Kendi Öz Yurdunda Garip Düşmüş Bir Millet: Irak Türkmenleri
Saddam Hüseyin döneminde her türlü baskı ve zulme maruz kalan Irak Türkmenlerinin, Saddam sonrası dönemde de başta Kerkük olmak üzere Irak’ta siyasi varlığı yok sayılmaya ve örselenmeye devam ediyor. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük’te, Türklerin siyasi temsilden dışlanması, bölgesel istikrarı olumsuz etkileyen önemli bir meseledir. Kerkük’teki Türkmen nüfusunun 2 milyondan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Bu durum, Türkmenlerin de en tabii hakları olan yönetimde söz sahibi olmalarını doğrulamaktadır.
18 Aralık 2023’teki yerel seçimlerin ardından dönüşüm ve valilik modelinde değişimlere gidilmesi amacıyla Türkmenler, Kürtler ve Araplar arasında görüşmeler başlamıştır. Geçen 8 ayda Kerkük kent yönetimi için görüşmeler sürerken, 11 Ağustos 2024 tarihinde devreye ‘korsan’ bir toplantı girmiştir. 16 sandalyeli Kerkük Vilayet Meclisi’nin 5 Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), 3 Arap ve 1 Hıristiyan üyesi, gerekli düzenlemeleri görüşmek için hafta sonu sessiz sedasız bir araya gelmiştir. Bağdat’ta düzenlenen ve Türkmenler devre dışı bırakılarak yeni bir yönetim belirlenen toplantı, birçok açıdan hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Toplantı, Kerkük bölgesinin siyasi ve etnik açıdan üç ana unsurundan biri olan Türkmenlerin, hiçbir fikri alınmadan ve kendilerine herhangi bir davet gönderilmeden düzenlenmiştir. Toplantı sonucu oylamaya katılanlar KYB’li Rebvar Taha’nın valilik, Arap üye Muhammed Hafız'ın da meclis başkanlığına destek vermiştir.
Bu sonuçlarda Kerkük Türkmenlerinin hiçbir şekilde temsil hakkı bulunmamaktadır. Kerkük Vilayet Meclisi Seçim Yasası’nın 13. Maddesine göre il meclisinin seçim yapabilmesi için bütün üyelerin katılımı gerekmektedir. Ayrıca toplantıya çağırma işlemini ancak en yaşlı üye yapabilmektedir. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan, toplantıda en yaşlı üyenin bulunmadığını ve toplantının 13. Madde çerçevesinde geçersiz olduğunu dile getirmektedir. Turan’a göre, , Irak’ta yapılacak herhangi bir anlaşmanın, seçim yasasına dayanarak buradaki üç ana etnik unsur olan Araplar, Kürtler ve Türkler arasında olması gerekmektedir. Türkmen Cephesi, kararın ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Türkmen Lider Erşat Salihi, “Kerkük’te siyasi partilerin PKK ile işbirliği yapması bizim için büyük bir tehlikedir” diyerek bütün Türk dünyasını Irak Türklerinin yanında durmaya çağırmıştır. Irak Türklerinin yalnız ve sahipsiz görülmemesi gerektiğini dile getiren Salihi, bütün resmi kanallar ve siyasi yollar aracılığıyla, dayatılmak istenen bu durumu kabul etmeyeceklerini belirtmiştir.
Türkmenler, Ulusal Mutabakat çerçevesinde siyasi haklarının garanti altına alınmasını talep etmektedir. Bağdat’ta yapılan seçim ile Türkmenlerin yönetimde saf dışı bırakılmaya çalışılması, demokrasinin temel unsuru olan “seçim” kavramının işlevselliğinin tartışılmasına neden olmaktadır. Siyasi temsil hakkı, Irak’taki üç etnik unsura da eşit olarak verilmiştir. Bu durumda Türkmenlerin saf dışı bırakılması, herhangi bir etnik ayrımcılık olup olmadığı sorusunu da akıllara getirmiştir.
Değerlendirme
Kerkük’te yaşanan son olaylar, Türkmenlerin siyasi haklarının sistematik olarak ihlal edildiğinin açık bir göstergesidir. Hukuk dışı yollarla alınan kararlar, demokrasinin temel taşlarından olan eşitlik ve adalet ilkelerini ortadan kaldırmaktadır. Bu durum, yalnızca Türkmenleri değil, tüm Kerkük halkını ve bölgedeki istikrarı olumsuz etkilemektedir. Uluslararası toplum, Türk Dünyası, Irak hükümeti ve bölgedeki tüm paydaşlar, Türkmenlerin haklarının güvence altına alınması, şeffaf ve adil seçimlerin gerçekleştirilmesi ve kalıcı bir çözümün bulunması için iş birliği yapmalıdır. Türkiye ise, derhal Irak merkezi hükûmeti nezdinde devreye girmeli ve Irak Türkmenlerinin temsil hakkının arkasında durduğunu en yüksek seviyeden açıklamalıdır.