‘İsrail-Hamas Savaşı’ 2023 Yılı Değerlendirilmesi
‘İsrail-Hamas Savaşı’ 2023 Yılı Değerlendirilmesi
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail’e karşı 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı olarak adlandırılan operasyonu başlattı. Hamas’ın bu saldırıyı uzun bir süredir planladığı ve hazırlık yaptığı ortaya çıktı. Savaş, çok kısa bir süre içerisinde 5 bin civarında roketle İsrail'in güneyindeki şehirlerine atış yapılmasıyla başlandı. Aynı anda bir kısım Hamas üyesi İsrail'e karadan ve planöre benzeyen basit düzeneklerle havadan sızdı. Hamas üyeleri, İsrail güvenlik güçlerine saldırılar düzenledi ve şehir meydanlarını kontrol altına almaya çalıştı. İsrail polis ve askerlerinin ele geçirilerek Gazze’ye nakledildiği, böylece muhtemel İsrail hava saldırılarına karşı "kalkan" olarak kullanma niyetinde oldukları anlaşıldı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye bir video görüntüsü yayınlayarak saldırının devam edeceğine dair mesaj verdi.[1]
Saldırıların dikkat çeken tarafı ise İsrail’in hazırlıksız yakalanması ve geç tepki vermesiydi. Bu nedenle savaşın başında Hamas’ın daha etkin olduğu görüldü. İsrail’in saldırılara geç tepki vermesi nedeniyle Hamas, İsrail sınırlarını geçerek sivil yerleşim yerlerine girerek bazı üsleri ele geçirdi. Uzun yıllardır savaşan bu iki tarafta her zaman İsrail baskın gelmekteydi. Bu sefer akıllara İsrail’in neden bu kadar hazırlıksız olduğu ve saldırılara tepki vermediği geldi. Bu soruya İsrail’in, Hamas’ın saldırılarına göz yumup daha sert bir karşılık vermek için sebep oluşturduğu cevabı verilebilir. Çünkü bilinmektedir ki İsrail, Hamas’ın saldırılarını kolaylıkla durdurabilirdi. Ülkesi savaş bölgesinde bulunan ve savaş geçmişi olan bir ordu ne kadar hazırlıksız olabilir?
Savaşın ilerleyen günlerinde birçok esir alındı, savaş sosyal medyaya yansıdı. Bütün dünyanın nefesini tutup izlediği saldırılar her zamanki gibi kısa sürecek sanıldı ancak bu savaşı diğerlerinden ayıran aylarca belki yıllarca sürecek olmasıydı. Bu savaşta iki tarafta birbirini yok etme motivasyonu ile çatışmakta. İsrail hedefinin Hamas’ı tamamen bitirmek olduğunu belirtti. Hamas ise hiç olmadığı kadar hazırlıklı.
Savaşın ilk günlerinde baskın olan tarafın Hamas olduğunu belirtmiştik. Ancak imkânlar açısından düzenli bir ordu kadar güçlü olmayan Hamas, birkaç günlük üstünlüğün ardından ağır kayıplar vermeye başladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yayınladığı video mesajında, İsrail’in savaş halinde olduğunu açıkladı ve olağanüstü hâl ilan edildi. İsrail ordusu Hamas tarafından işgal edilen toprakların kontrolünü kısa süre içerisinde geri kazanarak şiddetli şekilde saldırılar düzenlemeye başladı. Gazze Şeridi'ne yönelik hava, kara ve denizden başlattığı saldırılar sonucu on binlerce sivil hayatını kaybetti, yaralandı ve yerinden edildi. Birçok uluslararası örgüt duruma tepki gösterse de saldırılar devam etti. Savaşın en tepki çeken detaylarından biri ise İsrail’in hastanelere saldırması oldu. Cenevre sözleşmesine göre savaş suçu olan bu saldırılar birçok kez yaşandı. İsrail sebep olarak Hamas’ın hastaneleri karargâh olarak kullandığını iddia etti ancak bu iddiasını kanıtlayamadı.
Hastanelerin bombalanması ve kaynakların tükenmesi Gazze’de sağlık sisteminin çökmesine neden oldu. Tıbbi malzeme ve sağlık ekipmanlarının azalması ise durumu körükledi. Binlerce insan yetersiz sağlık hizmeti nedeniyle tedavi göremedi. Bu durum karşısında Türkiye başta olmak üzere ülkeler sağlık ekipmanları gönderme teklifinde bulundu. İsrail’in Hamas’ı yok etme motivasyonu bölgeye gidecek yardımlara da engel oldu. Uzun bir süre sonra Mısır üzerinden Refah sınır kapısının açılmasına izin verdi ve insani yardımlar ulaştı. Ancak savaş sebebiyle bulaşıcı hastalıklar hızla yayıldı. Sığınma kamplarının kapasitelerinin bir hayli üstünde vatandaş ağırlaması, sağlık hizmetlerinin çökmüş olması savaştan zarar görmeyenlerin hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetmesine neden oldu.
Uluslararası toplumun tepkileri ve her iki tarafın da yeterince yıpranmış olması nedeniyle esirlerin takası amacı güdülerek Kasım ayında insani ara verilmesine karar verildi. 7 günlük bu insani ara süresince çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan esirler kendi ülkelerine iade edildi. İnsani aranın ardından İsrail tarafı çatışmaya devam edeceklerini belirtti, bu da ateşkes ihtimalini ortadan kaldırdı. Bir daha insani ara verilmedi.
Savaşın ilk günlerinde uluslararası toplumun tepkisi İsrail’i destekler yönde olmuştu. Çünkü ortada karşılık verilmediği halde sert şekilde saldıran, sivilleri esir alan bir Hamas vardı. Ancak ilerleyen günlerde İsrail’in savaş suçu işlemeye giden aşırı güç kullanımı Amerika Birleşik Devletleri hariç tüm dünyanın tepkisini çekti. Son gelişmelerin ardından çoğu ülke İsrail’i kınayarak bu savaşın durdurulması gerektiğini söylemektedir. Birleşmiş Milletler sürekli olarak açıklamalar yaparak savaşın durdurulması çağrısı yapmaktadır. Türkiye başta olmak üzere arabuluculuk denemeleri yapılmış ancak sonuç alınamamıştır. Gidişata bakıldığında İsrail’in geri adım atmayacağı, durdurulamaz bir hal aldığı ve Hamas’ı yok etmeden durmayacağı anlaşılmaktadır. İsrail, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarına 2024'te de tüm yıl boyunca devam edeceğini duyurmuştur. Bu savaş İsrail-Hamas arasındaki son savaş olabilir. Çünkü bir taraf yok olmadan bitmeyecek. Sonuç olarak aylar süren çatışmaların ardından binlerce kişi hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve göç etmiştir. Gazze Şeridi artık ölü bir şehirdir. 2024 yılında da benzer haberleri göreceğimiz aşikârdır.
[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-hamasin-7-ekim-saldirilari/3010445