Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
İpek Yolu ve Türk Dünyasının Tarihi – Bugünü

ÖZET

İpek yolu Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz  aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur. Bu yol sadece tüccarların değil aynı zamanda, doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur.

Milattan yüzyıllar önce Çinlilerden Mısırlılar, daha sonra da Romalılar ipek satın alırlardı. Ulaşım ise,  İpek Yolu adı verilen güzergahları   izleyen kervanlarla sağlanmıştır. Uzak Doğu’dan gelen  ipek ve baharatlar batı dünyası için uluslararası ilişkilerde önemli rol oynamıştır. İpek yolu ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu’nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması Çin’den Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Doğudan batıya doğru gelişen ticari harekette daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bu yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşların taşınmasını sağlayan bu uzun kervan yolları zaman içinde İpek Yolu olarak adlandırılmıştır. Bu yol sadece Asya ile Avrupa’yı bağlayan yol değil, 2000 yıldan beri bu bölgelerde yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve bizlere olağanüstü bir tarihsel ve kültürel  zenginlik sunmaktadır.

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra,  İpek Yolunun  hem ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiştir ve konuyla ilgili yeni çalışmalar başlatılmıştır. İpek Yolunun dünya tarihindeki en önemli rolü, Doğu ile Batının arasındaki kültürel köprüyü sağlamasıdır. Batı medeniyeti bu sayede yeni ufuklara yelken açmıştır. Bu yol üzerinde yer alan medeniyetler birbirleriyle daha derin iletişimler kurmuşlar. Neticede ticaret  gelişmiş, ekonomik anlamda modern ekonomik  faaliyetlere yine bu ticaret yolları üzerinden ulaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Büyük İpek Yolu , Türk Dünyası,Tarih, Ticaret,Kültür

ABSTRACT

Silk Road is  starting from China and  extending  to Europe through out from Anotolia and mediterranean   and World famous trade road.  Tphis road not only  traders  but also from east to west and west to east , sages, army, ideas, has been way too religions and cultures

Centruies BC before the Egyptians and then the Romans were the Chinese buy silk. Transportation is called the Silk Road caravan routes are provıded with the following. Silk and spices from the Far East has played  an important role in international relations fort he western world.  Silk Road is also provided inthe West we are known by the Eastern culture. Caravan with  the westward movement of the   East with the silk and spice rtade has created ways to reach Europe from China. This way benefit  from the network,used sinece previous ages, moving from east to west in commericial development.   Whit a strong silk, porcelain and spices  and precous Stones that carry the name of the long caravan road over time as the Silk Road. This road is not only 2000 years since the road  connecting  Asia with Europe, the culture of living in these areas are the traces of religion and race us.

The Soviet Union was dissolved after the gaining of indepentence of the Turkish republic in Central Asia after  the trade  routes of the Silk Road as well as historical and  cultural value.  The Silk Road,  the  most important role in the history of the world provide a  cultural bridge between the West and the East.  Civilizations lacated on this road have establised contact wiht each other more deeply. As a result of modern economic activities in advanced economic trade it reached again in the trade routes.

KeywordsGread Silk Road, Tukish World, History,Trade,Culture.

İpek Yolu’nun Türk Dünyası Üzerindeki İzleri

İpek Yolu ifadesi ilk olarak milattan önce meşhur Çin seyyahı Çjan Seyan’ın yolculuğundan sonra meydana gelmiş kervan yolu olarak tarihe geçmiştir. Daha sonraları bu ifade iletişim sistemlerini, Asya, Akdeniz bölgesini ve Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkileri anlatmakla yeni anlam kazanmıştır. İpek Yolu’nun yaklaşık 20000 kilometresi, Türklerin yaşadığı coğrafyada uzanmaktadır (Çagatay Uluçay, 1961: 29). Dünya ticaretinin şah damarı sayılan İpek Yolu’nun önemli yolu sayılan ve Çin ile Bizans’ı birleştiren  büyük ticaret yolu, en aktif döneminde Türklerin elindeydi. Tarihin en  eski ve en uzun karayolu özelliğinde olan milattan önce 2.yüzyıldan 1800 yıllarına kadar önemini koruyan İpek Yolu, Doğu Batı, Kuzey Güney etkileşiminin  sağlanmasında en etkin rol oynamıştır. İpek Yolu farklı medeniyetlerin ,farklı kültürlerin, farklı siyasi olayların, farklı dil ve dinlere sahip milletlerin, aynı anda üç farklı ırktan insanların yaşadığı coğrafyaları birbirine bağlamıştır. Bu farklılıklar arasında köprü oluştururken, zaman zaman da  devletler arasındaki anlaşmazlıkların, mücadele ve savaşların  en asıl sebebi da olmuştur. Doğudan Çin’den, batıda Avrupa’ya, güneyde Afrika’nın kuzeyine kadar uzanan  İpek Yolu başlangıçta ekonomik zorunluluktan, yani insanların ihtiyaçlarını karşılama çabalarından ortaya çıkmış, ekonomik ihtiyacın yanı sıra diğer sosyal  kültürel  ilişkilerin kendiliğinden kurulmasına, gelişmesine yol açmıştır.

İpek Yolu Asya’yı  Avrupa ile birleştiren farklı toplumların siyasi, diplomatik ve modern ilişkilerinin gelişmesinde  ayrıcalıklı bir öneme sahip olmuştur. Hem doğal kaynakların  araştırılmasında hem de askeri amaçlı keşif yolu olarak kullanılmıştır.

İpek Yolu sadece bir ana yol değil, çok farklı kervan yollarını birleştiren ve başlangıç olarak Çin’deki Hiyan’dan başlayan ve Avrupa’da Roma’daki ticaret yollarıyla birleşen yol idi. Bu yol 7 ve 8. Yüzyıllarda ulaşım yoğunluğu bakımından en parlak dönemini yaşamıştır (Akaev.A,1999: 17).     

Türk tarihinde, Türk kültürünün temel unsurlarında İpek Yolu’nun önemi büyüktür. Türklerin yaşadığı  geniş coğrafi bölgeleri bir birine bağlayan tek ulaşım yolu olan Büyük İpek Yolu, tüm Türk boylarını bir birine bağlarken, ticari ilişkilerini geliştirmiş, birlik ve beraberliklerini sağlamıştır. Döneminin kültür seviyesi çok yüksek büyük yerleşik birimlerinin kurulmasında ana rol oynamıştır. Büyük İpek Yolunun meşhur hale gelmesinde Türk devletlerinin de büyük rolü olmuştur. Bu devletler tarafından hazırlanan kervanlar, bu yolla doğudan batıya ve batıdan doğuya çeşitli ticaret mallarını taşıyorlardı. Türklerin bu yola ne kadar önem verdikleri bir Özbek atasözünde şöyle anlatılmaktadır: “Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yer yüzünde İpek Yolu”(Bartholt,1963:59).

İpek Yolu, Türk halklarının Çin, Kafkasya, Rusya, Hindistan ülkelerinin halkları, aynı zamanda Arap ülkelerinin halkları ile iktisadi ilişkilerin meydana gelmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca bu yol Türk halklarının yeni topraklara yerleşmesine neden olmuştur. Neticede bu halklar arasında ilim ve medeniyetin karşılıklı olarak gelişmesine yol açmıştır.

6. asrın ikinci yarısından itibaren İpek Yolunun ve onun kollarının etkisi gittikçe artmaya başlar. Türk halkının eski dönemine ait tarihini inceleyen meşhur araştırmacı ve tarihçi L.N. Qumilyov bu dönemde ipek ve kervan yollarının ticaret ve iktisadi öneminden söz ederek şunları belirtmiştir; Türk halkları ve akıncıları Çin hükümdarlıklarını darmadağın ettikten sonra sadece siyasi değil, aynı zamanda iktisadi güce sahip oldular. Çünkü bu alay sonunda Türkler doğu ile batıyı birleştiren büyük kervan yoluna sahip oldular (Qumilyov, 1993:536). Qumilyov bize ticaret yollarının geçtiği arazilerin adlarını da vermektedir. Bu yol Çanyan’dan başlıyor ve Nanşıyan’ın etekleri ile zirvelerden gelen sellerin sulağı çok sayıdaki vadilerden geçtiği söylenmekte.  Bundan sonra yol çölden Hami vadisine kadar, oradan da Tufandaki  lyukçun çukuruna kadar devam etmekte. Bu her iki vadi de  Koaçan beyliğine aitti. Koaçan’da kervan yolu iki kola ayrılıyordu. Onun biri Tyan- Şanın güneyi  boyunca Karaşar’dan, Kuçu ve Aksu’dan geçiyor, daha sonra Su ve Talas vadileri ile geçerek İsfar’a ulaşıyordu. Diğer kuzey kol  da Koaçan’da başlayıp Urumçu, Manas, Kurkarasu’dan geçerek İren –Şabıkan   Dağları’ndan sonra  Güney Runkarya ve İli çayının vadisine, oradan da güneye, Orta Asya’ya uzanıyordu (Koomduk İlimder Jurnalı,2001:19).

Orta Asya’da kervanların mola verdikleri en büyük konaklama yeri Paykent şehri idi. Oradan da Horasan’a geçerek Rey ve Hamerdan’a, devamında Bizans kalesi Nesebiyye’den geçerek Süriye ve  Konstantinapos’a gidiyordu. Çın’den İran sınırına kadarolan mesafeyi 150 günde geçiyorlardı.Burdan da Roma sınırındaki Nezib’e kadar ise 80 gün sürüyordu. Batıya kadar uzanan İpek Yolu  Kızıl deniz üzerinden, Hint okyanusuna  oradan da Doğu Çin denizine ulaşarak tekrar Çin topraklarına dönülebilmiştir(Aytmambetov D,1967:47).

Çin’de üretimi yapılan ipek, metal eşyalar, çömlekçilik maddeleri, hediyelik eşyalar ve diğer ticaret eşyalar İpek Yolu sayesinde Orta Asya’dan ve Parfiya’dan geçerek Roma’ya götürülüyordu.  Geri  dönerken de kervanlar Çin’e Avrupa’da üretilen eşyaları taşıyorlardı.   Daha sonraları ortaya çıkan diğer Türk devletlerinin hakimiyeti döne minde de sürekli olarak bu yollar kullanılmıştır. Hatta  VIII. asırda ortaya çıkan Uygur Devleti, Çin Devleti ticari ilişkilerini devam ettirtmişlerdir.757 yılında Çin’de meydana gelen bir isyanı bastıra bilmek için Uygurlar Çinlilere yardım etmişler ve karşılığında  Çin’den 20000 balya ipek almışlardır. Uygurlarla Çinlilerin arasındaki ticari ilişkilerinde at ve ipek ticareti esas üstünlük taşıyordu. O dönemde Türk atları her yerde meşhurdu ve çok pahalı fiyatlara satılıyordu. Meşhur Çin ipeğine de talep çoktu. Bazen ticaretin şekli değişe biliyordu. Uygurlar güçlü oldukları zaman at ve ipek alışverişi yapmak için anlaşıyorlardı. Uygurlar Çin’e gönderdikleri  her at karşılığında  40 top ipek istiyorlardı. Atların böylesine yüksek fiyatlara satılması hazine için çok kazanç sağlıyordu (Çorotegin,2002:203).

Bu uluslararası kervan yolu eski ve orta asırlarda kendi hegemonyasını korumuştur. Buna örnek olarak Hun Devleti’nin  yükselme ve çöküş dönemini gösterebiliriz. Milattan önce 209 yılı Hun tarihinin en parlak dönemi olan Mete’nin hükümdarlığı döneminde devletin iktisadi yükselişinin asıl sebebi İpek Yolunun kontrolünün tamamen Hunların eline geçmesinden kaynaklanmıştır. Daha sonra  Çin İmparatorluğu yıllık vergi vermeyi kabul ederek bu yolu kullanma hukukunu elde etmiştir. Çin Devleti Hun İmparatorluğunun içinde gerçekleşen iç savaşlardan istifade ederek İpek yolu üzerindeki ülkeleri sırasıyla ele geçirir. Böylece İpek Yolunun Kontrolünü tamamen Çinliler ellerine geçirir. Bu da doğal olarak Hunların çöküşüne yol açar. Ticari ve siyasi zayıflık devletin parçalanması ile sonuçlanır. Bu sırada Batı’yla olan ticaret yolları açılmış ve Çin’in merkezine her taraftan kıymetli eşyalar gelmeye başlamıştır ve Orta Asya ile  de Çin’in ticareti artmıştır. Bu ticaretten sadece tüccarlar değil ticaret yollarından geçen yerlerdeki Çinli devlet memurları  da kazançlı çıkmışlardır (Kırgız Respublikası Tarıhı,2000:117).

İpek  Yolu ,vahaların yanı sıra yollardaki geçiş trafiğinin kontrolünü sağlayan askeri  merkezler tarafından da kullanılmıştır. Bölgenin coğrafi özelliklerinden dolayı çok az sabit ulaşım ve ticaret yolu olmuştur. Bu yollarda çıkan en ufak çatışma bile doğu ve batı  arsında tüm trafiğin durmasına sebep olabilmiştir. Tarih boyunca çok az insan İpek Yolunun  tam uzunluğu olan yaklaşık 6 bin km  dolaşmıştır. Tüm bu yol üzerindeki  ticaret merkezleri alış verişi yüksek tutmak için  sürekli rekabet içindelerdi. Bu nedenle de sık sık  silahlı çatışmalara dönen kavgalar çıkmıştır. Sadece,13  ve 14 yüz yıllarda Moğol  İktidarı  döneminde tüm Asya tek bir yönetim altında toplanmış ve güvenli bir ticaret ortamı sağlamışlardır (Radlov,1883:74) .

İpek Yolunun Kültür ve Din Üzerindeki Etkisi                                                                       

Kültür ürünlerinin ve  ideolojilerin aktarımı ticari mallara göre daha kalıcı olmuştur. Ticari, siyasi, diplomatik, ve misyonerlik nedenler ile gerçekleştirilmiş uzak ticaretin tüm türleri farklı toplumlar arasında kültürel değişimi meydana getirmiştir. Bilimsel bilgiler, dini düşünceler, felsefi görüşler, şarkılar, hikayeler seyahat edenler yoluyla taşınmış ve güncel kalmıştır. Bunların yanı sıra  gıda maddelerinin girişi ile tarımsal değişimler de gerçekleşmiştir. Kağıt üretimi ve matbaa, damıtma gibi kimyasal işlemler, etkili at koşumu ile üzengi  gibi önemli buluşlar dünyaya Asya üzerinden yayılmıştır (Merkezi Asya Halklarının Tarihi-Kültürel İlişkileri,1983:62).

Büyük İpek Yolu üzerinde taşınan kalıcı şeylerden biri de dinler olmuştur. 4 ve 5. yüzyıllarda Kuzey Vey Hanedanlığı döneminde Budizm, kuzey güzergahı yoluyla Hindistan’dan Çin ve Japonya’ya gelmiştir. Bazı  istisnalar haricinde Hıristiyanlığın  Anadolu’da yayılmasının 3. yüz yılda Sasani İmparatorluğu döneminin başlaması ile mümkün olduğu kabul edilmektedir. Hıristiyanlık Orta ve Doğu Asya’da hiçbir zaman hakim din olmamasına rağmen İpek Yolu’nu kullanarak Çin sınırına kadar ulaşmıştır. Hıristiyanlığın yayılması diğer dinlerden baskın olan İslam’ın yayılmasına göre daha kısıtlı olmuştur. MS 632 yılında Muhammed’in vefatından sonra İslamiyet, Arap yarımadası üzerinde hızla yayılmaya başlamış, sonraki yüz yılda da  eski Roma şehirleri olan Suriye, Mısır ve bütün Kuzey Afrika’da  yerleşme sürecine girmiştir. Kısa süre içinde İpek Yolu’nun batı kısmı ve böylelikle  Asya üzerinde gerçekleşen ticaret Müslümanların kontrolüne geçmiştir. İslamiyet ilk olarak  İpek Yolu üzerinde  yer alan şehir merkezleri boyunca etkili olmuş ve daha sonra kırsal bölgelere kaymıştır. Orta Asya, Çin, Bengal ve daha sonra Endonezya’da askeri ve politik  bir girişim olmadan Müslüman yerleşim  yerleri olmuştur. Pers kökenli  olan Zerdüştlük ve Mani dini de İpek Yolu üzerinden yayılmıştır (Abramzon,1991:789).

İpek Yolunun Günümüzdeki Önemi

İpek Yolu günümüzde daha çok turistik bir anlam  taşımaktadır. Batı, İpek Yolu üzerindeki  Doğu mistisizmini kitaplar yoluyla  tanımaya başladıktan sonra Batı’nın Doğu’ya olan ilgisi ve buna bağlı olarak turistik faaliyetler artmıştır. Genelde “Marko Polo’nun Peşinden” adı altında düzenlenen gezilerle  bölgeye sürekli turist gelmektedir. Çin yabancı turistlere  kapılarını 1970 yılların sonuna doğru  açması ile büyük turizm fırsatının farkına vararak, İpek Yolu üzerinde  bulunan  görülmeye değer bir çok yer ve kültür anıtı restore edilmiş ve resmi makamlarca koruma altına alınmıştır. 

Yapılan arkeolojik kazılar ile İpek Yolu üzerinde sürdürülmüş olan hayat araştırılmış ve ortaya konulmuştur. Taklamakan Çölü üzerinde yapılan seyahatlerde sürekli şehir  haberleri ve mağara kalıntıları karşımıza çıkar. Bu yol üzerinde yaşayan halklar ve günümüze kadar korunmuş olan yaşam tarzı en ilgi çekici unsurlardandır. Günümüzde pek çok turist  Budizm’in Japonya’ya varana kadar  geçmiş olan ülkeleri görmek amacıyla  Japonya’dan gelmektedir.

İpek Yolu üzerinde son demir yolu parçası 1992 yılında, Almata – Urumçi arasında  uluslararası hattın açılması ile kapatılmıştır. Fakat buna rağmen Pekin-Tarhan  veya Pekin- Moskova arasında düzenli tren seferleri yada sabit aktarma bağlantıları bulunmamaktadır.

Günümüzde Asya ile Avrupa’ya daha somut bir ifade ile 28 ülkeyi biri birine bağlayan 114 bin kilometrelik Trans- Asya Demir Yolu Ağı ile 141 bin kilometreyi bulan  Asya Hızlı Demir Yolu ağa projeleri  yürütülmektedir. Bu projeler bölgenin  ekonomik ve ticari gelişmeleri  ile stratejik bütünleşmesi açısından büyük önem taşır.Bu projelerin Türki’ye için de önemi  büyüktür;Türkiye’nin  doğu ile batı arasındaki tarihi köprülük misyonu için büyük  önem arz eden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ile Londra’dan kalkan bir tren Çin’e kadar gidebilecek.

Kaynaklar

Abramzon S.M. Kırgızlar ve Onların Milli ve Tarihi Kültürel İlişkileri, Leningrad,1991.

Aytmambetov D.D. IXXyy.ın İkinci Yarısı  ile XX yy. Başlarında Kırgız Halkının Kültürü, Frunze, 1967.

Akayev A. A.İpek Yolu Diplomasisi.,Kırgız Cumhurbaşkanının Doktrini,Bişkek,1999.

Auezov M. Yılların Düşündürdükleri, Almatı,1961.

Barthold V. V. Türkistan Kültür Hayatının Tarihi. Cilt II,Moskova.1963.

Çorotegin Tınçtıkbek,’Kırgızistan Cumhuriyeti’, Genel Türk Tarihi, Ankara; Yeni Türkiye Yayınları, 2002,s.271.

Çağtay Uluçay ‘Kırgızlar’, Tarih Ansiklopedisi, İstanbul; Doğan Kardeş Yayınları, 1961,s.257

Lev Qumilov, Qadim Türkler, Bakü, 1993,536.

Kırgızisran Tarihi, Cilt II,Frunze,1986.

Kırgız  Respublikasi Tarıhı,Bişkek 2000.

Koomduk İlimder Jurnalı,Kırgız Türk Manas Üniversitesi ,Sayı 1, 2001.

Merkezi  Asya Halklarının  Tarihi-Kültürel İlişkileri, Ulan –Ude,1983.

Radlov V. V.Türk Halk Edebiyatı Örnekleri. Cilt V.St.Petersburg,1883.

Türkistan Dergisi,St.Petersburg,1870.