrilmesi, bu savaşı tetikleyen en önemli olaylardan biri oldu. Kızıldeniz'in son zamanlarda artan bir şekilde gündemde olmasının diğer bir önemli nedeni, Ortadoğu'daki bölgesel kutuplaşma ve rekabettir. Özellikle belirtildiği üzere Yemen'deki iç savaş ekseninde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin İran'a karşı yürüttüğü "mezhep" temelli mücadele, bölgede gerilimi tırmandırmaktadır. ABD ve İsrail'in de bu mücadeleye açık bir şekilde destek vermesi, Kızıldeniz'i bir çatışma bölgesine dönüştürme riski taşımaktadır.
Avrupa Birliği Deniz Misyonu
Avrupa Birliği (AB) ise 2009 yılından beri denizlerde korsanlıkla ve çeşitli suç teşvik edecek olaylarla ilgili mücadele ediyor. 2008 yılında ise Atalanta operasyonu adıyla AB’nin bir projesi başlamıştır. Bu misyon, Somali kıyılarında faaliyet gösteriyor. Operasyon, Avrupa Birliği Deniz Gücü (EU NAVFOR) tarafından yürütülmektedir. Avrupa Birliği'nin gerçekleştirdiği ilk donanma operasyonudur. Önceden Londra'da olan kumanda merkezi Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması üzerine İspanya'ya taşınmıştır. Yeni kumanda merkezi Rota Harp Merkezi'nin (NAVSTA Rota) içinde İspanyol Operasyon Kumanda Merkezi'dir (ESOHQ).
Sonuç olarak, ABD ve müttefikleri tarafından başlatılan bu ortak misyon, küresel ekonomiyi korumak için önemli bir adımdır. Misyonun başarıyla tamamlanması, dünya ticaretinin güvenliğini ve istikrarını sağlayarak küresel ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacaktır. ABD ve İngiltere'nin Husi mevzilerine hava saldırısı düzenlemeyi içeren planı, bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ABD'nin müttefikleri tarafından endişeyle karşılandı. Bu ülkeler, planın bölgedeki gerilimi tırmandıracağından ve sivillere zarar verebileceğinden endişe duyuyor. Ayrıca, Washington'un komutası altında olma fikrine de karşı çıkıyorlar. Avrupa Birliği Konseyi binasında konuşan diplomatlar, Fransa, Yunanistan ve İtalya'nın misyona liderlik etmeye ilgi gösterdiğini ve şu ana kadar yedi ülkenin deniz kuvvetleri göndermeye istekli olduklarını belirttiklerini belirterek, misyonun bölgedeki mevcut AB misyonlarını temel alacağını da sözlerine ekledi.
Operasyonda başlangıçta AB komutası altında üç gemi yer alacak. Diplomatlar, Fransa ve İtalya'nın bölgede hazır halde savaş gemilerinin bulunduğunu ve Almanya'nın Hessen firkateynini bölgeye göndermeyi planladığını söyledi.
2011'de Kızıldeniz Deniz Misyonu kurulmasından önce, Kızıldeniz'de ve Hint Okyanusu'nun kuzeybatı köşesinde yılda 200'den fazla korsanlık saldırısı gerçekleşti. 2022'de bu sayı 3'e düştü. 19 Şubat'ta başlatılması planlanan AB Deniz Misyonu, İsrail-Hamas savaşı ve Kızıldeniz'de artan deniz suçları ışığında yeniden değerlendirilebilir. Bu sayede, bölgedeki deniz güvenliğinin sağlanması için daha kapsamlı ve güncel kararlar alınabilir.
Kaynaklar:
- 1.https://www.latimes.com/world/middleeast/la-fg-saudi-arabia-red-sea-20190112-story.html
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Atalanta_Operasyonu