Dr. Sinan OĞAN’ın 20 Temmuz 2011 Tarihinde Konuk Olduğu TV 8’de Yayınlanan Erkan TAN ile Başkentten Programının Yazılı Metni
Erkan TAN: Şimdi stüdyomuz da MHP Iğdır Millet Vekili Sayın Sinan Oğan bey bulunuyor. Günaydın efendim, hoş geldiniz.
Sinan OĞAN*: Efendim günaydın.
Erkan TAN: Hayırlı uğurlu olsun Iğdır Milletvekilliğiniz.
Sinan OĞAN: Teşekkür ederim. Sağ olasınız.
Erkan TAN: Peki olaylarla ilgili Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın değerlendirmesine ne diyorsunuz?
Sinan OĞAN: Şimdi efendim öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne harekâtın yirminci yılı hayırlı olsun ve ümit ediyorum ki inşallah Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak nice yirmi yıllarını kutlar, hep beraber kutlarız. Çünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Rum kesimine yamama gayretlerinin olduğu bir dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız devlet statüsünü ben çok önemsiyorum. Bunu belirtmek istedim. Şimdi sayın Başbakan Silvan’daki saldırıdan sonra önemli bir şey ifade etti. O da Türkiye de Kürt sorunu yoktur dedi. Türkiye de terör sorunu vardır. Çok doğru bir kelimedir çok doğru bir ifadedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır söylediğimiz kelimedir, yıllardır söylediğimiz bir cümledir ve vurgudur. Neden? Çünkü Türkiye’de öncelikli olarak bir terör sorunu vardır. Biz hep bunu ifade ediyorduk; ama bununla beraber bireysel özgürlüklerin artırılması sorunu vardır. Şimdi Türkiye’de bireysel özgürlüklerin artırılmasının biz sonuna kadar yanındayız. Ancak sayın Başbakanın başlatmış olduğu açılım çalışmasında bireysel özgürlüklerden ziyade kitlesel ayrıcalıklar verilmeye çalışılıyordu. Siz eğer toplumunuzun bir parçasına bireysel özgürlükleri artıma yolundaki çabaları desteklemez ve o parçaya bir ayrıcalık pozitif anlamda bile olsa bir ayrıcalık sunarsanız sizin o toplumun bir parçası sunduğunuz pozitif ayrımcılık toplumun diğer kesimlerini sıkıntıya sokar ve o birliği bütünlüğü sıkıntıya sokar. Türkiye’deki terör sorununu çözerseniz terör sorunu Türkiye’deki demokratikleşmenin ve bireysel demokratikleşmenin önündeki en önemli engeldir ve bunu çözmeniz lazım. Şimdi nihayet sayın Başbakan bizim bu düşüncemize gelmiştir ve biz bundan çok mutluyuz. Sayın Başbakan eninde sonunda geldiği adına Kürt sorunu dedi demokratik açılım dedi, bir sürü şey dedi adına; ama nihayetinde bunun bir terör sorunu olduğunu anladı. Türkiye’deki en büyük sorun teşhis meselesidir. Türkiye’de soruna teşhis koymakta hükümet dokuz senedir sıkıntı içerisindeydi. Bu soruna bir teşhis koyamıyordu.
Erkan TAN: En sonunda doğru teşhisi koydu mu?
Sinan OĞAN: Nitekim doğru teşhisi koydu ve bunun üzerine inşallah bu teşhisin ne olduğunu anlar eğer bu konuda bizim yardımımıza ihtiyaç varsa Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz yardım etmeye hazırız ve bununla beraber ben daha önce bir strateji merkezinin başkanıydım bizim bu konuda çalışmalarımız var. Çalışmalarımızla Türkiye’nin terör belasından kurtulması için her türlü desteği vermeye iyi niyetli olarak hazırız.
Erkan TAN: “BDP bir barış havarisi kesilen savaş lordu pozisyonun alan çözümün tarafıymış gibi görünen paravan bir partidir. Bunda sonra siyaset kurumları tarafından kaile alınmamalıdır” demiş. Bize mesaj gönderen seyircimiz.
Sinan OĞAN: Çok sayıda vatandaşımız benzer düşüncededir aslında. Çünkü Barış ve Demokrasi Partisi’nin maalesef içindeki barış kelimesiyle ve demokrasi kelimesiyle uygulamaları arasında çok ciddi fark var. BDP’nin bu anlamda terörle arasına bir mesafe koymadığı maalesef ki aşikârdır. Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında faaliyet gösteren bütün siyasi partilerin yemine uygun olarak meclisin saygınlığına geçmişine ve Türkiye’deki anlamına uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir partisi olmasını isteriz. Türk halkının bir partisi olmasını isteriz. Terör uzantılarının Türkiye’deki temsilcisi meclisteki temsilcisi olsun istemeyiz. Dolayısıyla halktaki algı maalesef bu şekildedir ve bu algıyı da doğru kılmak için BDP de elinden geleni yapmaktadır. BDP’nin bir an önce Türkiye partisi olması lazım. Türkiye’nin tamamını kucaklaması lazım. Türkiye’nin anayasasına ve kanunlarına bağlı ve saygılı bir parti olması lazım.
Erkan TAN: Bu gün bir gazetede sanıyorum Taraf. Şimdi benden uzakta; ama hemen alıyorum onu. “Apo çok üzgünüm” diye bir manşet görüyorum. Ne düşünüyorsunuz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz Sinan Bey?
Sinan OĞAN: Apo’nun üzüldüğü şey, zannederim Cemil Bayık’ın kendisine “Apo’yu kandırıyor” devlet dediğine zannediyorum üzülmüştür.
Erkan TAN: Öyle mi ona mı üzülüyor aslında diyorsunuz. Silvan’daki PKK saldırısında üç askerin ve yedi örgüt mensubunun hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Askeri ve gerillayı yakan aynı ateştir. Silahlar tam anlamıyla susun. “Silvan sonrası devletle görüştüm” diye de alt başlıklar var.
Sinan OĞAN: Şimdi bu saldırılar bu hain saldırılar Abdullah Öcalan’ın liderliğini de tartışmaya açmıştır. Abdullah Öcalan’ın bu konudaki şimdiye kadar sürdürdüğü “Tek aktör benim, eğer silahlar sussun diyorsanız benimle görüşeceksiniz” tezi de bu saldırılarla beraber ciddi oranda darbe almıştır.
Erkan TAN: Saldırılarla beraber Apo’nun liderliği tartışmalıdır.
Sinan OĞAN: Tartışmaya açılmıştır. Cemil Bayık bizzat söylemiştir. Kandil’den gelen açıklamalarda bunu görmekteyiz. Apo’nun terörist başının zannedersem üzgün olduğu nokta budur. Aksi takdirde Türk askerinin şehit edilmesine üzülseydi Abdullah Öcalan içerden tehditler savurmazdı. Daha birkaç hafta önce 15 Temmuz’dan sonra kıyamet kopacak demezdi. Birkaç hafta öncesine kadar “15 Haziran’dan sonra ne olacaksa olsun” gibi açıklamalar yapmazdı ve BDP’yle bu anlamda gerilim politikası sürdürmezdi. Maalesef Abdullah Öcalan da bu işin bir parçasıdır BDP de bu işin bir parçasıdır ve onu muhatap alan hükümette bu işin bir parçasıdır maalesef.
Erkan TAN: Şimdi terörist başı böyle dedi diye bu doğru mudur muhatap alınmış mıdır onu da soralım.
Sinan OĞAN: Muhatap alınıyor muhatap alındığını hükümet bizzat itiraf etmiştir. Türkiye’de geçmiş dönemlerde teröristlerle görüşülürdü; ama teröristler sorgulanmak için görüşülürdü ve teröristlerin ifadesi alınsın diye görüşülürdü. Bunu görüşen makam, siyasi makam olmazdı. Askeri makam veya idari makam neyse yargı makamı görüşür teröristi sorgulardı. Bugün ise gelinen noktada teröristle bir masanın etrafında iki eşit güçmüş gibi pazarlık yapılıyor müzakere yapılıyor. Bizim karşı çıktığımız şey odur teröristle sorgulamak için ifadesini almak için elbette görüşeceksin. Bir odaya kapatıp asla bilgi almama gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Ondan istifade etmeme gibi bir durum söz konusu olamaz; ama görüşmenin şekli önemlidir Burada görüşülen teröristi muhatap alarak teröristle bir masa etrafında müzakere edilmesidir.
Erkan TAN: Efendim misafirimizle görüşüyoruz konuşuyoruz; ama sizin de konuşmanızı rica ediyoruz. Bu nasıl olacak cep telefonlarınızla mesaj göndererek bunu yapabileceksiniz küçük harflerle Erkan yaz boşluk bırak mesajını yaz 3969’a gönder ki millet ve memleket sesinizi duysun. Sinan Bey, şimdi açılım politikası sona ermiş midir ermeli midir veya açılım politikası sona ersin derken bireysel özgürlüklerle ilgili çalışmalarda bitsin anlamı çıkar mı?
Sinan OĞAN: Şimdi efendim bu açılım kelimesien başından beri hataydı. Sayın Başbakan dış politika konusunda maalesef fazla naif davranıyor nasıl şimdi iç politikayı sordum niye dış politikayı anlatıyorsun diyeceksin.
Erkan TAN: Evet, yani içeriyle ilgili bir konu değil mi açılım, Sinan Bey?
Sinan OĞAN: Açılım dediğiniz şey Ermeni açılımıyla başladı. Ona şöyle dediler; “Efendim, biz Ermenistan acından ölüyor, zaten biz onlara kapıyı açarsak veya açma girişiminde bulunursak Ermeniler de insafa gelecek. Dağlık Karabağ’dan çekilecek işte bu şekildeki açılım başarıya gidecek. Hâlbuki, Ermenileri tanımıyor sayın Başbakan istediğiniz kadar kapıyı açın, Ermenilerin kendi ajandaları vardır. Türkiye’yi 2015 yılına kadar mahkûm etmek istemektedirler. Uluslararası alanda siz hangi kapıyı açarsanız açın, Ermeniler bundan vazgeçmez. Neden? Çünkü, Ermenileri iyi tanıyoruz. Bu niyetlerini iyi biliyoruz. Bu çalışmalarını iyi takip ediyoruz. Aynı şekilde sayın Başbakan demokratik açılım dediği şeyde de hata yapmıştır. Şimdi ne diyor sayın başbakan? Efendim, diyor terör örgütü kötü niyetliymiş diyor ,iyi niyetli değilmiş diyor elin saf terör örgütünden iyi niyet bekleyen bir başbakan. İnsaf el insaf diyorum. Bir terör örgütünden iyi niyet nasıl beklersiniz? İşte o iyi niyetin neticesidir ki, o naif yaklaşımın neticesidir ki, açılım dedikleri şey de zaten en başından hataydı. Habur da hataydı, bu günkü şehitlerimizle maalesef bu açılımın hata olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü meselenin teşhisinde hata vardır. Zannediliyordu ki dağa çıkan adam, eline silah alıp dağa çıkan adam, üç tane köy isminin değiştirilmediği için dağa çıkmıştı. Zannediliyor ki, dağa çıkan insan Türkiye’deki bazı uygulamalara itiraz etmek için dağa çıkmıştı. Halbuki öyle değil dağa çıkan adamın bir ajandası var, bir gündemi var. Onun zihnine yerleştirilmiş ayrı bir devlet kurma olgusu var ve onun için de terörün her türüne el atmaktan çekinmeyen bir kötü niyetli terör örgütü var. Terör örgütü zaten kötü niyetli olur.
Erkan TAN: Yani Türkiye’deki sorun bireysel özgürlükler sorunu da değil diyorsunuz öyle mi?
Sinan OĞAN: Hayır, Türkiye’de farklı sorunlar vardır. Terörün amacı Türkiye’deki özgürlükleri artırmak değildir.
Erkan TAN: Bireysel özgürlükler sorun olarak var olabilir.
Sinan OĞAN: Evet; ama bu terör değildir. Çünkü özgürlüklerimizin sadece bir kesim için geçerli değil, herkes için geçerlidir. Türkiye2de özgürlüklerin kısıtlanması sorunu vardır; ama bu bireysel manadadır. Bu özgürlükleri bireysel manada artırmak lazımdır. Açılımla siz belli bir kitleye pozitif ayrımcılık anlamında bir siyasete giriştiniz. Habur’dan teröristleri elini kolunu sallayarak getirdiniz. Devleti teröristin ayağına götürdünüz. Bunu iyi niyetli olarak düşündünüz. Biz bunu yaparsak terörist insafa gelir dediniz; ama siz şunu bilmiyorsunuz teröristin gündemi bu değil. Terörist sen ona açılım yapasın diye terör yapmıyor ki. Onun bir gündemi var, adam ayrı bir devlet kurmayı kafasına koymuş. Bununla beraber sen bilmiyor musun terör örgütü bir holding haline gelmiştir?
Erkan TAN: Bu çok büyük laf ama..
Sinan OĞAN: Doğrusu budur. Ben bu işi araştırarak, uzmanı olarak söylüyorum. Terör örgütü PKK sadece bir cinayet işleyen örgüt değil, aynı zamanda dünyadaki birçok suç unsurundan para kazanan aynı zamanda ücreti mukabilindeçeşitli istihbarat örgütleri adına eylem yapan bir örgüt haline gelmiştir. PKK terör örgütünün şemsiyesi altında faaliyet gösteren onlarca değil yüzlerce şirket var ve holdingleşmiştir. Ciddi para kaynakları vardır. Siz üç tane köy ismi değiştirdiniz diye adam milyon ya da milyarlık dolarlık gelirini bırakıp gelmez. Abdullah Öcalan içerde; ama ticareti yöneten askeri kanat dışarıda. Dolayısıyla da sen burada Abdullah Öcalan kendi şahsi geleceğini garanti altına almak hapisten çıkmak için bir takım gayretler içerisine girse dahi iyi niyetle terörü bu anlamda bitirmeğe çalışsa dahi bakınız altını çizerek söylüyorum dağdaki bu işlerden ciddi kazançlar elde eden holding patronlarının, yani terörist başlarının, dağdaki kadronun bu işi kolaylıkla bırakması mümkün değil. Demek ki ne yapmak lazım? Öncelikle terörle askeri anlamda mücadele etmek lazım. 18 yaşındaki daha acemi eğitimini yeni tamamlamış çocuklarımızla olmaz.
Erkan TAN: Peki, Sinan Bey ben kendimi bildim bileli bunu söylüyorlar nasıl oluyor, kim yapmıyor?
Sinan OĞAN: Ben bunu anlamıyorum otuz senedir sen bu teröristle mücadele ediyorsun; ama hala profesyonel anlamda bir ekip oluşturamamışsın. Bu nasıl bir gaflettir? Bu nasıl bir ihanettir? Yani başka kelime bulamıyorum.
Erkan TAN: Gafletin ötesinde bir durum bu; ama Sinan Bey nasıl oluyor? Aklı başında herkes sizin gibi uzmanlar artık milletvekili de oldunuz başka bir anlamı var mı?
Sinan OĞAN: Bunu soruyorum, bunu meclis kürsüsünden de soruyorum. Geçenlerde sayın Başbakan Yardımcısı Beşir ATALAY Bey diyor ki; “Biz tarihin en büyük operasyonunu yapıyoruz.” Hemen sordum; “Sayın başbakan yardımcısı Kandil basın kulübüne dönüşmüş, her giden gazeteci görüşüyor, oraya müdahale edecek misiniz?” Oraya müdahale etmeden nasıl siz tarihin en büyük operasyonunu yapıyorsunuz ve nasıl bir iştir, ben anlamıyorum Erkan Bey. Size soruyorum belki siz bir yol gösterirsiniz
Erkan TAN: Nasıl yapayım Sinan Bey lütuf ediyorsunuz iltifat ediyorsunuz da ben otuz yıldır profesyonel bir ekip hala neden kurulmaz.
Sinan OĞAN: Başka bir şey soracağım, daha vahimini soracağım. Şimdi Türkiye de herkes dinlenildiğinden şüpheleniyor mu? Şüpheleniyor. Bunun kanıtları çeşitli mahkemelerde ortaya çıkmış mıdır? Yani Türkiye’de her nokta dinlenebilir. Yahu Türkiye’de koca koca generalleri bilmem profesörleri şunları bunları dinleyen bir aygıt bu teröristleri neden dinlemiyor? Bu terörist elini kolunu sallayarak geliyor, bizim askerimize pusu kuruyor, şehit ediyor. Bu adamları neden dinlemiyorsunuz arkadaş, niye dinlemiyorsunuz? Bunların telsiz konuşmalarını bunlara lojistik sağlayan yerel iş birlikçilerini niye çıkarmıyorsunuz? Ne zaman yerel bir işbirlikçinin kulağından tutup getirdiniz mahkeme önüne terör örgütüne yardım ediyordu diye bu memlekette? Bir Allah’ın kulu yok mudur? Bu teröriste yardım eden var. Hayır, internet denetleniyor da, niye bunlar dinlenemiyor? Ortam dinlemeleri var.
Evet, bunların yerelde bir sürü işbirlikçisi var. Gidin kime sorarsanız sorun dinlemenize bile gerek yok herkes bilir. Doğu’da, Güneydoğu’da kim teröriste yardım ediyor, herkes bilir. Bunları niye yakalamıyorsunuz? Bunları niye mahkemelere çıkarmıyorsunuz? Teröristi niye dinlemiyorsunuz? Öylesine bir teknolojik noktadayız ki, uzaydan kimin ne yaptığını rahatlıkla takip ediyorsunuz. Allah aşkına 30, 40, 50, 100 kişilik gruplar hareket halinde bunu nasıl tespit edemezsiniz?
Erkan TAN: Yani bilmiyorum, eklemediniz; ama Milliyetçi Hareket Partisi yöneticileri en ince ayrıntılarına kadar ortamları kaydetmek suretiyle dinleyen bir yapı var. Kim dinledi, bilmiyoruz da yani.
Sinan OĞAN: Hükümet iyi biliyor zannederim. Hükümete onu da sormak lazım. Bakınız, bir bakanlığa bir yerden mail atıldı diyeyim iki gün sonra kim nereden nasıl attığını buldular. Milliyetçi Hareket Partisi’ne büyük bir komplo kuruldu, küresel bir komplo kuruldu ve bu komplonun içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin seçim öncesinde baraj altında bırakılması çabası vardı.
Erkan TAN: Evet.
Sinan OĞAN: Niye bulamıyorsunuz? Devlet değil misin? Hükümet değil misin? İçişleri Bakanı değil misin? İstihbarat teşkilatı değil misin? Niye bulamıyorsun Allah aşkına? Bu operasyon devleti zaafa uğrattı. Türkiye’nin milli güvenliğini zaafa uğrattı. Niye bulmuyorsun? Senin işin bu değil midir? Dolayısıyla burada zannediyorum tercih meselesi vardır. Türkiye gücünü imkânını maalesef son birkaç senedir teröristi imha etmeye teröristi dinlemeye kullanmıyor, vatandaşı dinlemeye kullanıyor
Erkan TAN: Efendim Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır milletvekili Sinan OĞAN sizinle ve bizimle birlikte konuşuyoruz. Sorularınızı soruyoruz; “Canım sizde terörden siyaset yapıyorsunuz. Yüreğimiz kan ağlamış, yüreğimiz dağlanmış. Siz şimdi bunlar üzerinden iktidara vurmaya çalışıyorsunuz.”
Sinan OĞAN: Ne diyelim iktidarı alkışlayalım mı? Ne diyelim, böyle bir sorun var mı yok mu? Vatandaşa soruyorum; “Sevgili vatandaş böyle bir sorun var mıdır, yok mudur?” Konuşmayalım mı, üstünü mü örtelim? Yani siyaset yapıyorsunuz diyorsunuz. Siyasetçiyiz ne yapacağız? Yok efendim iktidar iyi yapmış, alkış mı çalacağız ne yapacağız? Ben bu meseleleri siyasetçi olmadan öncede konuşmuyor muydum? Strateji merkezi TÜRKSAM’ın Başkanı olarak onlarca yüzlerce programlar yaptım. Raporlar hazırladım, makaleler hazırladım. Biz, bunu bu gün ortaya çıkarmadık ki, biz bunu bu gün konuşmaya başlamadık ki, biraz insaflı olmak lazım. Türkiye’nin bir numaralı meselesi terördür efendim. Kim ne derse desin. Bu gün bizim bir numaralı meselemiz terördür ve bu gün biz bunu konuşmak zorundayız. Sorumlusu kimse ister asker olsun ister polis ister hükümet ister sorumlusu kimse bunun hesabını ödemek zorunda. 13 tane şehidimizin hesabını sorumlusu kimse vermek zorundadır.
Erkan TAN: Askeri operasyonlar esnasında bir sevk ve idare zafiyeti konuşuluyor, buna katılıyor musunuz?
Sinan OĞAN: Efendim, her şey konuşulmalıdır.
Erkan TAN: “Paşalar içerde, o yüzden böyle oldu” diyorlar.
Sinan OĞAN: Şimdi bakınız, o da meselenin bir boyutu
Erkan TAN: CHP’nin böyle bir söylemi oldu. CHP’nin genel başkanı tarafından.
Sinan OĞAN O da bir boyutu. Ben utanıyorum, hicap duyuyorum. Terörle mücadelenin sembol ismi Abdullah Öcalan’ı, Şemdin Sakık’ı yakalayan ekibin başındaki Türk milletinin şanlı komutanı benim de İstanbul milletvekilim Engin ALAN içerde. Teröristler dışarıda geziyor. Şimdi bunların hepsini konuşacağız tabii ki niye konuşmayalım. Generaller eğer suçluysa içerde olacak; ama generaller, Başbakan ne dedi? “Ben toplantıya gittiğimde bir korgeneral ayağa kalkmadı, hak ettiği cezayı buldu şimdi” diyor. Gerekli cezalandırması yapıldı şimdi de içerde diyor, düşünebiliyor musunuz?
Erkan TAN: Bu sizin iddianız değil, yani bizzat başbakan söylüyor.
Sinan OĞAN: Evet, bizzat başbakanın ifadesidir.
Erkan TAN: “Ya Allah aşkına bari terör konusunda birbirinizi eleştirmeyin. Tek vücut tek bilek olup bu belayı def edelim. Bu ülkenin gücü buna fazlasıyla yeter”; Rize’den Bülent.
Sinan OĞAN: Rize’den Bülent Bey’e diyorum ki başbakan ilk defa doğru bir karar vermiştir. “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu var” demiştir. Biz sonuna kadar bu ifadeyi destekliyoruz.
Erkan TAN: Önceden eleştirmiştik, şimdiki ifadesini destekliyoruz diyorsunuz.
Sinan OĞAN: Evet, biz doğru yapılan her şeyi desteklemeye hazırız. Sayın Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ o gün açıklama yaptı; “Hükümet, eğer doğru bir gündem maddesi getirirse, terörle mücadele için hakikaten de iyi adımlar atarsa biz sonuna kadar desteklemeye hazırız” demiştir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir slogan ürettik yıllar önce ve bunu hakikaten de slogan olarak değil, bu bizim gerçek ifademizdir. Biz diyoruz ki; “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben”. Bizim için ülke ve millet çıkarları parti çıkarlarının üstündedir. Bunun için hükümeti desteklemek gerekiyorsa, sırf muhalefet etmek adına hükümete biz muhalefet etmeyiz. Türkiye’nin terör belası eğer sona erecekse, biz hükümeti o anlamda desteklemeye hazırız. Yeter ki, hükümet açılım safsatalarını bir tarafa bıraksın, Türkiye’de terör sorunu olduğunu bugün ifade ettiği gibi algılasın ve yeter ki terörle mücadele etsin.
Erkan TAN: Bir de sordunuz; Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerini ve yöneticilerini en ince ayrıntısına kadar kaydedenler, teröristleri neden kaydetmediler?
Sinan OĞAN: Ben de aynı şeyi, soruyorum.
Erkan TAN: Evet, siz sordunuz zaten. Televizyonlarını yeni açmış olanlar olabilir, bir daha yineler misiniz?
Sinan OĞAN: Şimdi sadece o manada değil, hepimizi dinliyorlar, hepimizi dinliyorlar. En azından öyle bir algı var. Peki bu teröristte niye böyle bir algı yok? Adam elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor ortalıkta. Adam diyor ki; “Ya asker yorgun, vurun”. Arkadaş sen ne yapıyorsun? Bu adam gelmiş, ta askerin 10 metre dibine kadar terörist sokuluyor, biz bunu tespit edemiyoruz. Bu nasıl bir iştir anlamak mümkün değildir. Bizim hiç mi bunu tespit edecek aygıtımız yok, termal kameramız yok, insansız uçağımız yok, istihbaratımız yok? Bizim istihbaratımız ne işe yarıyor Allah aşkına? Askeri istihbaratımız, sivil istihbaratımız ne işe yarıyor? Bu teröristlerin hareketini niye takip etmiyor? Bu teröristin içine hiç mi adam sokamadık, Allah aşkına bu nasıl bir iştir?
Erkan TAN: “İyi yayınlar. Bir Kürt olarak Silvan’daki olayı nefretle kınıyorum. O şehitlerin içinde Kürt kökenlilerde vardı, bütün Kürtleri aynı kefeye koymak yanlıştır.”
Sinan OĞAN: Kesinlikle katılıyorum. Kesinlikle katılıyorum.
Erkan TAN: “Kürtler de Türkler kadar bütün Türkiye’nin sahipleridir”, demiş bir seyircimiz.
Sinan OĞAN: Çok teşekkür ediyorum ben bu seyircimize. Bakınız ben, Iğdır Milletvekiliyim. Iğdır’da Kürtler de yaşıyor Türkler de yaşıyor. Ve kardeşçe yaşıyor, yıllardır yaşıyor. Benim arkadaşlarım okul arkadaşlarım, mahalle arkadaşlarım, sıra arkadaşlarım bana oy veren binlerce Kürt seçmenim var. Ben Iğdır’da herkesin oyuyla seçildim. Bizim öyle bir derdimiz yok ki. Benim oradaki Kürt vatandaşım da terörün ona dayattığı şiddete karşı çıkıyor. Mesele orasında. Bazılarının anlamadığı mesele budur. Bazıları zannediyor ki; efendim bütün Kürtler teröristtir. Yok öyle bir şey. Bu memlekete yapılacak en büyük ihanettir bu. Biz teröristin milliyetine bakmıyoruz. Terörist hangi kökenden gelirse gelsin, teröristtir. Yakalanan, öldürülen teröristlerin içinde Ermeni var, Suriyeli var, Iraklı var, Almanya’dan gelen var, bakınız Amerika’dan gelen var. Teröristin milliyeti olmaz ki.
Erkan TAN: Böyle bir mesaj var; “PKK’nın bir Kürt isyanı olduğuna asla inanmadım, yüzyıllar boyu Türklere yenilen Haçlıların desteklediği ve kurduğu bir oyundur bu. Örgütün dış bağlantıları, finans kaynakları derhal afişe edilmelidir, kesilmelidir” demiş bir seyircimiz
Sinan OĞAN: Çok doğru söylemiş seyircimiz. Bakınızseyircilerimiz de sıradan insanlar da, bu işin uzmanı olamayanlar da meseleyi biliyor; ama bir hükümet anlamıyor meseleyi. Şimdi Yunanistan’da terör kampı var bugün. Yunanistan tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Biz Yunanistan’ın karşısına çıkıp diyemiyoruz “Yunanistan aklını başına al, terör kampını kapatacaksın yoksa sana hiçbir şekilde ekonomik destek vermem.” Amerika’ya biz şunu nasıl diyemiyoruz, senin işgal ettiğin terör kamplarına neden bir bomba atmıyorsun? Zamanında rahmetli Turgut ÖZAL “Yanlışlıkla bir bombamız Erivan’a düşebilir” demişti de, Ermenistan korkusundan ne yapacağını şaşırmıştı. Amerika’nın da bir bombası yanlışlıkla şu Kandil’e bir düşse, niye düşmüyor? Nede? Peki, biz bunun karşılığında Amerika Birleşik Devletleri ile El-Kaide terör örgütüne karşı operasyonlar yapıyoruz. Amerika bizimle beraber PKK operasyonu niye yapmıyor? Bunun hesabını niye sormuyoruz? İşte bunun hesabını bizim Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ sordu, kabul etmedi Clinton’u. Herkes koşa koşa gitti Clinton’un ayağına. Başbakanından, ana muhalefet partisi başkanına kadar. Biz tepki koyduk, dedik ki “Terörle mücadelede samimi değilsin, samimi olacaksın.” Gelip burada, efendim biz PKK ile mücadele ediyoruz, demekle olmaz.
Erkan TAN: Böyle bir çaba oldu mu, Sayın Bahçeli’ye?
Sinan OĞAN: Tabii ki randevu istedi. Sayın Clinton, Sayın Bahçeli’den randevu istedi, Sayın Bahçeli vermedi o randevuyu. Dedi ki, “Sen samimi değilsin, sen benim terörle mücadelemde yanımda değilsin, müttefikim değilsin.”
Erkan TAN: Bu da iyi bir manşet haber, ayrıntılar arasında kaybolup gitme ihtimali vardı çünkü. Sayın Bahçeli, Clinton’a randevu vermedi.
Sinan OĞAN: Elbette vermedi, elbette vermeyecek. Samimi değil çünkü. Benim bugün içim kan ağlıyor, benim bir numaralı meselem terör; ama sen teröristi Kandil’de besliyorsun. Neden? Kandil çünkü senin bugün yönetimin altında.
Erkan TAN: “Seçimlerden önce bas bas bağırdınız, sizi kan üzerinden siyaset yapmakla suçlayıp, PKK’yı muhatap alan bir hükümet seçti bu halk. Şimdi de ah vah diyor, geçmiş ola. Bu millet bu kafayla daha çok ağlar.” Arzu Satılmış millete kızmış, ne diyorsunuz, seçimden dolayı.
Sinan OĞAN: Şimdi millete kızamayız.
Erkan TAN: Sizin fikriniz değil bu, aman yanlış anlaşılmasın, seyircinin fikri bu.
Sinan OĞAN: Teşekkür ederim Arzu Hanım’a, doğruları ifade etmiş. Ama millete kızamayız. Milleti verdiği oy ile yargılayamayız. Milletin tercihi yanlış bile olsa, demokrasinin gereği millete ve milletin tercihine saygı duymak durumundayız. Hiç kimsenin oyu ötekinden kıymetli değildir. Bir zamanlar bir manken ifade etmişti, benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olur mu diye. Birdir efendim. Bütün milletin oyu eşittir. Yanlış olduğunu düşünüyoruz, milletin tercihinin; ama demokrasinin gereği de budur, saygı gösteriyoruz.
Erkan TAN: “Bütün Kürtleri terörist ilan ettiğiniz sürece işimiz ırkçılık yapmayalım. Ben de Kürdüm ülkemi seviyorum; ama ne yapalım dışlanıyoruz. Amerika bu oyunu oynuyor.” Diyarbakır’dan bir seyircimiz.
Sinan OĞAN: İşte biraz önce ne dedim!
Erkan TAN: Söylediniz evet.
Sinan OĞAN: Bütün Kürtleriterörist olarak ilan edenler, o gözle bakanlar ve Türkiye’nin insanlarının o gözle bakmasına çalışanlardır. İşte en büyük ihaneti yapanlar. Türkiye’de bir ayrımcılık yapılmak isteniyor. Türkiye’de Türk’ü Kürt’ten, Kürt’ü Çerkez’den, ötekini berikinden ayırmak isteyen bir oyun var. Ve bu oyun bugün maalesef gencecik insanlarımızın, gencecik evlatlarımızın şehit olmasına sebep oluyor.
Erkan TAN: “Konuşmakla olmuyor Sinan Bey, niye asmadınız terörist başını? Söylediklerinizden de bir şey anlamıyoruz. Eleştirilerinizi Genelkurmay’a yapın, eğer gönlünüz varsa” demiş Trabzon’dan Servet.
Sinan OĞAN: Servet Bey, sabahtan beri ne diyorum? Asker bunu yapamıyorsa o askerin yakasına yapışacaksın, siyasetçi bunu yapamıyorsa siyasetçinin yakasına yapışacaksın. Muhalefetin görevi, muhalefet etmektir. Hükümete doğruları yaptırtmakla, muhalefet yükümlüdür. Ben o görevi yapamıyorsam benim yakamdan yapışacaksın.
Erkan TAN: Canım sırası mı şimdi acımız var.
Sinan OĞAN: Efendim?
Erkan TAN: “Sırası mı şimdi, acımız büyük”, diyorlar.
Sinan OĞAN: Elbette acımız büyük. Ama bu acının üzerine, efendim acımız büyük oturalım, ağlayalımla olmaz. Bu acı niye ortaya çıktı, kim sorumlusu?
Erkan TAN: “Ama çok sıkı bir soru sordunuz, MHP milletvekillerinin ve yöneticilerinin yatak odasını dinliyorsunuz da, teröristleri niye dinleyemediniz?” dediniz.
Sinan OĞAN: Evet dinleyemiyor kimse. Yani teröristi dinlemiş olsaydınız, işiniz gücünüz bizleri dinlemek, halkı dinlemek çünkü. Halkı dinlemeyip, teröristi dinleseniz, bugün terörist bu halde olmaz. Dolayısıyla vatandaşımız şunu bilmelidir ki, biz siyasetçi olarak görevimizi yapmak durumundayız. Bizim görevimiz doğruları ifade etmektir. Hükümetin üzerine, icracı makam olan hükümetin üzerine baskı yaparak hükümetin doğru iş yapmasını sağlamaktır. Biz görevimizi yapıyoruz efendim, yapamıyorsak zaten yakamıza yapışacaksınız. Asker yapamıyorsa onunda yakasına yapışacağız hükümet yapamıyorsa ki, biz yapamıyor iddiasındayız. Hükümetin de yakasına yapışacağız.
Erkan TAN: Canım MHP’nin bu Kürt meselesi ile..
Sinan OĞAN: Pardon, pardon, pardon, bir sorusu daha vardı. Niye asmadınız, sorusu daha vardı. Ona cevap vermek durumundayım.
Erkan TAN: Evet niye asmadınız?
Sinan OĞAN: Şimdi bakınız. Bugün iktidarda olan AKP’nin o dönem Fazilet Partisi içerisindeki milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL de buna dahildir, Sayın Meclis Başkanı Cemil ÇİÇEK de buna dahildir ve Sayın Başbakan da buna dahildir. O gün Fazilet Partisi milletvekilleri olarak “Apo asılmasın” dedi. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bütün milletvekilleri “Apo asılsın” dedi. Biz bir koalisyon partisinin ortağıydık. Biz bir koalisyon partisinin ortağı olarak “asılsın” dedik, ama çoğunluk meclis oyu “asılmasın” dedi. Ne yapacaktık, darbe mi yapacaktık, gidip hapishane mi basacaktık? Demokrasi içerisinde biz mecliste “Apo asılsın” dedik, onların oyu daha fazla olduğu için maalesef onların dediği geçerli oldu.
Erkan TAN: Efendim konuşuyoruz. Iğdır Milletvekili Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Sinan Bey. Cep telefonlarınıza gelen mesajları da okuyoruz. Televizyonlarını yeni açanlar var herhalde ki, demiş ki; “Canım yani MHP’nin bir çözüm önerisi mi var mı ki böyle konuşuyorsunuz, yapılan her şeyi eleştiriyorsunuz.”
Sinan OĞAN: Var efendim.
Erkan TAN: Bu memlekette bireysel özgürlükler meselesi yok mu?
Sinan OĞAN: Sabahtan beri neyi anlatıyorum?
Erkan TAN: Yeni açmış olabilir, bir kere daha kısaca…
Sinan OĞAN: Bu memlekette bireysel özgürlükler sorunu vardır. Bu sorun hepimiz için geçerlidir. Biz bireysel özgürlükleri arttırmak durumundayız, toplumsal ayrıcalıkları değil. Bu hükümet toplumsal ayrıcalık, pozitif ayrımcılık yapmaya çalışıyor.
Erkan TAN: Tamam kötü mü canım, adı güzel işte pozitif ayrımcılık Kürt kökenli vatandaşlarımıza?
Sinan OĞAN: Peki, öteki kökenli vatandaşlarımızın günahı nedir? Yapamazsınız onu. Burada kitlesel…
Erkan TAN: Bireysel özgürlük varsa bireylere yapacaksınız her bireye öyle mi?
Sinan OĞAN: Burada kitlesel özgürlük değil, toplumun bir kısmına değil bireylerin özgürlüklerini arttıracaksınız. Biz sonuna kadar bu konuda yanınızdayız.Bizim çözüm önerimiz var efendim, biz bu çözüm önerimizi her platformda söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, hükümete öneriyoruz. Biz sadece eleştirmiyoruz. Biz diyoruz ki, bu terör sorunudur. Biz diyoruz ki, terör sorunu ile mücadele etmenin yolları bellidir. Gelin terörle, teröristle mücadele edelim. Daha önce bizim etkin bir şekilde kullandığımız ve başarılı olduğunu gördüğümüz özel harekat timlerini devreye sokalım. Efendim gencecik çocuğu sen nasıl sürüyorsun teröristin önüne?
Erkan TAN: Peki niye olmuyor Sinan Bey?
Sinan OĞAN: Adam hayatında apartmandan başka yüksek bir şey görmemiş, adamı dağa götürüyorsun. Adamın o coğrafyaya alışması bile en az 8 aydır. Bu coğrafyayı öğrenmesi en az 8 aydır. 3 aylık askeri sen nasıl götürürsün oraya? Kurşun sıkması, kurşun yemesi bunların hepsi bir tecrübedir. Terörist profesyonel katildir. Profesyonel katilin önüne gencecik 20 yaşındaki fidanı sen nasıl gönderirsin? Ondan
Erkan TAN: Peki hayır herkes söylüyor, niye olmuyor bu?
Sinan OĞAN: Bende onu soruyorum, niye olmuyor efendim? Biz yaptık oldu. Biz özel harekat timlerini gönderdik, siz geldiniz özel harekat timlerini karakollara bekçi yaptınız. Allah aşkına, terörle mücadeleden özel harekat timi dağıtıldı!
Erkan TAN: Hangi yıl, hangi yıl?
Sinan OĞAN: Hükümet geldikten sonra dağıtıldı. Yıllarca teröristin karşısında kahramanca mücadele eden özel harekât timleri karakollarda bekçi yapıldı. Şimdi terörle mücadele böyle yapılır. Eğer terörist profesyonel katilse orada askeri nasıl şehit edeceğini, biliyorsa, onun karşısına terörü ve teröristi nasıl avlayacağını bilen, her türlü teknik donanıma ve tecrübeye, terörle mücadele bir tecrübe işidir, tecrübeye sahip insanları götüreceksin. 3 aylık askeri nasıl götürürsün ya, nasıl kıyarsın o 3 aylık fidanlara sen? Dolayısıyla terörle, teröristle mücadelenin yolu bellidir. Sadece öldürmekle de olmaz o. Ne diyorum? Terör örgütü holding haline gelmiş terörist, terör örgütü holding haline gelmiş. PKK holding var bugün. Şimdi sen eğer onun para kaynaklarını kurutamıyorsan ve bu mesele küresel bir meseledir. PKK terörist örgütü, terör örgütü bugün küresel güçlerin bölgedeki taşeronudur. Bu küresel güçlerle mücadele etmek zorundasın. Amerika’ya demek zorundasın kardeşim “Benimle Afganistan’da işbirliğini istiyorsan, ben senin BOP Eşbaşkanınım ki, sayın Başbakan öyle ya, şimdi Ortadoğu’daki bütün o hareketlerin bir tarafında da Türkiye var. Bu işler başarıya ulaşsın istiyorsan ki, Başbakan bu hareketlerin bir tarafındadır. Geleceksin teröristle benle beraber mücadele edeceksin, etmiyorsan ben bu oyunda yokum, diyeceksin, cesaretin varsa eğer…
Erkan TAN: Efendim, Erkan Tan’la Başkentten programında birlikteliğimiz devam ediyor, konuşuyoruz. Memleketin en önemli konularını konuşuyoruz. Peki efendim şimdi bazıları da diyor ki; “E canım yeter ki akan kan dursun da biz onunla da görüşürüz, bununla da. Haklı gibi görünüyor bu cümle.”
Sinan OĞAN: Şimdi, bakınız cümle ilk anda kulağa hoş geliyor, ne güzel. Eğer terör sorunu bitecekse görüşelim; ama bitmez ki. Anlamadıkları şey odur, terörün ve teröristin amacı pazarlık yapmaktır. Görüşme dediğiniz şey sadece selamünaleyküm bir çay içelim, değil ki. Pazarlık yapıyor adam. Adamın senden istediği şeyi verecek misin? “Ben kanı dururum”, diyor; ama yani o da doğru değil, karşılığında bana özerklik ver diyor, verecek misin?
Erkan TAN: Evet soru bu.
Sinan OĞAN: Evet. Verecek misin? Şimdi görüş, görüştün adam senden bunu isteyecek. Verecek misin?Türkiye’yi federal bir yönetime mi geçireceksin? Demokratik, adına demokratik deseler de özerkliği verecek misin? Vermedikten sonra dam durdurmuyor. Kaldı ki verdin diyelim, adam yarın bağımsızlık isteyecek, bitmez ki. Teröristin isteği bitmez. Bir eteğini verdin mi
Erkan TAN: İnsan hakları değildir bir kere amacı, gayesi, hedefi.
Sinan OĞAN: Değil, değil. Terörün amacı bellidir. Bir; bağımsız bir Kürdistan kurmaktır. İki; taşeronların ihalesini alıp bölgede para karşılığı cinayet işlemektir. Üç; holdingleşmesini sürdürmektir. Şimdi adam trilyonlarca lira para kazanıyor, parasını verecek misin? İki o dağdaki teröristi getirip burada iddia ettiği, istediği gibi bölgede Kürdistan özerk bölgesinin askeri yapacak mısın? Onu istiyor adam ve Türkiye’yi bölüp…
Erkan TAN: “Ben zaten askerim, yıllardır silahlıyım. Buraya gelince de bu durum devam etsin istiyorum” diyor.
Sinan OĞAN: “Dağda savaşacağımagelip burada kolluk kuvveti olacağım” diyor, yani “Kürdistan ordusunun bir subayı, mensubu olacağım” diyor, verecek misin bunu? Açık görüş adam bunu istiyor, sen ne vereceksin?
Erkan TAN: Vehim mi bunlar? “MHP’nin vehimleri bunlar canım” diyorlar.
Sinan OĞAN: Efendimvehim olur mu, adam istiyor açıkça her yerde ilan ediyor her yerde gazeteler yazıyor. Maşallah Taraf zaten hemen manşete çekiyor bunu.
Erkan TAN: Demokratik özerklik talepleriyle ilgili Van’da toplantı yapacaklarmış; ama bazı BDP’li vekillerde bunu pek istemiyorlarmış, ne diyorsunuz buna?
Sinan OĞAN: Şimdi ilan ettiler zaten. Nesini istemiyorlar? Şimdi iyi polis, kötü polis; danışıklı dövüş bunlar. Bunlar hep bunların arasında yapılan şeyler.
Erkan TAN: Öyle mi?
Sinan OĞAN: Tabii ki yapılıyor. Şimdi Türkiye’de tepkileri gördüler, şimdi biraz aman tansiyonu düşürelim gayesindeler. Bir müddet sonra bu talepler yeniden en üst perdeden ilan edilecektir. Zaten acı olan da budur. Orada benim askerim şehit edilmiş, bu aynı zamanda senin de askerindir. Utanmadan kalkıyorsun, biz diyorsun demokratik özerkliği ilan ediyoruz, diyorsun. Orada daha şehit kanları alanda yani. İnsanda vicdan olur biraz, bu memleketi hiç mi sahiplenmiyorsun, hiç mi kendini bu memleketin bir parçası saymıyorsun? Hepimizin anası, babası, atası Çanakkale’de beraber savaşmadı mı? Biz bu memleketin her yerinde, acısında, neşesinde, geçmişte beraber olmadık mı? Bugün benim orada sadece, benim değil bu memleketin, orada evladı şehit olmuş sen kalkmışsın utanmadan, herkesin gözünün içine baka baka “Demokratik özerklik ilan ettik” diyorsun.
Erkan TAN: Erkan Tan, demiş “Hatip Dicle 80 bin oy almış, Şu an neden kendisi hapiste? AK Parti Oya Hanımı mecliste. Bunun hesabını kim verecek, yorum yapın bakayım.” Diyarbakır Bismil’den bir seyircimiz.
Sinan OĞAN: Şimdi AKP’ye elbette bunu soracaksınız ve YSK’ya (Yüksek Seçim Kurulu) soracaksınız o da cevabını verecek. Çünkü Hatip Dicle’nin milletvekili olması bırakınız milletvekili, milletvekili adayı olması mümkün değildi. Şimdi mesele nedir biliyor musunuz, YSK bir takım kararlar aldı ve YSK dedi ki “İşte, şunlar milletvekili olamaz”. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Sayın Başbakan başta olmak üzere ve BDP’lilerin sokak gösterileri başta olmak üzere YSK üzerinde öyle bir baskı oluşturuldu ki, YSK toptan hepsine bir ara formül buldu, herkes gelip aday olabilir dedi. Aday oldu, şimdi vekil olamıyor. Dolayısıyla YSK’nındır bu karar, sorumluluk öncelikle. YSK’ya siyaseten baskı yapan başta Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan olmak üzere AKP’nindir ve sokak gösterileri yapan BDP’nindir bunun sorumluluğu.
Erkan TAN: Dedem Malatyalı bir Kürtmüş. Annem 75, dayım 85 yaşında. Diyorlar ki; “Doğduk, büyüdük hiç böyle bir Kürt-Türk ayırımı işitmedik bile. Neden böyle olduk diye çok üzülüyorlar.” Annesi ve dayısı.
Sinan OĞAN: Haklılar, haklılar. Hepimiz üzülüyoruz. Hepimiz doğduk, aynı okullara gittik, aynı sınıfları paylaştık, aynı mahallede yaşadık, hala yaşıyorum ben aynı mahalledeyim Iğdır’da. Ben herkesin milletvekiliyim. Türk’ün de, Kürt’ünde. Ben bunu seçim öncesinde de dedim, seçildikten sonra da dedim.
Erkan TAN: Güzel bir laf etmişsiniz. “Ben Türk’ün Kürt milletvekiliyim” mi ne öyle bir laf ettiniz.
Sinan OĞAN: Herkesin milletvekiliyim. Ben herkesin milletvekiliyim efendim. Bizim öyle bir derdimiz yok. Bu memleketin derdi Kürt-Türk meselesi değil. Bu memleketin iki derdi var. Birincisi terörle mücadeledir, teröristle mücadeledir. Nihayet Başbakan bunu doğru bir şekilde anlamıştır. İkincisi de bireysel özgürlüklerin arttırılmasıdır. Teröristle mücadele edeceğiz, terörle mücadele edeceğiz. Onu belli bir noktaya kadar zayıflatacağız, gerileteceğiz bu esnada bireysel özgürlükleri artıracağız. Açılım adıyla kitlesel ayrımcılık yapmayacağız.
Erkan TAN: Efendim onlar diyor ki; ama bazı Kürt kökenli vatandaşlarımız; canım bizi yok saydığınız için tabii ki Kürt-Türk diye bir ayrım yoktu; çünkü kabul etmiyordunuz diyorlar. Reddediyordunuz.
Sinan OĞAN: Şimdi 12 Eylül uygulamalarında bakınız geçmişte birçok hata yapıldı. O hata sadece Kürtlere değil, herkese yapıldı. Bu memleketin bütün fertlerine yapıldı. 12 Eylül askeri darbesi Kürt dinlemedi, Türk dinlemedi, sağcı dinlemedi, solcu dinlemedi herkese bu hatayı yaptı. Bu baskıyı herkese yaptı. Ama bugün öyle bir şey yok, değil mi. Bugün kim Kürdüm dediği için hapse atılıyor veya bir şekilde sıkıntı yaşıyor? Kimse yaşamıyor. Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada artık bunları iddia etmek yerine biz bireysel özgürlüklerimizi nasıl arttırırız, bu memleketin hepimiz eşit bir parçası nasıl oluruz? Biz bunun mücadelesini vermek durumundayız. Biz bugün nasıl bir ayrımcılık alırız, nasıl biz kendimizi farklılaştırırız, nasıl azınlık statüsüne sokarız derdinde olanlar Türkiye’yi bugün bu sıkıntıya sokanlardır maalesef.
Erkan TAN: Efendim teşekkür ederiz. Başarılar, kolaylıklar dileriz.
Sinan OĞAN: Ben teşekkür ederim.
* Dr. Sinan OĞAN: Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi – TÜRKSAM Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Iğdır Milletvekilidir.