İran-İsrail Gerilimi
14 Nisan günü İran tarafından İsrail’e karşı İnsansız Hava Araçları ile saldırı düzenlendi. İsrail Kanal 13 Televizyonu, saldırının, İran İslam Devrimi’nin gerçekleştiği 1979'dan bu yana iki ülke arasındaki ilk doğrudan çatışma olduğunu belirtti. İran tarafından 300'den fazla insansız hava aracı, karadan karaya füze ve seyir füzesi İsrail’e fırlatıldı. İran’ın Konsolosluğu’na düzenlenen saldırı sonrası misilleme olarak yaptığını belirttiği saldırı sonrası uluslararası alanda tepkiler yükseldi. İsrail tarafının saldırıya karşı takınacağı tavır ise gelecekteki İran-İsrail ilişkilerine yön verecektir.
İran İsrail’e Neden Saldırdı?
İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan 2'si general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. Tahran’ın misilleme olarak bir saldırı düzenleyeceği sürpriz değildi. Saldırı sonrası Devrim Muhafızları, "Siyonist rejimin (İsrail) aralarında Şam'daki konsolosluk saldırısı da dâhil tekrar tekrar işlediği suçlara misilleme olarak düzenlediklerini" belirtti.
Saldırının ardından, BM'deki İran misyonu "konunun kapanmış sayılabileceğini" belirterek misillemelerinde haklı olduklarını da vurguladı. İsrail de İran'ın saldırılarına karşılık vereceğini bildirmişti. Bu saldırı İran’ın İsrail topraklarına düzenlediği ilk saldırı oldu. Ancak bu misilleme sadece konsolosluk saldırısı sebebiyle yapılmadı. İran, İsrail kuruluşundan bu yana resmi olarak tanımamaktadır. İsrail devletini Siyonist rejim olarak nitelendirmektedir. 7 Ekim’den bu yana süren İsrail-Hamas Savaşı’nda Filistin’i desteklemektedir.
İsrail için ise Orta Doğu’da nükleer güce sahip ve olumlu ilişkiler sürdüremediği bir ülke olan İran, her zaman tehlike arz etmektedir. Bu etkenler birleştirildiğinde bu saldırının uzun yıllardır süren gerilimin bir sonucu olduğu değerlendirilmektedir.
Saldırı Sonrası Uluslararası Alanda Devletlerin Tutumu
İran’ın İsrail’e saldırısı sonrası ilk yanıt ABD’den gelmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acil olarak İsrail’in çağrısı sonrası toplanmıştır. ABD Başkanı Biden acil olarak Beyaz Saray’da toplantı yaparak durumu değerlendirmiştir. İsrail’e karşı her zaman olduğu gibi desteklerini açıklayarak İsrail’in yanında olduklarını vurgulamıştır. Hava savunma sistemleri ile İsrail’e destek vererek İran’a karşı tutum sergilemiştir. Bunun yanında Orta Doğu’da gerilimin azalması gerektiğini de belirtmişlerdir. ABD’nin yanı sıra İngiltere, Fransa, Hollanda ve Almanya da İsrail’e desteklerini açıklamışlardır. Bu devletler İsrail-Hamas savaşında İsrail’i destekleyen devletler oldukları için destek açıklamaları normal bir durumdur.
Yemen’deki Husiler, Hizbullah ve Filistinliler ise İran’a destek vererek saldırıya askeri destek sağlamışlardır. BMGK’da konuşan Rusya Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, “Eğer bir Batı ülkesine ait diplomatik bir misyon vurulsaydı burada hemen intikamdan bahsederdiniz." diyerek devletlerin gösterdiği ikili tutumu eleştirmiştir. Ancak bakıldığında birçok devletin İsrail’i desteklediği görülmektedir.
İsrail Karşı Saldırıya Geçecek mi?
İsrail basınında saldırıya karşılık verileceği haberleri görülmüştür. İsrail’in sağcı siyasetçileri İran’a karşı sert bir misilleme yapılması gerektiğini söylemektedir. İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, cuma günkü toplantısında tüm olasılıklara karşı tedbir aldıklarını belirterek "Savunmanın yanı sıra saldırıya geçmeye de hazırız" ifadelerini kullanmıştır. Ancak sonuç olarak bu saldırı sonucu İsrail hava savunma sistemi sayesinde zarar görmemiştir. Bu sayede uluslararası alanda gündem Gazze iken İsrail olmuştur. Bu gündem değişmesi İsrail’in olumsuz ilerleyen imajını unutturmakta faydalı olacaktır. Müttefiklerinin yardımı ile İsrail, İran’a karşı güçlü bir misilleme yapabilir ancak ABD Başkanı Biden Orta Doğu’da itidali sağlama çağrısı muhtemel bir misillemenin önüne geçmektedir.
İran, askeri operasyonun başarıyla sonuçlandığını ve devamını amaçlamadıklarını söylemiştir. Bu sebeple İsrail’in şu anki haklı durumunu sabote ederek yeni bir saldırı planlamadığını söylemek mümkündür.
Değerlendirme
İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırı her ne kadar İsrail’in, Şam'daki konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısı karşısında misilleme olarak görülse de bu saldırının arkasında uzun yıllardır var olan gerilim yatmaktadır. İran sahip olduğu askeri güç ile daha şiddetli bir saldırı düzenleyebilecekken uyarı amaçlı hafif şiddetli bir saldırı düzenlemiş ve yeni bir saldırı düzenlemeyeceklerini belirtmiştir. Uluslararası alanda devletler meşru müdafaa hakkı kapsamında değerlendirilmek için güçlü saldırılar düzenlemekten kaçınmaktadır. İran bu saldırının meşru müdafaa olduğunu belirtmiş ancak karşı saldırı yapılır ise daha güçlü cevap vereceklerini de vurgulamıştır.
İsrail ve onu destekleyen ABD, İngiltere ve Fransa gibi güçlü müttefikleri İran’ı kınamış ve İsrail’i desteklediklerini belirtmişlerdir. İsrail tarafından karşı saldırı beklenirken cevap verilmemiş olması ise İsrail’in, gündemin Gazze’den İsrail’e kayması ve şu noktada geldiği haklı konum olduğu anlamı çıkmaktadır. İsrail, bulunduğu noktada aylar süren ve defalarca kez uluslararası hukuku ihlal ederek Gazze’ye saldıran bir devlet değil, bir başka devlet tarafından saldırıya uğramış bir devlet konumuna gelmiştir. Lobicilik faaliyetlerinde başarılı olan İsrail, bu saldırıyı uzun yıllar gündemde tutarak ülkesinin meşru müdafaa hakkı olduğunu savunacaktır.
İsrail’in bu saldırıya karşı cevap vermeyeceği müttefiklerinin Orta Doğu’da gerilimi azaltmaya yönelik tutumundan anlaşılmaktadır. Ancak bu mağduriyet elbette uluslararası alanda kullanılacaktır.