Güney Kafkasya’da 3+3 Bölgesel Mekanizma Uzlaşı Sağlar Mı?
Güney Kafkasya'da ‘3+3 formatı’ adı verilen bölgesel iş birliğini amaçlayan platformun ikinci zirvesi 23 Ekim 2023 tarihinde İran’ın başkenti Tahran'da düzenlendi. Zirveye İran, Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarının katıldı. Ancak Gürcistan ilk toplantıda olduğu gibi bu toplantıya katılmadı. Toplantının ana gündemini Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve barış süreci oluşturdu.
Toplantıda bölgesel barış ve istikrar için bir dizi kararlar alındı. Bölgede yer alan ülkeler arasında karşılıklı olumlu ilişkiler ve faydaya dayalı bir diyalog oluşturulmasının önemine vurgu yapılarak, anlaşmazlıkların barışçıl yönde çözülmesine karar verildi. Egemenliğe saygının, siyasi bağımsızlığın, toprak bütünlüğünün, uluslararası kabul görmüş toprakların dokunulmazlığının önemi üzerinde durularak, içişlerine karışmama, tehdit ve kuvvete başvurmanın engellenmesi ve insan haklarına saygı vurgusu yapıldı. Ancak hem uzak hem de yakın geçmişe bakıldığında, güncel gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, diplomatik söylemlerin pratikteki karşılığını görmek oldukça zor. "3+3" bölgesel danışma mekanizması çoklu iş birliği çerçevesinde işlevsel hale getirilirse, bölgesel problemler çözüme kavuşacaktır. Böylece jeopolitik konumu itibariyle büyük öneme sahip olan Güney Kafkasya’da güven endeksli bağlar oluşturmak, müşterek faydalar zemininde birlikte iş birliği sağlayarak hem bölgesel hem de ülkelerin kendi ulusal refahlarına katkıda sunacaktır.
Bölgesel barışın sağlanması ve bölgesel mekanizmanın doğru bir şekilde işleyebilmesi, alınan kararların tüm taraflar için uygulanabilir olmasına ve fayda sağlayabilmesine bağlıdır. Bölgedeki en temel sorunlardan bir kaçına değinecek olursak, Ermenistan’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne saygı göstermemesi, Karabağ’da yasadışı faaliyetlerine devam etmesi, II. Karabağ Savaşı’nın ardın barış anlaması için masaya oturmamasıdır. Bir diğer mesele ise İran faktörüdür. İran, Zengezur Koridoru açılırsa Karadeniz’e açılan yolun kapanacağını düşünerek tedirginlik içinde bulunmaktadır. Ayrıca kendi sınırları içerisinde milyonlarca Azerbaycan Türk’ü yaşamaktadır. Azerbaycan’ın bölgesel himayesi ve gücü arttıkça, gelecekte olası bir senaryoda, İran’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin Bakü’ye bağlanma talebi olabileceği yönünde kaygı içerisinde bulunmaktadır. Bahsedilen iki ana problematik temelinde bir dizi endişeye sahip Tahran hükümeti, bu ve daha farklı gerekçelerle Ermenistan’ı desteklemektedir. Ermenistan’ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğine dair çok kez açıklama yapan İran, Ermenistan’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne karşı oluşturduğu tehdidi göz ardı etmiştir. Bu noktada İran’ın Zengezur Koridoru’nun ortasında yer alan Kapan’a konsolosluk açmasını hatırlamak gerekir.
Geçtiğimiz haftalarda Azerbaycan-İran arasında Nahçıvan’a doğalgaz sevkiyatı sağlanması için çalışmalara başlandı. Doğalgaz nakli Azerbaycan ve İran topraklarından geçecek. Son zamanlarda bu iş birliği sayesinde Azerbaycan-İran arasındaki diplomatik diyalog olumlu seyretmeye başladı.
İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Tahran’da düzenlenen toplantı sonrası yapmış olduğu açıklamada yaklaşık üç ay önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de görüşme yaptığını belirterek, bu toplantıda Aliyev’in Güney Kafkasya'nın sınırlarını ve jeopolitiğini değiştirmeye niyetlerinin olmadığını söylediğini belirtti. Abdullahiyan, Zengezur'un ulaşım güzergahına ilişkin olarak iki ülke arasında İran'dan Nahçıvan'a kadar bir koridorun oluşturulması kararlaştırıldığını ifade etti. Hayata geçirilmesi planlanan bu proje için iki ülkenin ilgili şirketleri ve uzman bakanlıklarının çalıştığını ifade etti. Abdullahiyan’ın bu açıklaması önemlidir. Çünkü bölgesel bir projede paydaş olması onun meselelere daha yapıcı yaklaşmasına olanak sağlayabileceği izlenimi vermektedir. Ancak İran’ın Ermenilerin işgalci politikalarına yönelik tutumu iki devlet arasındaki ilişkilerin sürdürülebilmesi ve geliştirilmesi noktasında belirli olacaktır.
Gelinen noktada, Ermenistan’ın tutumuna bakıldığında, her müzakerede olduğu gibi masada yapıcı bir tutum sergileyip sahada karşılığını göstermeyen Erivan yönetimine güvenebilmek mümkün mü? Elbette ki tarihsel hafızımızı yokladığımızda ve yakın geçmişteki tecrübelerimizi de göz önünde bulundurulduğumuzda, barış anlaşması imzalanana kadar Ermenistan’a güvenebilmek mümkün görünmeyecektir. 25 Ekim’de, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, Ermeni yetkililerin ülkede Rus askeri üssünün varlığını sürdürmede herhangi bir avantaj görmediği yönünde bir açıklama yaptı. Ona göre, Moskova müttefik yükümlülüklerini yerine getirmediği için Erivan’ın şu anda yeni ortaklar aradığını belirtti.
Ermenistan’da Rusya karşıtlığı yükseldiği görülmektedir. Azerbaycan’ın Karabağ’da başlattığı 23 saat 43 dakikalık anti terör operasyonu sürerken Erivan’da Rus büyükelçiliği hedef alınmıştı. Erivan hükümeti bu süreçte Rusya’nın kendisine gerekli desteği sağlamadığı düşüncesi hâkim durumda. Bu sebeple on yıllardır Rusya desteği ile ihtilaf ve işgal faaliyetlerini yürüten Ermenistan, Rusya’ya alternatif oluşturmak için Güney Kafkasya ile bölgesel ve hukuki bağı olmayan aktörleri kendisine destek olmaları için bölgeye çekmeye çalışmakta. 11-12 Eylül’de Ermenistan’ın Amerika ile "Kartal Partner 2023" adlı ortak tatbikat yapması, Fransa ile yoğun diplomasi trafiği ve üst düzey ziyaretler bunun göstergesi durumunda.
Tahran’da yapılan toplantının ardından Paşinyan’ın Rusya hakkında yapmış olduğu açıklama oldukça dikkat çekicidir. Bu, Ermenistan’ın sorunların çözümüne ilişkin bölgesel aktörlerle kurmuş olduğu temas ve yapmış olduğu görüşmeler ortak bir çizgi zemininde ilerlemediğini ve alınan kararlara sadık kalamayacağını göstermektedir.
Sonuç olarak, Güney Kafkasya, stratejik ve jeopolitik konumunun yanı sıra enerji bakımından zengin olması da hem bölgesel hem de küresel olarak bu bölgeyi odak merkezi haline getirdi. Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri yüzünü Güney Kafkasya'ya çevirmeye başladı. Elbette burada nüfuz elde etmek de Rusya’yı çevreleme politikası ile paralel bir durum. Ermenistan’ın bu bölgeye Batı güçleri çekme gayreti Rusya ve İran’ı da rahatsız etmektedir. 3+3 formatı, Batı'nın bölgede var olma çabalarının baskı altına alınması ve bölgesel açmazları çözebilmek için önemli bir fırsattır; tabi doğru bir politika ile değerlendirilebildiği müddetçe. Bu noktada Ermenistan’ın yaklaşımlarının ve eylemlerinin tutarlı olması büyük önem taşıyacaktır. Aksi halde 3+3 formatının amacına ulaşması mümkün değildir.