İran’da Şimdi Ne Olacak?
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan 20 Mayıs Pazartesi günü helikopter kazasında hayatını kaybetti. İran Anayasası'na göre bu durumda Cumhurbaşkanının görevlerini İran Dini Lideri Ali Hamaney'in onayı ile Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, yani Muhammed Muhbir'in devralması gerekiyor. İran Anayasası'na göre en fazla 50 gün içinde yeni cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor. Hamaney, anayasanın 131’inci maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir’e 50 gün süreyle Cumhurbaşkanlığı yetkisinin verildiğini aktardı.
Meclis başkanı, yargı erki başkanı ve birinci cumhurbaşkanı yardımcısından oluşan kurul, yani yasama, yürütme ve yargı başkanları, yeni bir cumhurbaşkanının en fazla 50 gün içerisinde seçilmesi için süreci düzenlemekle yükümlü. İran'da cumhurbaşkanlığı seçimine girecek adayların Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. Konsey tarafından onaylandıktan sonra Cumhurbaşkanı, adaylar arasından halk tarafından seçiliyor.
Dün gerçekleşen kabine toplantısında ise, Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın yerine göreve Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Rıza Bakıri’nin atandığı belirtildi. Ülkede büyük bir buhran yaşanmakta. Binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen cenaze töreninde halk Cumhurbaşkanı Reisi’ye olan bağlılığını gösterdi. Rejime sıkı sıkıya bağlı olan Reisi, İran dini lideri Ayetullah Hamaney'in de halefi olarak görülüyordu. İbrahim Reisi'nin ismi, Hamaney sonrasında ülke liderliği makamına oturması muhtemel adayların arasında bulunuyordu. 2021 yılından beri Cumhurbaşkanlığını sürdüren Reisi ülkede muhalif kesim tarafından tepki görse de halkın büyük çoğunluğu tarafından seviliyordu.
Öngörülen 50 günlük süre içinde yeni cumhurbaşkanını belirlemek için halk yeniden sandık başına gidecek. Ancak toplumdaki mutsuzluk ve siyasi isteksizlik hali hazırda düşük olan sandığa gitme oranını bir hayli etkileyecektir. Sandıkta Hamaney’in işaret ettiği bir adayın cumhurbaşkanı seçileceği ise bilinen bir gerçektir. Ülkenin dış politikasında bir değişiklik olmayacağı da anlaşılmaktadır. Dini lider Hamaney bu durumun yaşanacağını tahmin ederek ülkenin yönetiminde herhangi bir aksaklık yaşanmayacağını belirtmiştir.
İran’ın şu an ki en önemli meselesi düşmanlarının bir kargaşa anından faydalanmamasını sağlamaktır. İsrail ile olan karşılıklı misilleme saldırılarının ardından bu durumda İsrail’den yeni bir saldırı beklense de bu gerçekleşmemiştir.
Bir diğer mesele ise ülkedeki muhalif kesimin özellikle de Mahsa Emini protestoları sonrası devlete karşı yükselen tepkilerin Reisi’nin ölümünün ardından yükselmesidir. Muhaliflerin ülkenin çeşitli noktalarında sokağa çıktıkları ve kutlama yaptıkları görülmüştür. Muhalif kesimin protestoların artması beklenmemektedir çünkü ülkede bir hükümet boşluğu yaşanmamıştır ve dini lider Hamaney, Cumhurbaşkanı Reisi’nin kaybının yarattığını manevi boşluğu doldurmaktadır. Eğer ülkede dini lider statüsü olmasaydı muhalif kesimin yükselişi muhtemel olurdu. Reisi’nin kaybı sonrası İran’da neler olacağını tahmin etmek mümkün olmasa da bu bilgiler ışığında büyük değişimlerin yaşanmayacağını ve ülkenin hızlı toparlanacağı söylenebilir.
Değerlendirme
İbrahim Reisi'nin hayatını kaybetmesi, İran siyasetinde önemli bir boşluk yarattı. Reisi, sadece siyasi bir figür değil, aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerinden birini temsil ediyordu. Yerine getirilen geçici lider Muhammed Muhbir, Reisi'nin politikalarını devam ettirme yönünde bir sinyal verdi. Ancak, Reisi'nin kaybı, İran siyasetinde bir değişim arayışını da tetikleyebilir. Özellikle, muhafazakâr kesim içinde Reisi'nin yerini alacak bir isim arayışı hız kazanacaktır. Diğer yandan, yeni Dışişleri Bakanı Ali Rıza Bakıri'nin ataması da dikkat çekiyor. İran'ın dış politikası, özellikle nükleer programı ve bölgesel etkileşimleriyle uluslararası arenada önemli bir konu. Bakıri'nin atanmasının hali hazırda yürütülen dış politikaya bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir.
Muhalif kesimin tepkileri de önemli bir unsur. Ancak, dini lider Hamaney'in otoritesi ve geçici lider Muhammed Muhbir'in adımları, bu huzursuzluğun büyük bir isyan veya devrimle sonuçlanmasını engelliyor gibi görünüyor. Bununla birlikte, İran'ın bölgesel ve uluslararası ilişkilerindeki dengeler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonuç olarak, İran'da yaşanan bu gelişmeler, iç siyasetten dış politikaya kadar geniş bir yelpazede etkileri olan karmaşık bir dönemi işaret ediyor. İbrahim Reisi'nin ölümü, İran'ın siyasi geleceği üzerinde belirsizlikler yaratırken, rejimin iç ve dış politika yönelimindeki sürekliliği sağlama çabaları da devam etmektedir.