Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Dr. Sinan OĞAN’ın 29 Mart 2012 Tarihinde TV 8’de Konuk Olduğu Erkan TAN ile Başkentten Programının Yazılı Metni

Erkan TAN: Sevgili izleyiciler Erkan Tan ile Başkentten devam ediyor. Stüdyomuzdayız, stüdyomuzda misafirimizi ağırlayacağız. Saatler 08.40’ı gösteriyor. Stüdyomuzda, Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sinan OĞAN Bey bulunuyor. Onunla konuşacağız; vatanı, milleti, devleti, devletin iyi idare edilip edilmediğini, milli eğitim meselelerini, Türk dış politikasını konuşacağız; ama onu yakalamışken hemen önce İran ile ilgili gelişmeyi nasıl yorumladığını sormak istiyorum efendim.

Sinan OĞAN*: Şimdi, İran bildiğiniz gibi Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ı ağırlıyor. Dün planlanan bir görüşme vardı ve Sayın Başbakan, Sayın Mahmud Ahmedinejad’la görüşecekti ancak Ahmedinejad’ın birden bire hasta olduğu lafı geldi. Öncelikle şunu söyleyeyim; Türkiye gibi bir ülkenin Başbakanı, İran’da maalesef bir tavırla karşılanmıştır ve hasta olduğu lafı bahanedir, hikâyedir. Türkiye’ye Suriye politikası noktasında tavır koymuştur İran.

Erkan TAN: Çok ağır konuştunuz Sinan Bey daha öteki meseleleri de konuşacağız ama önce bunu sorayım istedim. Çünkü siz…

Sinan OĞAN: Hiç ağır konuşmadım. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İran’dadır. İran’ın Cumhurbaşkanı hasta olduğu bahanesiyle maalesef Türkiye’ye net bir tavır koymuştur.

Erkan TAN: Şimdi, bunu manşet olarak hazırlıyor bizim arkadaşlar. ‘’Hastalığı hikâyedir…’’

Sinan OĞAN: Ahmedinejad hasta falan değil. Bugün, normalde görüşmesi olacaktır… Yani, o hasta olduğu lafı Türkiye’ye, “Biz senin Suriye politikana karşıyız. Suriye’de bu kadar askeri müdahaleye hevesli olma” tavrıdır. ERDOĞAN’ın oraya indiği saatlerde, İran’ın bir Press TV’si var, İngilizce yayın yapan televizyonu, orada da, Türkiye’ye çok ağır ithamlarda bulunan yayınlar yapılmıştı. Hem de yabancı…

Erkan TAN: Siz izlediniz mi kendi kendiniz?

Sinan OĞAN: Yok ben izleyemedim yayınlarla ilgili haber okudum. Bütün gün mecliste olduğumuz için, biliyorsunuz meclis neredeyse yirmi dört saat çalışıyor, bu sebeple de oradan izleme imkânım olmadı; ama haberle ilgili yani o yayınla ilgili…

Erkan TAN: Ağır eleştiriler tam indiği saatte öyle mi?

Sinan OĞAN: Tam indiği saatlerde hem de Amerikalı konuklarıyla Türkiye’ye yönelik İran ve Suriye politikası noktasında çok ağır eleştirilerde bulunmuştur. Türkiye’nin Suriye’de askeri müdahaleye çok hevesli olduğu ifade ediliyor. Aslına baktığımızda yani bu hevesi de görebiliyoruz.

Erkan TAN: “Hastalık bahane, tavır koymuştur İran” diyorsunuz.

Sinan OĞAN: Kesinlikle İran Türkiye’ye tavır koymuştur. Şimdi, Sayın Barack H. Obama ile Sayın ERDOĞAN’ın görüşmelerine de baktığımız da Sayın Obama’nın itidal çağrılarına rağmen Sayın ERDOĞAN’ın, “Mutlaka buna müdahale edilmelidir, buna seyirci kalınmamalıdır” şeklinde bir açıklamasını görüyoruz ki, hayretler içerisinde izliyorum. Yani, sanki bu işi biran önce çözmek isteyen bizmişiz, Amerika da “Yahu biraz daha sakin olun, biraz daha itidalli olun’’ diyor. Roller değişmiş bakınız.

Erkan TAN: Bilerek mi, isteyerek mi, planlanarak mı rol değişimi varmış gibi takdim ediliyor?

Sinan OĞAN: Bilerek, isteyerek… Bu işin ayrı boyutu. Türkiye’nin bu kadar hevesli olmaması lazım. Amerika bu manada Türkiye’ye muhtaçtır. Amerika Türkiye’nin desteğine mecburdur. Ama öyle bir hal yaratılmış ki sanki biz bir an önce oraya girmek istiyoruz da biz Amerika’ya mecburuz, biz Amerika’yı ikna etmeye çalışıyoruz, “ne olur gelin Suriye’ye girelim” diye. Böyle bir mantıksız dış politika olur mu, Allah aşkına. Amerika’nın gelip bizim ayağımıza çökmesi lazım, dizimize çökmesi lazım, “Bize Suriye konusunda destek verin” demesi lazımken biz Amerika’ya gitmişiz ki bir an önce uluslararası camiayı ikna edelim de Suriye’ye girelim tavrında bir siyasetle karşı karşıyayız. Böyle bir manzara karşısında bizim Amerika’yla, bölgedeki diğer ülkelerle pazarlık şansımız ne olur Allah aşkına. PKK konusunda bizim önemli bir pazarlık imkanımız varken; Başbakan ERDOĞAN’ın ve Sayın DAVUTOĞLU’nun böylesine müdahale hevesli politikası, bizim bütün bölgedeki dış politika dengelerimizi bozduğu gibi müdahale anlayışı bizim pazarlık gücümüzü de azaltıyor.

Erkan TAN: Buraya geri dönmek üzere tekrar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dün geceki mesaisine…

Sinan OĞAN: Ama İran noktasına biraz daha değinmemiz gerekecek.

Erkan TAN: Bir seyircimiz diyor ki Üzeyir Avcı Konya, “Ey Milliyetçi Hareket Partisi, CHP’nin arkasına vagon olmuş gidiyorsunuz. AK Parti’nin yaptığı hizmetleri görmüyor musunuz? Niçin siz ‘Evet’ demiyorsunuz imam hatiplerin önünün açılmasına?’’

Sinan OĞAN: PKK’nın Habur zihniyetinin BDP’nin arkasına vagon olmuş AKP’nin neyini destekleyeceğiz Allah aşkına! Dün mecliste bizim İstanbul milletvekilimiz Sayın Celal Adan çok net bir şekilde dedi, çok net bir şekilde AKP’ye ne durumda olduğunu izah etti…

Erkan TAN: Kürsüye çıkıp öyle mi? Seyredemedi millet de biz de seyredemedik. Sizin tweetlerinizden bilgi sahibi oluyoruz.

Sinan Oğan: Evet, maalesef bu kadar hizmet eden AKP var ise; bu kadar durumu temiz ise niye milletten saklıyor? Konya’nın Halkapınar Seydifakılı bölgesindeki vatandaşımız niye izleyemiyor? Meclisi niye sansürlüyor bu AKP? Vatandaş izlesin görsün. Bizim, hangi pozisyonda olduğumuzu, AKP’nin hangi pozisyonda olduğunu kimin kimin vagonu olduğuna bırakın millet karar versin. AKP’nin dedikleriyle niye vatandaşı konuşmak zorunda bırakıyorlar. Vatandaş kendi görsün. Bakınız biz imam hatip konusunda samimiyiz, başörtü konusunda samimiyiz; samimi olmayan AKP’dir. Biz diyoruz ki, “Bu kadar kıvırtmanıza gerek yok. Gelin imam hatiplerin orta kısmı konusunda MHP’nin açık ve net bir tavrı var. Bizim, seçmeli Kur’an dersleri konusunda seçim beyannamemizde, AKP’nin seçim beyannamesinde yok bizim beyannamemizde var. Açıkça ifadelerimiz var ve bu ifadelerimizin de arkasındayız gelin yapalım.’’ Biz bunu AKP’ye dediğimizde AKP sıraları neredeyse kafayı şeye vuracaktı. Yani o kadar çok ortada açıkta kaldılar ki bizim bu ifadelerimizde o kadar çok iki yüzlü bir siyaset izledikleri ortaya çıktı ki ve büyük kavga çıktı orada yani. Milletimiz maalesef bunu izleyemiyor ama AKP sıralarından sözlü sataşmalar, küfürler bir sürü şey çıktı ortaya.

Erkan TAN: Sonra?

Sinan OĞAN: Sonra ne olacak AKP, MHP’yi başka partilerle karıştırmasın. Bize karşı AKP’nin sözlü sataşmalarında, meclis kürsüsünden AKP’nin bize karşı her türlü hakaretamiz tavırları, sözleri ziyadesiyle cevabını alacaktır nitekim cevabını almıştır da. AKP hiç öyle meclisteki sayısının kalabalık olmasına bakmasın, MHP’yi AKP başka partilerle de karıştırmasın en yüksek tonda cevabını her halükarda, her şartta ve her yerde AKP alır.

Erkan TAN: Aldı mı peki siz…

Sinan OĞAN: Fazlasıyla aldı emin olun.

Erkan TAN: Peki, efendim şimdi diyorlar ki, “Siz de muhafazakar motifleri olan bir partisiniz. Neden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu çalışmasına destek vermiyorsunuz?’’

Sinan OĞAN: Efendim biz, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iki yüzlü bir siyaset izlediğini düşünüyoruz. Burada muhafazakar motifleri olan bir parti olarak biz diyoruz ki, “Kuran-ı Kerim burada seçmeli ders olarak alınsın’’ bunun için önerge veriyoruz, AKP önergemizi ret ediyor. Şimdi, kim kime destek olmuyor? Biz önerge verdik. Dedik ki, “Kuran-ı Kerim seçmeli ders olarak okutulsun…

Erkan TAN: Bütün okullarda?

Sinan OĞAN: İsteyen alsın, niye almasın? Milletimiz, vatandaşımız niye Kuran-ı Kerim’i öğrenmesin? Vatandaşlarımız, çocuklarımızı alıp ne olduğu belli olmayan yerlerde bu kursu vereceklerine; ehil midir değil midir belli olmayan küçücük, daracık sağlıksız koşullarda vereceklerine; milli eğitimin kontrolünde, bütün herkesin gözü önünde isteyen vatandaşlarımız seçmeli dersini alsın. AKP buna engel oldu!

Erkan TAN: Önerge verdiniz…

Sinan OĞAN: Önergemize engel oluyor AKP. Biz diyoruz ki, “Gelin dürüst olun! İmam hatiplerin orta kısmı konusunda bizim net tavrımız ortadadır. Bizim seçim beyannamelerimiz ortadadır. Gelin bunu açalım’’ diyoruz. AKP yine kıvırtıyor tabiri caizse. Çünkü AKP’nin niyeti burada üzüm yemek değil, maalesef milleti kandırmaktır. Dini, imanı, milletin dini duygularını sömürmektir. Başörtüsü konusunda AKP yıllarca bu milletin duygularını sömürdü. Biz diyoruz ki, “Milletin dini duygularını, inançlarını, benim o tertemiz Anadolu insanımın dini duygularını sömürme! Her şeyi sömürdün, bari insanlarımızın dini duygularını sömürme Allah aşkına. Gel burada samimi ol.” Bizim net bir teklifimiz var, gel buna destek ol. İmam hatipler konusunda bizim tavrımız nettir. Kur’an kursu konusunda Milliyetçi Hareket Partisi’nin vatanının, milletinin, milli ve manevi değerlerine saygı gösteren Milliyetçi Hareket Partisi’nin tavırları nettir; ama AKP’nin amacı, vatandaşın bu anlamda taleplerini karşılamak değil; vatandaşların taleplerini çok iyi beceriyorlar onu ifade edeyim, diline dolayarak sömürmektir. AKP maalesef…

Erkan TAN: Çok ağır konuştunuz. “Çok iyi beceriyorlar; vatandaşın taleplerini diline doluyor ama yapmıyor.’’

Sinan OĞAN: Vatandaşın bu anlamda milli ve manevi duygularını sömürüyor AKP. Diline dolayarak sömürüyor. Basın ve yayın organlarında da etkin oldukları için laf cambazlığı konusunda mahir oldukları için maalesef benim Anadolu insanımı kandırıyorlar. Halbuki hodri meydan diyoruz. Açın TRT’yi, TRT 3’ü kesmeyin millet görsün kim samimi, kim laf cambazı, kim bu konuda hangi iradeyi ortaya koymuş. Yüreğiniz yetiyorsa gelin meclis kürsüsünden tartışalım, konuşalım, millette herkesin gerçek yüzünü görsün.

Erkan TAN: “Günaydın’’ demiş bir seyircimiz. ‘Lise dördüncü sınıf tamamen fuzulidir. İlk dörtte de sorun var, son dörtte de’’ demiş. “Kardeşim lise dördüncü sınıfta oğlum okuyor. Nisan ayından beri izin istiyoruz. Oğluma her hafta rapor almaktan bıktım. Almazsam ‘arkadaşlar alıyor’ diyor bize psikolojik baskıda bulunduruyor. Selamlar’’ Ertuğrul Onursal, TV Net kameramanı.

Sinan OĞAN: Ertuğrul Bey’e buradan selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. Çok önemli bir konuya parmak basmış. Bakınız, öğrencilerimiz maalesef, geleceğin garantisi olarak görülmüyor. Çok affedersiniz, yarış atı zihniyetiyle öğrencilerimiz yetiştiriliyor! Bu sebeple de lise ikinci, üçüncü sınıflarda öğrencilerimiz artık; okula gitmenin onlara hayata hazırlanmak konusunda bir şey vermediği ortada. Bu defa sınav sisteminin bu tabiri caizse; yamukluğu yüzünden, öğrencilerimizi raporlar almakla, türlü türlü vatandaşımızı bahanelere zorlayarak, vatandaşımızı yalan konuşmaya zorlayarak öğrencilerimiz yarış atı gibi o sınavdan bu sınava hazırlanıyorlar. Bu sebeple sistem yanlış, bu sistemin yanlışlığını AKP hala görebilmiş değil. AKP’nin bütün yaptığı…

Erkan TAN: “Peki, düzeltmek istiyoruz yanlışlığı’’ diyorlar.

Sinan OĞAN: Şimdi, o yanlışlığı kim yaptı? Bir önceki Milli Eğitim Bakanı yaptı. Kimdi? Ondan önceki Milli Eğitim Bakanıydı yine yanlışlığı yapan. Sayın Hüseyin Çelik’ti o yanlışlığı yapan. Milli Eğitim Bakanlığı, on senedir hangi partinin tek elinde? Hani partinin Milli Eğitim Bakanı var on senedir? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin. On senede öyle bir sistem kurulurdu ki on senede artık çocuklarımız…

Erkan TAN: “E bırakmıyorlar çalışalım canım, takoz oluyorlar çalıştırmıyorlar meclisi görmüyor musunuz?’’ diyorlar.

Sinan OĞAN: Bu millet AKP’ye her türlü imkanı vermiş. Yüzde elli oy vermiş. O da biraz şüpheli aslında keşke biraz vaktimiz olsa o yüzde elli oyu nasıl aldıklarını, ben bizzat bire bir Iğdır’daki seçim sandıklarından söylesem. Vatandaşımızda o yüzde elliyi nasıl aldıklarını keşke bir öğrense vaktimiz varsa. Ama bu millet AKP’ye yüzde elli oy verdi değil mi?

Erkan TAN: Evet.

Sinan OĞAN: Yüzde elli oy ne demektir? Meclis çoğunluğu demektir. Niye yapmıyorsunuz kardeşim? Elinizi kolunuzu tutan mı var? İstediğinizi geçiriyorsunuz.istediğiniz kanunları geçiriyorsunuz. Ne oldu, hani çalıştırmıyorduk da bir gecede MİT Müsteşarını kurtaracak yasayı nasıl geçirdiniz? İşinize gelenleri geçiriyorsunuz. İşinize geldi mi mecliste her türlü olanak sizin elinizde. İşinize gelmediği zaman böyle kıvırtıyorsunuz. Kusura bakmayın! Bu milletimizin artık her şeyi görme vakti gelmiştir. Bu AKP’nin tiyatro oynadığını, bu AKP’nin son derece mahir bir tiyatro sanatçısı olduğunu görmelidir. Bu arada Dünya Tiyatrolar Haftası dolayısıyla da bütün gerçek tiyatrocularımızı kutluyorum. Tiyatro oyununa gönül vermiş, emek vermiş bütün insanlarımızı kutluyorum; ama unutulmasın ki esas burada mahir tiyatrocular, oyuncular meclisteki AKP’lilerdir onu da ifade edeyim.

Erkan TAN: Efendim devam ediyoruz; Adalet ve Kalkınma Partililerin Dünya Tiyatrolar Gününü kutluyorum diye de algılanabilir aslında, neyse zorlamıyorum.

Sinan OĞAN: Kesinlikle gerçek tiyatro severlerin tiyatroya, tiyatro sanatına gönül verenlerin günlerini kutluyorum, ayrıca bir de Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de Tiyatro Gününü kutluyorum.

Erkan TAN: “Osmaniye’den selamlar Sinan Oğan’ı beğeniyle izliyoruz. Ayni çizgiyle devam etsin hepimiz gayretlerinin farkındayız’’ Mustafa Gürel. “Böyle bir milletvekiline Milliyetçi Hareket Partisi sahip olduğu için gurur duymalıdır. Dış politikayı çok iyi tahlil etti’’ Ethem Gülbay, Elazığ’dan bu mesajı göndermiş. Şimdi dönelim tekrar dış politikaya. Televizyonlarını yeni açmışlar olabilir; “İran’da Sayın Başbakana tavır konmuştur’’ dediniz siz biraz daha devam eder misiniz?

Sinan OĞAN: Çok teşekkür ederim Ethem Bey’e… Maalesef o tavır Sayın Başbakan dolayısıyla Türkiye’ye konulmuştur…

Erkan TAN: ‘’E canım adam hasta olamaz mı? Tansiyonu çıkmış, gıda zehirlenmesi…’’

Sinan OĞAN: E birkaç saat öncesinde başka programlarda hiçbir sağlık sorunu olmayan Ahmedinejad; Başbakan gidince mi sağlık sorunları ortaya çıktı? Türkiye’nin düşürüldüğü durumu görüyor musunuz? Bölgede sözü dinlenir bir Türkiye’den, bölgede tavır konulan bir Türkiye’ye getirilmiştir.

Erkan TAN: Yani mesela Birleşmiş Milletler toplantısı için New York’ta olsalar da böyle bir bahane pek anlaşılabilir oluyor yani.

Sinan OĞAN: Kendi evinde… Sayın Başbakan da hastaydı değil mi? Geçmiş olsun bu arada ameliyatlar oldu; ama yine de gelen dış heyetleri kabul etmedi mi? Etti. Şimdi bu işler bahanedir kimseyi kandırmasınlar. Türkiye öyle bir duruma düşürülmüştür ki dış politikada; Sayın Obama’nın, Sayın DAVUTOĞLU’na “Hişt hişt gel buraya” tavrına dönüşmüştür. Türkiye’nin ağırlığını, kişiliğini o kadar ucuzlatmış ki bu iktidar, o kadar zayıflatmış ki Obama, DAVUTOĞLU’na “Hişt hişt gel buraya’’ şeklindeki bir noktaya gelmiştir.

Erkan TAN: Nerede gördünüz canım? Ben, hiç görmedim Sinan Bey, Allah var.

Sinan OĞAN: Siz, hiç gazete okumuyor musunuz?

Erkan TAN: Okuyoruz da yani, öyle mi demişler ki? Kim demiş? Nerede olmuş?

Sinan OĞAN: Tabi Sayın DAVUTOĞLU’nun düşürüldüğü duruma bakın. Ben, üzülüyorum. Benim Dış İşleri Bakanımın düştüğü o durumdan ben üzülüyorum. Benim Başbakanımın düşürüldüğü durumdan üzülüyorum. AKP’nin Başbakanı olabilir, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Dışişleri Bakanı olabilir; ama benim Dışişleri Bakanımdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı’dır. Hiç kimsenin haddi değildir. Türkiye Dışişleri Bakanını birisinin “Hişt hişt’’ diye çağırması. Kimsenin haddi değildir, Obama’nın da haddi değildir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, “Hastayım’’ diye kapıda bekletmekte kimsenin haddi değildir. Ve Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Türkiye gibi büyük bir devletin, büyük bir milletin orada temsilcileri olduğunu unutmamalıdır. AKP’nin Başbakanı değildir, AKP’nin Dışişleri Bakanı değildir sadece, Türkiye’yi temsil etmektedir ve Türkiye’nin ağırlığına yakışır bir temsil…

Erkan TAN: E canım belki İran haksızdır efendim, yani belki Türkiye haklıdır hep davalarda.

Sinan OĞAN: İran haklıdır, İran haksızdır meselesi değildir bu. Mesele, hangi devlet olursa olsun Türkiye’nin buradaki düşürüldüğü durumdur. Bakınız, Sayın Genel Başkanımız Dr. Devlet BAHÇELİ’nin çok güzel bir sözü var. Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ diyor ki; “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışında bir partiyiz.” “Önce ülkem ve milletim” diyen bir siyasi anlayış Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin Başbakanı hangi partiden olursa olsun orada o duruma düşürülmesine gönlü razı olmaz. Bizim de ona gönlümüz razı değil. Aynı şekilde Habur’cu AKP’nin, mecliste BDP’liler tarafından valinin tehdit edilmesine de bizim gönlümüz razı değil, buna da müsaade etmeyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi’yle BDP o konuda karşılıklı paslaşıyorlar. Bu Habur’cu anlayış, gayet güzel iş birliği yapıyorlar. Orada PKK’nın siyasi uzantıları meclis kürsüsünden valimizi tehdit ederken düşürüldüğü durum neyse, Başbakanın İran’da kabul edilmeyişi, o bir tavırla karşılanmasında dürüldüğü durumda odur. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her ikisinin de karşısındayız, her ikisine de aynı tavrı gösteriyoruz.

Erkan TAN: “Suriye ile ilgili hükümet ne yapıyor ki hani? Nereden çıkarttınız gidip de orayı işgal etmek istediğin, askeri müdahale istediğini? Hani bu iddianızın ispatı ne? İnsani yardım yapmaya çalışıyor, Türkiye’’ diyorlar.

Sinan OĞAN: Dün Kara Kuvvetleri Komutanımız neredeydi? Suriye sınırındaydı. İnsani yardım tabii ki yapılmalıdır. Esad rejimi bugün gelinen noktada, vatandaşına orada zulüm ediyor onu da ifade edeyim. O vatandaşı ayaklanmış.

Dr. Sinan OĞAN: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Iğdır Milletvekili ve TÜRKSAM – Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi Başkanıdır.