Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
Bağımsız Bir Devlet Mi, Bir Eyalet Mi? Çin-Tayvan Sorununa Genel Bir Bakış

Tayvan günümüzde 22 ülkenin resmi olarak tanıdığı, 23 milyon nüfusu bulunan bir Doğu Asya ada ülkesidir. Çin Halk Cumhuriyeti ile bir toprak kavgası vermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti ve Tayvan arasındaki gerilim 1911 yılına dayanmaktadır. Çatışmalar ve uzlaşma çabaları sonuç vermemiş, günümüzde hala problem devam etmektedir. Çin yönetimi tarafından Tayvan’ın bağımsızlığı tanınmamakta ve Çin’in bir eyaleti olarak görmektedir. Tayvan yönetimi ise kendini Çin’den bağımsız bir devlet olarak görmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ( ABD)’nin kendi çıkarları doğrultusunda dönem dönem Tayvan’ı desteklemesi ve silah yardımı yapması onu meseleye üçüncü taraf haline getirmiştir. ABD’nin Tayvan’ı desteklemesinin bir diğer nedeni Çin’in bölgedeki etkinliğinin artmasını istememesidir. Bu durum Çin ve ABD arasındaki ilişkileri de etkilemiş, karşılıklı misillemeler ile sürmüştür. Çin tarafından ‘’Bir devlet iki sistem’’ gibi anlaşmalar teklif edilse de Tayvan bağımsızlığını sürdürmede kararlı olmuştur. ABD’nin destekleriyle Tayvan ekonomisi hızla büyümüş, dünyanın en büyük 18. Ekonomisi haline gelmiştir. Bu durum Çin tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Çin, ABD’nin Tayvan’a yaptığı yardımların ardından tatbikat vb. nedenler ile Tayvan çevresine saldırılar düzenlese de ABD karşılık verdiğinde geri çekilmiştir. Bu çatışmalar bir sonuca ulaşamamıştır.

Çin- Tayvan Meselesinin Tarihi

Çin Halk Cumhuriyeti ile Tayvan’ın anlaşmazlığı 1912 yılına, Çin İmparatorluğu'nu yöneten Qing Hanedanlığı’nın yıkılmasına kadar dayanmaktadır. Qing Hanedanlığı’nın yıkılmasının ardından Tayvan’da devletin kurucu lideri olarak kabul edilen Dr. Sun Yat-Sen başkanlığında 1 Ocak 1912'de Çin Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak yeni hükümet ülkede kontrolü sağlayamadığı için savaş ağaları ortaya çıkmıştır. Sun Yat-Sen ülkeyi terk ederek Japonya’ya sürgüne giderek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB)’den yardım istemiştir. SSCB yardım etmeyi kabul ederek, Çin’de bir komünist parti kurulmasını ve Çin’i yöneten Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintang) ile Çin Komünist partisinin ortak bir şekilde ülkeyi yönetmesini istemiştir. 1925'te Sun Yat-Sen'in ölümünün ardından Chiang Kai-shek’in ordu komutanlığı ve yönetime geçmesiyle komünistlere karşı şiddetli saldırılar yaşanmıştır. Bu durum milliyetçiler ve komünistler arasında anlaşmazlık yaşanmaya başlanmasına ve Çin’i iç savaş sürecine girmesine neden olmuştur. Japonya’nın 1931 yılında Mançurya’yı işgal etmesiyle, milliyetçiler ve komünistler birleşerek Japonya’ya karşı II. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar savaşmıştır. II. Dünya Savaşı boyunca süren Japonya-Çin savaşı ABD’nin 1945 yılında Nagazaki ve Hiroşima’ya saldırmasının ardından Japonya’nın geri çekilmesiyle son bulmuştur. II. Dünya Savaşı’nın ardından iç savaş süreci devam etmiş, bu süreçte komünistler güç kazanmıştır. 1947 yılında Taipe’de Tayvanlı bir kadının polis tarafından hırsızlıkla suçlandıktan sonra vurulmasının ardından başlayan ayaklanmalar Çin’e kadar yayılırken ülkede sıkıyönetim ilan edilmiştir. Komünistler Japonlardan kalan silahları ele geçirerek düzenli bir ordu kurmuş ve iç savaşı yeniden başlatmıştır. 1946-1950 yılları arasında yaşanan bu savaşta komünistler galip gelmiştir. Chiang Kai-shek 1949'da Tayvan adasına gitmiş ve burada Çin Cumhuriyeti’ni kurduğunu ilan etmiştir. İç savaştan galip ayrılan komünistler 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'ni (ÇHC) ilan ederek anakara Çin'de komünist rejim kurmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan’ı Çin’in bir eyaleti olarak kabul etmiştir ancak Çin Cumhuriyeti (Tayvan) devrimden sonra da uluslararası toplum tarafından Çin'in meşru hükümeti olarak tanınmış ve desteklenmiştir. Çin Cumhuriyeti 1971'e kadar Birleşmiş Milletler ‘deki (BM) Çin sandalyesinin sahibi olmaya da devam etmiştir.

ABD’nin Tayvan Politikası

ABD Çin-Tayvan meselesinde çıkarları doğrultusunda hareket ederken dönem dönem ÇHC ile işbirlikleri yaparak iyi ilişkiler kursa da Tayvan’ı desteklemiştir. Dönemin ABD başkanı Harry S. Truman Çin’in iç meselelerine karışmayacağını dile getirse de 1950 yılında Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırmasının ardından Tayvan Boğazı’nın tarafsızlaştırılacağını belirtmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ( BMGK) toplanmış ve Kore’ye askeri müdahale kararı alınmıştır. ÇHC ise bu savaşta Kuzey Kore’yi desteklemiştir. ABD Tayvan Boğazı’na saldırarak Tayvan’ı ÇHC’den koruma amacı ile koruması altına almıştır. Kore Savaşı sırasında Amerika’nın Tayvan’a olan askeri ve diplomatik desteği sayesinde, Tayvan’ın Çin tarafından yutulması engellenmiştir. (Huang, 1999). Kore Savaşı’nın, Tayvan sorununa doğrudan etkisi olmuştur çünkü savaş başlamadan önce ABD’deki resmi Tayvan açıklamaları Çin’den yanaydı. 1954 yılında Çin Halk Cumhuriyet’inin Tayvan’ı bombalamasının ardından ABD savaşa dâhil oldu. Tayvan ile karşılıklı savunma anlaşması imzalayarak, Tayvan’ın askeri güvenliğini sağlayacağını resmileştirmiş oldu. ABD’nin nükleer silah kullanmakla tehdit ettiği Çin, sonunda 1 Mayıs 1955’teki Bandung Konferansı ile saldırılarına son vererek Birinci Tayvan Boğazı Krizi’ni sonlandırmış oldu. Böylece Kore Savaşı’na katılarak bu süreci başlatan Çin’in karşılaştığı en büyük yaptırım, 20 yılı aşkın sürecek ekonomik ve politik tecrit oldu. 1958 yılında ise İkinci Tayvan Boğazı krizi patlak verdi. ABD’nin anlaşma gereği Tayvan’ı savunmasıyla Çin Halk Cumhuriyeti geri çekildi. ABD Tayvan’ı desteklediği için Tayvan ekonomisi hızla büyüdü ve ABD ve Japonya’dan yatırım almaya başladı. Çin Halk Cumhuriyeti ise ekonomik kriz içerisindeydi. ABD-Tayvan anlaşmasının bitmesinin ardından birçok ülke diplomatik olarak ÇHC’ni tanımaya başladı. Vietnam savaşı, Tayvan için BM’deki temsilinin sonlanmasına giden yolun da başlangıcı oldu. ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, Çin’i durdurma modeli olarak, Çin’le anlaşmayı ve ticareti geliştirmeyi önerdi (Yılmaz, 2008). 9 Temmuz ve 20 Ekim 1971’de Çin’i iki kez ziyaret eden Kissinger, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu sözlü olarak ifade etmeye başladı (Adıbelli, 2006). Ekim 1971’deki BM 26. Genel Kurulu’nda kabul edilen 2758 sayılı kararla da Tayvan, BM üyeliğinden ihraç edildi ve yerine ise ÇHC alındı. Karşılıklı ziyaretler sonucu ABD ve ÇHC ilişkileri gelişti 1982 yılında ABD ile ÇHC arasında imzalanan ‘’17 Ağustos Bildirisi’’ ile ABD Tayvan’a silah satışını azaltacağı ve zamanla bitireceği taahhüdünde bulundu, ancak silah satmaya devam etti ve Tayvan ile yeni bir anlaşma da imzaladı. Bu sırada Tayvan ‘üç hayır’ politikasını ilan etti: “Görüşmeye hayır, müzakereye hayır ve uzlaşmaya hayır. ‘’ 1991 yılında Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra hızla büyüyen ÇHC tehdit unsuru oluşturmaya başladı. Dönemin Tayvan lideri Li Denghui’nin ABD’yi ziyaret etmesinden sonra ABD-ÇHC ilişkileri yeniden durakladı. ABD ise iki tarafın da politikasını desteklemediğini ve meselenin barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini belirtmiştir. ÇHC yönetimi 7 Temmuz 1995’de Tayvan Boğazı’nda füze denemeleri yapacağını duyurdu. ABD ordusu Bill Clinton’un talimatı ile bölgeye 2 uçak gemisi filosu ve 1 çıkarma gemisi göndererek göz korkutmuştur. ÇHC‘nin geri atım atmasıyla birlikte Üçüncü Tayvan Boğazı krizi bitmiş oldu. 2003 yılında ABD’nin Tayvan’a silah yardımı yapmasıyla birlikte Çin bu satışa tepki göstererek ABD ile ilişkilerini 8 aylığına durdurma kararı aldı. Günümüzde ABD ‘’Tek Çin’’ politikasını desteklese de olası bir saldırı da Tayvan’ı destekleyeceğini de belirtmektedir. ABD-ÇHC ilişkileri bir ileri iki geri gitmeye devam etmektedir.

Günümüzde Çin-Tayvan İlişkileri

ÇHC ile Tayvan hala bir çatışma içerisindedir. ÇHC, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden sonra Tayvan’ın etrafında tatbikatlar düzenlemiştir. ÇHC Tayvan’ın kendisine ait olduğunu ve gerekirse güç kullanarak bu adayı anakaraya bağlayacağını belirtmektedir. Tayvan halkı ise kendi para birimi, pasaportu, silahlı kuvvetleri, anayasası ve seçilmiş cumhurbaşkanı olan bölgenin bağımsız bir ulus olarak görülmesi gerektiğini düşünüyor. ABD tarafından Tayvan desteklendikçe Çin sık sık tatbikat düzenlemeye devam etmektedir. Tayvan Cumhurbaşkanı tarafından son yapılan açıklamada ise bağımsızlıklarından ödün vermeyeceklerini ve ÇHC ile savaşın bir seçenek olmadığını belirtmişlerdir.

DEĞERLENDİRME

ÇHC ve Tayvan arasındaki çatışmanın tarihi 1900’lü yıllara dayanmaktadır. Çin yönetimi içerisinde iki grup hakimiyet kurmuştur. Bunlar milliyetçiler ile komünistlerdir. Bu iki grubun anlaşmazlığa düşmesiyle ülkede yıllarca sürecek bir iç savaş başlamıştır. Japonya’nın Çin’i işgali sırasında birlikte savaşan bu iki grup Japonya ülkeden çekildikten sonra savaşmaya devam etmiştir. Milliyetçi yönetim başta güçlü konumdayken komünistlerin Japonlardan kalan silahları ele geçirmesi ve halk desteği almalarıyla birlikte 1949 yılında milliyetçi lider Chiang Kai-shek Tayvan adasına kaçarak burada Çin Cumhuriyeti kurduğunu ilan etmiştir. Yönetime geçen komünist lider Mao Zedung ise Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurduğunu ilan etmiştir. Bu şekilde ikili bir yönetim ortaya çıkmıştır. ÇHC’nin Kore savaşında Kuzey Kore’yi desteklemesi ABD’yi Tayvan’ı desteklemeye itmiştir. Tayvan Boğazı’nın bağımsızlaştırılması için uğraşan ABD, Tayvan’ı korumak için karşılıklı savunma anlaşması yaparak savaşın bir tarafı haline gelmiştir. ÇHC’nin yükselişini engelleme isteği de Tayvan’ı desteklemesinin bir diğer nedenidir. ABD dönem dönem ÇHC’ni de destekleyerek kendi çıkarlarına uygun hareket etmiştir. ÇHC ile anlaşma imzalayarak Tayvan’a silah satmayacağının taahhüdünü vermiştir. Ancak bu sözü tutmayarak Tayvan’ı desteklemeye devam etmiştir. Tayvan’a silah satması ve ekonomik olarak desteklemesi Çin tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştır. ÇHC buna karşılık olarak Tayvan çevresinde tatbikatlar, füze denemeleri yapmıştır ve boğaz krizlerini ortaya çıkarmıştır. ABD bu saldırılara kendisi de karşılık vererek bölgeye asker göndermiştir. Bunun neticesinde ÇHC geri adım atmıştır. ABD ile ÇHC karşılıklı ziyaretlerde bulunarak ilişkileri düzeltmeye çalışsa da Tayvan ile olan yakınlık neticesinde ilişkiler sürdürülememiştir. ABD iki tarafın politikalarını da desteklemediğini belirtse de Tayvan’ı savunması ÇHC ile olan ilişkileri durma noktasına getirmiştir. Günümüzde hala ABD-ÇHC ilişkileri düzelmemiştir. ÇHC ile Tayvan arasındaki çatışma ancak iki ülkeden birinin diğerinin egemenliğini kabul etmesi ile çözülecektir. İki ülkede bu konuda geri adım atmayacaklarını ısrarla dile getirmektedir. Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen pekin ile savaşma ihtimallerinin olmadığını belirtse de ÇHC devlet başkanı Şi Cinping güç kullanımdan çekinmeyeceklerini belirtmiştir. Ortada ABD faktörü varken ÇHC’nin Tayvan’a saldırma ihtimali düşüktür çünkü geçmiş saldırılarda ABD devreye girdiğinde geri adım atmıştır. Ancak ABD Tayvan üzerindeki desteğini çekerse ortaya böyle bir durum çıkacaktır. ABD desteği elbette Tayvan’ı ABD’ye bağımlı hale getirmiştir. Bu durumdan rahatsız olsalar dahi ÇHC karşısında savaşamayacakları için bunu sürdüreceklerdir. ABD Tayvan üzerindeki desteğini çekmedikçe bu çatışma aynı şekilde sürecektir.

 KAYNAKÇA

Turan, İshak. ABD-ÇİN İlişkileri Bağlamında Tayvan Sorunu. Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 1. Bknz. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/317003 Erişim Tarihi: 12 Ekim 2022.

Olkan, Kartal Batuhan. Çin-ABD İlişkilerinde Güvenlik İkilemi:Tayvan Sorunu. Journal Of Business Innovation and Governance,2021, Cilt:4, Sayı: 1, 27 – 41. Bknz. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1275344 Erişim Tarihi: 12 Ekim 2022

Özmen, Süleyman. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tayvan Politikası ve Bu Politikanın Dünya Siyasetinde Önemi. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022. Cilt:11, Sayı:3. Bknz: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2355336 Erişim Tarihi: 13 Ekim 2022