Ermenistan’ın Türkiye’ye Yönelik Deprem Yardımının Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan İlişkilerinin Normalleşmesine Olası Etkileri
Türkiye, 6 Şubat sabahı dünyanın son yüzyıl içerisinde gördüğü en büyük felaketlerden birisini yaşamıştır. Gerçekleşen deprem felaketi sonrasında Türkiye 4. seviyede acil afet alarmı vermiş ve tüm dünyanın deprem felaketi konusunda Türkiye’ye deprem yardımı yapmasının yolunu açmıştır. Türkiye’ye bu süreçte 71 ülkeden yardım gelmiştir. Bu ülkeler arasında Katar’dan Cezayir’e Kore’den Hollanda’ya kadar pek çok ülkenin olduğu görülmektedir. Depremden hemen sonra destek için yola çıkan arama kurtarma ekipleri, depremzedelere yönelik yardım tırları Türkiye’nin yalnız olmadığını hissettirmiştir. Depremden önceki dönemlerde Yunanistan’la olan gerginliklere rağmen Yunanistan’ın dahi yardım göndermesi Türkiye açısından önem arz etmektedir. Bir benzer örnek olan Ermenistan’dır. Tarihi sorunlarımız göz önünde bulundurulduğunda Ermenistan’ın destekleri de dikkate alınacak değerdedir. Yardım gönderen ülkelerden en çok Azerbaycan’ın destek olması ise Türkiye ve Azerbaycan arasındaki Bir Millet İki Devlet sözünün söylemde kalan bir slogan olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır. Azerbaycan 747 arama kurtarma ve sağlık personeliyle katıldığı çalışmalarda enkazdan 54 kişiyi kurtarmıştır. 503 bin dolar nakdi yardım, 1 sahra hastanesi, 479 çadır, 14 bin 380 temel ihtiyaç malzemesi, 82 bin 480 sıcak tutan giysi, 611 bin 709 ilaç ve tıbbi malzeme göndermiştir. Türkiye’nin depremzedeler için kullanılmak üzere tüm kanallarından ortak yayın olarak düzenlediği “Tek Yürek” Programına, Azerbaycan ve KKTC’de katılmıştır. Özellikle Azerbaycan devlet şirketi SOCAR’ın 30 milyonun üzerinde bağış yaptığı bilinmekle birlikte Azerbaycan’dan ve KKTC’den ünlü iş adamlarının ve devlet adamlarının bağış yaptıkları bilinmektedir. BU konuda Türkiye’yi ve belki de dünyayı da şaşırtan ülkelerden biri d İsrail’dir. Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışı ve Mavi Marmara olaylarından sonra kopma noktasına gelen Türkiye- İsrail ilişkileri 2022 yılından yeninden canlanmaya başlamıştır. Karşılıklı liderler düzeyindeki ziyaretler ve elçiliklerin atanması ile ilişkiler rayına oturmuştur. 6 Şubat deprem felaketinde İsrail Ermenistan’dan sonra Türkiye’ye en çok yardım gönderen ülke olarak pek çok kişiyi de şaşırtmıştır. İsrail bu süreçte 450 kişiyi arama kurtarma faaliyetleri için göndermiştir. Aynı zamanda ayni be nakdi destekte de bulunmuştur.
Türkiye’ye yapılan yardımların pek çok farklı ülkeden olması ve yukarıda belirttiğimiz üzere Ermenistan ve Yunanistan’ın böylesi bir felaket durumunda destek olması uluslararası sisteme örnek olacak niteliktedir. Her ne kadar geçmiş yıllarda Ermenistan’ın yaşadığı felaketler neticesinde Türkiye’nin yardım elini her zaman uzatıyor olduğu bilinse de 2020 yılı öncesinde Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile ilişkilerinin bu seviyeye geleceği pek olası bir durum olarak değerlendirilmezdi. Türkiye ve Azerbaycan devlet yetkililerinin, Ermenistan yetkilileri ile aynı kareye bile girmedikleri hatta basına kapalı alanlarda bile görüşmedikleri bilinen bir gerçekti. Ermenistan’ın 1991 yılında Karabağ işgali ile Azerbaycan’la kötüleşen ilişkileri, Türkiye açısından da her zaman Ermenistan işgalinin tepkiyle karşılanması Ermenistan’ın bölgede yanız kalmasını ve Türkiye ve Azerbaycan’ın daha da yakınlaşmasını sağladı. Özellikle Karabağ’daki işgal edilen bölgede AGİT ve pek çok uluslararası kuruluşa rağmen çözümsüzlüğünü sürdürmesi ve zaman zaman orta boyuttaki çatışmaların yaşanması, Karabağ bölgesinin uzun yıllar daha çatışma bölgesi olarak kalacağını düşündürtmekte idi.
1. Karabağ Savaşı sonrası Ermeni işgalinin başlamasıyla Türkiye, Ermenistan ile diplomatik ilişkililerini durdurmuş ve geçişleri kapatmıştı. Kapanan sınır kapıları arasında Alican Sınır Kapısı da bulunmaktadır. 35 yıl sonra Karabağ sorununun Azerbaycan Zaferi ile çözülmesi bugün Azerbaycan- Ermenistan, Türkiye- Ermenistan ilişkilerini farklı bir boyuta taşımıştır. 10 Kasım 2020’de imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra pek çok kez düzenlenen liderler zirvesi sonucunda her ne kadar Ermenistan Barış Anlaşması’nı imzalamamış olsa da çatışmanın sona ermiş olması ve işgal altındaki toprakların kurtarılması büyük bir zaferdir.
Bugün karşımızda iki farklı Ermenistan vardır. İlki 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan toprak bütünlüğünü resmi olarak tanıyacağını gösterecek olan Barış Antlaşması’nı imzalamaktan kaçınan Ermenistan diğeri ise bugün Türkiye’ye insani yardım gönderen Ermenistan’dır. Türkiye, Ermenistan ile olan sınırlarını bundan 32 sene önce işgalin başlamasından sonra kapatmış o günden bu yana her ne kadar açılması konuşulsa da sınır kapısı açılmamıştır. Sınır kapısının açılma şartı olarak ise Ermenistan’ın Azerbaycan ile gerçekleştirmesi kaçınılmaz olan Barış Anlaşması’nı kabul etmesi bulunmaktadır.
Bugün 1. Karabağ Savaşı ile kapanan Alican Sınır Kapısı 32 yıl sonra ilk defa açılmış ve yaşanan deprem felaketinden etkilenen depremzedeler için gelen Ermenistan’ın 5 yardım tırı ve arama kurtarma ekibi bu sınırdan Türkiye’ye giriş yapmıştır. Alican Sınır Kapısı acil bir durum sebebiyle açılmış olsa da ilerleyen günlerde deprem yardımlarının tamamlanması ile açık kalması ve tekrar kapanması konusu gündeme gelmiştir. Türkiye’nin sınır kapısını açma şartı hala daha devam etmektedir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında şunları dile getirmiştir: “Bugün insani alanda ortaya koyduğumuz iş birliği anlayışının Güney Kafkasya'nın normalleşme sürecine destek olacağına inanıyoruz.” Dışişleri Bakanımızın bu açıklamasından yola çıkarak sınır kapısının tamamen açık kalacağı sonucunu çıkarmak doğru olmayacaktır. Türkiye ancak ve ancak Ermenistan’ın Barış Antlaşması’nı imzalaması ile tamamen açılabilecektir. Aslına bakıldığında bu durum en çok Ermenistan’ın lehinedir. Ermenistan’ın Batı’ya açılan Kars Akyaka Doğu Kapısı’nın ve Alican Sınır Kapısı’nın kapalı olması ekonomik ve sosyal gelişiminin yavaşlamasına ve hatta gerilemesine neden olmuştur. Ermenistan’ın bu süreçte anlaşmayı imzalaması, Azerbaycan toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu resmi olarak da kabul etmesi halinde Ermenistan, ekonomik ve sosyal gelişim anlamında seviye atlamış olacaktır.
Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu’nun da dile getirdiği gibi daha önceki afet dönemlerinde Türkiye de Ermenistan’ın yanında olmuştur. Bunun en önemli örneklerinden biri 1988 yılında gerçeklesen Spitak Depremi (Gümrü Depremi) olarak bilinmektedir. (Guliyev 2018) Bu depremde Ermenistan’da 20.000’in üzerinden insan hayatını kaybetmiştir. (Özocak 2022) Ermenistan’ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı olduğu zamanda gerçekleşen depremden Türkiye’den Ermenistan’a yardımlar ulaştırılmıştır. Spitak Depremi’nden sonra 1995 yılında Ermenistan lobi gruplarının yapmış olduğu faaliyetler sonucunda deprem bölgesi için kullanılmak üzere Ermenistan’a 100 milyon dolar yardım gönderilmiştir. (Özocak 2022) Spitak Depremi’nden hemen sonra Türkiye, Alican Sınır Kapısı’ndan çok ciddi yardımlarda bulunmuştur. Hatta bu dönemde Azerbaycan’dan da yardımların gönderildiği ama radikal gruplar tarafından bu yardımların maalesef parçalandığı bilinmektedir. Ermenistan’daki Türk nefretini bu kadar yoğun olduğu bir zamandan, bugün Barış Antlaşması için masaya oturabilen bir Ermenistan’a dönüştürmek elbet büyük oranda Azerbaycan’ın ve sonra Türkiye’nin başarısıdır.
Alican Sınır Kapısı, son olarak 1988'de Ermenistan'da yaşanan depremde kullanılmış, Türk Kızılay’ı tarafından toplanan yardımlar buradan geçirilerek afet bölgelerine gönderilmiştir. Bu konuya bugün bahsi geçen basın toplantısında Dışişleri Bakanımız da değinmiş şu açıklamayı yapmıştır: Spitak Depremi’nin ardından Türkiye'nin yardımlarının Alican Sınır Kapısı'ndan geçirilerek Ermenistan'a ulaştırıldığını kaydeden Çavuşoğlu, "Yıllar sonra yine aynı sınır kapısından bu kez Ermenistan'ın insani yardımları ülkemize geldi. Bu dayanışmamızı devam ettirmemiz gerekiyor.” demiştir. Spitak Depremi’nde Türkiye’nin Ermenistan’a yapmış olduğu yardımlar görüldüğü üzere bugün Ermenistan tarafından Türkiye’ye de yapılmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Türkiye ve Azerbaycan son 3, 4 yıldır bölgede ve dünyada daha önemli iki güç haline gelmiştir. İki ülkenin özellikle 2. Karabağ Savaşı'nda kurduğu dayanışma bu gücü daha da arttırmıştır. Karabağ Savaşı'nın kazanılması ve Zafer’in elde edilmesi ile bölgedeki ittifak daha da güçlenmiştir. Bu sürece kadar Ermenistan’a Türkiye tarafından uygulanan ambargo ve kapalı sınır politikası hala daha devam etse de Barış Anlaşması’nı imzalanmasıyla Türkiye'nin, Ermenistan'a kapattığı sınırlarını açacağı pek çok kez dile getirilmiştir. Dünyada benzeri çok nadir olan 6 Şubat'ta 10 ilde gerçekleşen büyük deprem felaketinden sonra Türkiye Ermenistan sınırı ilk defa açılmış ve Ermenistan’dan Türkiye'ye yardım tırları ve arama kurtarma ekibi geçiş yapmıştır. Başka bir deprem olan 1988 yılında Ermenistan’da gerçekleşen depremde Alican Sınır Kapısı’ndan geçen yardımlar Türkiye tarafından ulaştırılmıştır. Bugünkü meselede ise Alican Sınır Kapısı’nın açık kalıp kalmayacağı meselesi tamamen Barış Anlaşması’nın imzalanıp imzalanmaması ile alakalıdır. Türkiye bu zor günleri atlatırken yanında olan Ermenistan’ı unutmayacaktır. Bunun yanında sınır politikasında şart koştuğu Azerbaycan ile imzalanması gereken Barış Antlaşması’nı imzalamadığı sürece sınır politikasında değişiklik yapmaması gerektiğini de bir kez daha dile getirmekte fayda vardır. Ermenistan’dan gelen ve bölge barışını destekleyecek olan yardımların Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla daha da olumlu bir hava estireceği de unutulmamalıdır. Bu anlaşmanın imzalanması bölgede yeni bir ittifakın kurulmasına da katkı sağlayacak ve dünya barışını destekleyecektir. Sadece Azerbaycan- Ermenistan değil aynı zamanda Türkiye- Ermenistan ilişkileri de düzelecektir. Bu durum sosyal, siyasi ve ekonomik pek çok krizin de karşılıklı çözülmesine katkı sağlayacaktır.