Avrupa Birliği’nde İltica Reformu
Avrupa Birliği (AB), 2016 yılından buyana göçmen politikalarında önemli değişiklikler yapmaya devam etmektedir. Bu değişimlerdeki temel amaçlar; Avrupa’ya göçün sınırlandırılması ve kontrol altına alınması, AB sınır kontrollerini kuvvetlendirme, AB üyesi ülkeler arasında göçmenlerin mali yükünün dağılımı ve dayanışma.
Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre, 2014'ten bu yana Avrupa'ya ulaşmaya çalışan göçmenler arasında hayatını kaybedenlerin sayısı 29 binden fazla. Bu kayıplar ve 2015'teki göçmen krizi sonucunda Avrupa Birliği, 2020 Eylül'ünde yeni bir iltica ve göç reformu önerisi sundu. Konsey ve Parlamento düzeyinde Aralık 2023'te uzlaşma sağlanmış, ancak, yeni düzenlemeler henüz nihai hale gelmedi ve yürürlüğe girmemişti. Yasa paketi Nisan 2024'te Parlamento ve Konsey tarafından onaylandı.
20 Aralık 2023’de Konsey ve Parlamento AB sığınma ve göç sistemi reformu konusunda yeni kararlar alınmıştı: Düzensiz göçmenlerin AB'ye vardıklarında kaydının alınması; biyometrik veri alma; iltica başvurularının yapılması ve ele alınmasına ilişkin prosedürler; sığınma başvurusunu değerlendirmede hangi üye devletin sorumlu olduğunu belirlemeye ilişkin kurallar; üye devletler arasındaki işbirliği ve dayanışma, göçmenlerin araçsallaştırılması vakaları da dahil olmak üzere kriz durumlarının nasıl ele alınacağı.
İltica Kurallarında Reformu
AB Konseyi tarafından yapılan açıklamada mevcut kurallar sığınmacılara eşit muamele edilmesini önlemekte ve farklı ülkelerde onaylanan sığınma kararlarının oranı da büyük farklılıklar göstermektedir. Bu açıklamaya göre Nisan 2024’te yürürlüğe giren göç ve iltica reformunun amacı, göçmenlerin yoğunlukta AB ülkelerinin üzerindeki yükü hafifletmek; sığınma taleplerinin kaydedilmesi ve işlenmesi için daha adil ve etkili bir çerçeve sunmak.
Belçika İltica ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Nicole de Moor konuya ilişkin verdiği demeçte, 'Üye devletler bugün Avrupa sığınma ve göç sistemini iyileştirme konusundaki kararlılıklarını doğruladılar. Bu yeni kurallar Avrupa iltica sistemini daha etkili hale getirecek ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı artıracak. Bu anlaşma, sahada, sınırlarda ve topraklarımızda göç ve sığınmayla mücadele şeklimizi temelden değiştirecek. Anlaşma, kabul edilmesinin ardından ilk günden itibaren sahadaki durumu değiştirmeyecek ancak artık kararımızı uygulamaya tam olarak kararlı olmamız gerekiyor.’ dedi.
AB kanunu iltica ve göç yönetiminin reform aşamaları şu şekildedir:
Eurodac Düzenlemesi: Eurodac, bir üye devlette iltica başvurusunda bulunanların ve düzensiz şekilde ülke sınırını geçenlerin parmak izleri ve biyometrik verilerinin saklandığı bir sistemdir. İzinsiz hareketlilikleri tespit etmek amacıyla, doğru ve eksiksiz kişisel verilerin toplanmasını sağlamak için ortak bir veri tabanı geliştirilmesini ve güncellenmesini hedefler. Böylece AB genelinde düzensiz hareketlilikle daha iyi mücadele edilmesini, sığınmacıların ve düzensiz durumdaki kişilerin yollarının izlenmesini mümkün kılacaktır.
Tarama İnceleme Yönetmeliği: Bu yönetmelik Avrupa Birliği vatandaşı olmayanların AB topraklarına giriş yaptıklarında kimliklerinin tespit edilmesini ve Schengen bölgesinde güvenliğin artırılmasını sağlamak için tek tip kuralların getirilmesi planlanmaktadır. Ayrıca, bir kişinin yasal giriş koşullarını yerine getirmeden AB'ye girmesi durumunda, menşe ülkesine geri dönmek veya sığınma prosedürünün başlatılması gibi doğru prosedürün hızlı bir şekilde belirlenmesini sağlar.
İltica Prosedürü Yönetmeliği: Göçmenler uluslararası korumaya yani iltica için başvurduğunda üye devletlerin izlemesi gereken ortak bir prosedür oluşturması gerekmektedir. Bu durum usul düzenlemelerini kolaylaştıracak ve sığınmacının haklarına ilişkin standartları belirleyecektir. Böylece iltica başvurularının büyük çoğunluğunun birkaç ülkenin sorumluluğunda bulunduğu mevcut iltica sistemini (Örneğin İtalya, Yunanistan, İspanya) dengeli ve adil hale getirecektir.
Kriz ve Mücbir Sebep Yasası: Gelecekte yaşanabilecek kriz durumlarına hazırlıklı olunmasını amaçlar.
İltica ve Göç Yönetmeliği: Mevcuttaki Dublin düzenlemesinin yerini alan yeni yönetmelik, bir sığınma başvurusunun incelenmesinden hangi üye devletin sorumlu olacağını saptayan kuralları belirler. Sığınma başvurularının büyük çoğunluğundan birkaç üye devletin sorumlu olduğu mevcut sistemi dengelemek için yeni bir dayanışma mekanizması kurulmasını planlayacaktır. Yeni kurallar, topraklarına düzensiz girişlerin sayısıyla baş edemeyen üye devletleri desteklemek için zorunlu dayanışmayı, üye devletlere katkı seçimi konusunda esneklikle birleştirmektedir. Bu yasa, iltica, geri dönüş ve sınır prosedürlerini hızlandırmayı amaçlayan bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Bu yeni düzenlemeler, uluslararası koruma talebinde bulunan kişiler için üye devletlerin uygulayacağı standart prosedürleri içermekte, mevcut uygulamaları modernize etmekte ve iltica başvurusunda bulunanların temel haklarını belirlemektedir.
Değerlendirme
AB'nin uzun süredir üzerinde mutabakata varmaya çalıştığı iltica reformu, Nisan 2024'te yürürlüğe girmiştir. Bu reform ile AB'ye gelen sığınmacılar, geldikleri ülkede kayda geçirilerek sığınma şansı düşük olanlar belirlenecek. Tüm sığınmacılar parmak izleri ve yüz görüntüleri ile "Eurodac" veri tabanına kaydedilecek. Bu sayede, geçmiş kayıtları incelenecek ve güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadıkları kontrol edilecek. Yeni düzenlemelerin, AB dışındaki üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmalar ve iş birlikler yoluyla göçmen akınlarını kontrol etmeye yönelik bir yanı da bulunmaktadır. Bununla birlikte iltica konusunda üye ülkeler arasında dengeli bir dağılım ön görülmektedir. Ancak, bu yaklaşımın etkinliği ve insan haklarına uygunluğu konusunda tartışmalar devam etmektedir.
Haziran 2024’teki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde Avrupa genelindeki aşırı sağ ve göçmen karşıtı partilere verilen destek, iltica reformunun yürürlüğe girmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Son yıllarda muhafazakar ve merkez sağ partilerin üye sayılarında artış olduğunu görülmektedir. Bu durum ile bağlantılı olarak, reformun yürürlüğe girmesinde, aşırı sağ ve ırkçı liderlerin söylemlerinin etkisinin çok fazla olduğu açıktır. Bu sebeple göç meselesi için köklü bir çözüm arayışına gidildiği muhtemeldir.