İsrail’in Refah’a Kara Harekâtı Düzenleme Planı ve Gelen Tepkiler
Kaynak: AA, 14 Şubat 2024
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistinlilerin sığındığı son bölgeye olası kara saldırısının ağır sonuçları olacağına yönelik uyarılara rağmen Refah bölgesini hedef alacaklarına ilişkin açıklamalarını sürdürüyor. Refah kentine kara saldırısı düzenleyeceklerini şu sözlerle açıkladı, "Tam 'zafere' kadar savaşacağız ve bu, sivillerin savaş bölgelerini terk etmesine izin verdikten sonra Refah'ta da güçlü bir operasyonu da içeriyor."
TÜRKSAM Haber Analiz
Gazze’nin Mısır sınırındaki Refah kenti İsrail-Hamas Savaşı’nın ilk günlerinden beri Filistinlilerin güvenli bölge olarak değerlendirip göç ettiği bir bölge olmuştur. Yerinden edildiği için Refah’a gelenler ile birlikte şehrin nüfusu 4 katından fazla artarak 1,4 milyona ulaşmıştır. Ayrıca Refah kenti Gazze’ye uluslararası yardımların gitmesinde önemli bir kapı olmuştur. Refah’a yapılacak bir kara harekâtının sonuçları korkunç olacaktır. Ancak İsrail bu saldırıyı gerçekleştirmeye isteklidir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaşın başından beri Filistinlilerin sığındığı Refah kentine kara saldırısı düzenleyeceklerini şu sözlerle açıkladı, "Tam 'zafere' kadar savaşacağız ve bu, sivillerin savaş bölgelerini terk etmesine izin verdikten sonra Refah'ta da güçlü bir operasyonu da içeriyor."
İsrail savaşın ilk günlerinde Filistinli sivilleri Güneye gitmeye zorladığı için Refah kenti günümüzde kapasitesinin kat kat üstünde yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapmakta. Yeterli konut olmaması, kaynakların kısıtlı olması ve aşırı yüklenme sebebi ile kent sakinleri zor günler geçirmekte. İsrail, Refah’a hava saldırıları düzenlese de olası bir kara harekâtı bölgede katliam anlamına gelmektedir. Refah kenti Belediye Başkanı Ahmed es-Sufi olası bir harekâtın vahametine dikkat çekerek, "İsrail'in Refah'a yönelik barbar saldırısı, şehrin yaşadığı insani ve sağlık felaketlerinin yanı sıra gelecek günlerde daha büyük katliamlara yol açma tehdidini de taşıyor." açıklamasını yaptı.
Bu durumdan ötürü birçok uluslararası örgüt ve devlet İsrail’e tepki göstermektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanı Alice Wairimu Nderitu, söz konusu saldırının bölgedeki siviller ve şiddet nedeniyle buraya sığınan yerinden edilmiş kişiler için korkunç sonuçlar doğuracağını kaydetti. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca sivillerin korunmasının zorunlu olduğunun altını çizerek, "İsrail'in Refah'a topyekûn bir saldırı düzenlemesi, vahşet suçu işleme riskini çok ciddi artırır." uyarısında bulundu. Tüm esirlerin serbest bırakılması ve sürdürülebilir bir ateşkes sağlanması çağrısında bulunan Nderitu, bölgenin 7 Ekim'den bu yana korkunç acılara maruz kaldığını belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İsrail'in Refah'a saldırı planına şiddetle karşı olduğunu, böyle bir saldırının insani felakete yol olacağı ve insanların zorla yerinden edilmesinin uluslararası insancıl hukuka aykırı olduğunu belirtti. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise, "Bu tehlikeli senaryonun hayata geçirilmesi, feci olan insani durumun daha da kötüleşmesine yol açacak. Akan kanı durdurmak ve bölge halkına insani yardımın sağlanması amacıyla kanallar oluşturulması için uygun koşulları sağlamak ortak görevimizdir." dedi. Bu açıklamalar beklenen ve neredeyse her devletin yapacağı açıklamalardır. Ancak farklı olan ise İrlanda Başbakanı Leo Varadkar’ın açıklaması olmuştur. Başbakan Varadkar çok önemli bir noktaya parmak basmıştır: İsrail'in artık ABD dâhil dünyadaki hiçbir ülkeyi dinlemediğinin çok açık olduğunu belirterek, "Öfke gözlerini kör etmiş durumda ve gittikleri yolda ilerleyerek uzun vadede kendi güvenlikleri açısından durumu çok daha kötü hale getireceklerine inanıyorum." ifadelerini kullanmıştır. Başbakan Varadkar belki de en gerçekçi açıklamayı yapmıştır. Daha fazla kınamanın, uyarmanın, uluslararası hukuk ihlali olduğunu belirtmenin bir anlamı kalmamıştır. Çünkü artık “Öfkenin gözünü kör ettiği” bir İsrail var. Açıklamanın en can alıcı kısmı ise İsrail’in artık ABD’nin uyarılarını ve isteklerini ciddiye almadığıdır. ABD İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu belirtse de eylemlerinin şiddetli olduğunu ve bölgede tansiyonun düşürülmesi gerektiğini altını çizmektedir.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, İsrail’in Refah’a saldırma planıyla ilgili şu açıklamayı yaparak tepkilerini belirtmiştir: "Şu soruyu İsraillilere soruyoruz, Refah gibi bir yerde sadece insanların fiziksel olarak korunmasını değil aynı zamanda bu insanların insani yardıma erişmesini nasıl sağlayacaksınız?" İsrail’in bu konuda ABD dâhil herhangi bir ülkenin açıklamalarını dikkate almayacağı açıktır. En güçlü ve önemli müttefikini dikkate almayan İsrail’in durdurulamaz bir hal aldığı görülmektedir. O halde ABD kendi canavarını yarattı denilebilir mi?