İsrail’in Politik Açmazı Harediler
Kaynak: The Guardian, 28 Haziran 2023
Ultra-Ortodoks Yahudiler, İsrail'in yeni zorunlu askerlik hizmeti kararını protesto etmek için otoyolu kapattı. Associated Press'in (AP) bildirdiğine göre, yüzlerce ultra-Ortodoks Yahudi erkek, Perşembe günü İsrail'in merkezinde büyük bir otoyolu iki saat boyunca kapatarak genç dindar erkeklerin askere alınmasını emreden son yüksek mahkeme kararını protesto etti. AP'ye göre, protestocular otoyola oturdu, yere yattı ve ve polis tarafından sürüklendi. Atlı polisler kalabalığa daldı. Birçok gösterici “Hapishaneye! Orduya değil!” diye slogan attı.
AP'ye sadece Ozer ismiyle kendini tanıtan genç bir adam, “Hepimiz buraya tek bir amaç için geldik, tüm Ortodoks kamuoyunun duruşunu yansıtıyoruz,” dedi. “Tüm Ortodoks kamuoyu hapishaneye gitmeyi, orduya gitmeye tercih eder.” Ultra-Ortodokslar, tam zamanlı dini çalışmalarını devleti korumak adına kendi rolleri olarak görüyorlar. Birçoğu, ordu aracılığıyla seküler toplumla daha fazla temasın,cemaat mensuplarının inançlarını sıkı bir şekilde uygulanmasından uzaklaştıracağından korkuyor.
TÜRKSAM Haber Analiz
Son dönemde İsrail'de meydana gelen ultra-Ortodoks Yahudi topluluğunun protestoları, zorunlu askerlik hizmeti ile ilgili yeni bir mahkeme kararının yarattığı toplumsal ve siyasi gerilimleri gözler önüne sermektedir. Yüksek Mahkeme'nin, genç ultra-Ortodoks erkeklerin askere alınması yönündeki kararı, bu topluluğun uzun süredir devam eden dini muafiyetlerinin sonunu işaret etmektedir. Bu durum, ultra-Ortodoks toplumunun hem dini kimliğini koruma çabalarını hem de İsrail'deki daha geniş sosyo-politik dinamikleri anlamak açısından önemlidir.
Protestolar sırasında yüzlerce ultra-Ortodoks Yahudi, otoyolu kapatarak oturma eylemi gerçekleştirmiş ve polis tarafından güç kullanılarak kaldırılmıştır. Bu olay, ultra-Ortodoks topluluğunun askerlik hizmetine karşı duyduğu derin rahatsızlığı ve direnişi açıkça ortaya koymaktadır. Göstericiler, askere gitmek yerine hapse girmeyi tercih edeceklerini belirterek, dini çalışmalarının devleti koruma konusundaki rollerini vurgulamışlardır. Bu durum, ultra-Ortodoks Yahudilerin dini görevleri ile devletin talepleri arasındaki çatışmayı yansıtmaktadır.
Yüksek Mahkeme'nin bu kararı, İsrail toplumunda mevcut olan muafiyet sisteminin eşitsizliğine dikkat çekmekte ve eşitlik ilkesinin önemini vurgulamaktadır. Ancak, bu karar aynı zamanda Başbakan Benjamin Netanyahu'nun hükümetinin geleceğini de tehlikeye atmaktadır. Ultra-Ortodoks partiler, hükümet koalisyonunun önemli bir parçasını oluşturmakta ve bu karara şiddetle karşı çıkmaktadır. Liderler henüz hükümeti terk edip etmeyeceklerini belirtmemiş olsalar da, Kudüs'te büyük bir protesto planlanması, hükümet üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, İsrail'deki ultra-Ortodoks Yahudilerin zorunlu askerlik hizmeti karşısındaki direnişi, dini ve seküler değerler arasındaki çatışmanın bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Bu durum, sadece bir iç politika meselesi olmayıp, aynı zamanda daha geniş anlamda toplumsal eşitlik ve adalet konularını da gündeme getirmektedir. Ultra-Ortodoks toplumunun tepkileri ve hükümetin bu konudaki tutumu, İsrail'in gelecekteki sosyo-politik yapısını şekillendirecek önemli faktörlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Ancak İsrail’deki asker sayısının azalarak kritik bir noktaya geldiği de önemli bir gerçekliktir.