İsrail’in Şam'a Saldırıda Bulunduğu İddiası
Kaynak: AA, 28 Mart 2024
İsrail'in, Suriye'nin başkenti Şam kırsalındaki bir binaya hava saldırısı düzenlediği ileri sürüldü. Suriye'deki haber ajansı SANA'nın askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde, yerel saatle 17.50'de Şam kırsalındaki bir binanın, İsrail güçlerinin hava saldırısıyla hedef alındığı iddia edildi.
Haberde, "Hava savunma sistemlerimiz düşman Golan tepeleri tarafından gelen füzelerini karşılayarak çoğunu düşürdü. Saldırıda 2 sivil yaralandı. Maddi hasar meydana geldi." ifadeleri kullanıldı. İsrail makamlarından ise saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.
TÜRKSAM Haber Analiz
İsrail ve Suriye arasındaki ilişkiler tarihten günümüze ekseriyetle düşmanca bir çizgide ilerlemektedir. İki ülke arasındaki anlaşmazlıklar, 1948'deki İsrail'in kuruluşundan bu yana devam eden genişletilmiş Arap-İsrail çatışmasının bir parçasıdır. İki devlet arasındaki anlaşmazlık özellikle de Golan Tepeleri konusu ekseninde yaşanan sorunlar dolayısıyla barıştan çok uzaktır.
1967 Altı Gün Savaşı'nda İsrail, Suriye toprakları olan Golan Tepeleri’ni 1967'de işgal, 1981'de de ilhak etti. Şam ile Tel Aviv'i sık sık karşı karşıya getiren İsrail'in, tatlı su ihtiyacının 3'te birini karşılamaktadır. Golan Tepeleri'nin kontrolü, İsrail'e stratejik ve güvenlik açısından büyük faydalar sağlamaktadır. İsrail, bu bölgeyi, Suriye ile olası bir çatışma durumunda zorlu bir engel olarak değerlendiriyor. Şam'a sadece 60 kilometre mesafede bulunan ve bölgenin stratejik yüksek noktalarından biri olan Golan Tepeleri sayesinde, İsrail komşu devletlere karşı askeri bir üstünlüğe sahip oluyor. Uluslararası hukukta Suriye'nin bir parçası olarak kabul edilmesine rağmen İsrail'in fiili kontrolünde olan bu tepeler, Lübnan ve Ürdün ile de sınır paylaşıyor. Golan, birçok Yahudi kutsal metninde adı geçtiği için birçok dindar Yahudi için kutsal bir öneme sahiptir. İsrail'de politik bir öncelik olarak kabul edilen Golan Tepeleri, İsrail tarafından "ayrılmaz bir toprak parçası" olarak görülmektedir.
Suriye, 1973 Yom Kippur Savaşı'nda, Golan Tepeleri'ni geri almak için İsrail'e karşı büyük bir saldırı başlattı, ancak başarısız oldu. Suriye İç Savaşı sırasında (2011'den itibaren), İsrail, İran destekli milislerin ve Hizbullah'ın Suriye'deki varlığına karşı Suriye içindeki hedeflere yönelik hava saldırıları düzenlediğini açıkladı. İsrail, bu grupların Golan Tepeleri'ne yakın bir varlık kurmasını kendisi için stratejik bir tehdit olarak görmektedir.
İsrail, Suriye'deki İran varlığına karşı dikkatli bir strateji izlemekte ve bu durum iki ülke arasındaki gerilimi artırmaktadır. Rusya, Suriye İç Savaşı'nın başından itibaren Beşar Esad hükümetine askeri, ekonomik ve diplomatik destek sağlayarak kritik bir müttefik olmuştur. 2015 yılında, Rusya'nın Suriye'de doğrudan askeri müdahalesi, çatışmanın seyrini önemli ölçüde değiştirdi ve Esad rejiminin ayakta kalmasını sağladı. Bununla birlikte Rus askeri ve Esad rejimine bağlı kuvvetler Golan Tepelerine yakın bir mevkide konumlanmış durumdadır.
Hamas-İsrail Savaşı devam ederken İsrail aynı zamanda Lübnan Hizbullah’ına karşı Lübnan’ın güney topraklarına da çeşitli saldırılar düzenlemektedir. Ancak Şam’a saldırı düzenleyerek savaşın çemberini genişleterek kazanım elde etme potansiyeli bulunmamaktadır.
Şam ve çevresindeki kırsal alanlar dahil olmak üzere, Suriye genelinde İran destekli milis gruplar ve Lübnan Hizbullahı gibi unsurların varlığı bilinmektedir. Bu gruplar, Suriye hükümet güçlerine destek vermek amacıyla çeşitli askeri ve stratejik noktalarda konumlanmış durumdadır. 2011 yılında Suriye İç Savaşı'nın başlamasından bu yana, İsrail güvenlik kaygıları nedeniyle Suriye'deki İran destekli gruplara ve Suriye ordusuna ait hedeflere yönelik hava saldırıları gerçekleştirmiştir. İsrail, bu saldırıları genellikle İran'ın bölgedeki nüfuzunu sınırlamak, silah sevkiyatlarını engellemek ve kendi ulusal güvenliğine yönelik tehditleri azaltmak amacıyla düzenlediğini belirtmektedir. Ancak savaşın çemberini genişletecek bir hamle olarak değerlendirilmemesi gerekir. Çünkü İsrail’e önemli derecede silah desteği sağlayan Avrupa Birliği ülkelerinin güvenlik ekseninde odak noktası tekrar Ukrayna-Rusya Savaşı’na kaymışken Orta Doğu’da devletler arası olası bir savaşa taraf olmaları kısa vadede mümkün görünmemektedir.