Kurumumuz Bünyesinde Stajyer Alınacaktır.

13 Şubat 2023

Staj Başvurusu
Kurumumuz Bünyesinde Grafik Tasarım Uzmanı Alınacaktır!

13 Mart 2023

İş Başvurusu
DUYURULAR
AB ve ABD Gaza Gelmemeli!

Rum-Yunan lobisinin özellikle bir süreden bu yana Kıbrıs konusunu kendi lehlerine çözebilmek için Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) gaza getirmek suretiyle Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısına çıkarma stratejisi izlediği açıkça görülmektedir. AB ve ABD acaba bu dolduruşa gelir mi? Bunu hep birlikte göreceğiz…

Gaza gelme tabiri halk arasında bir kişiyi abartılı söz ve davranışlarla yüreklendirerek, kışkırtıp, motive ederek herhangi bir işi yapmaya azmettirilmesi anlamında kullanılmaktadır. Rum Yönetimi, Kıbrıs konusunu kendi lehine çözebilmek için tek taraflı olarak uluslararası hukuku hiçe sayarak sözde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgelerin (MEB) gaz arama ihalelerini özellikle Amerikan Exxon Mobile, Fransız Total ve İtalyan Eni şirketlerine vererek ABD ve AB ülkeleri bu işte benim arkamda mesajı vermeye çalışmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) en başından beri Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanı meselesinin barış ve uzlaşı zemininde Kıbrıs konusuna zarar vermeyecek şekilde uluslararası hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde çözümlenebilmesi için çaba göstermektedir. Doğu Akdeniz’deki kaynakları iş birliği ve uzlaşı ortamına katkı yapacak şekilde değerlendirmek tüm tarafların kazançlı çıkacağı yoldur! Ancak Rum Yönetimi ısrarla tam aksi yönde hareket etmeye devam etmektedir.

Doğu Akdeniz’de günümüzde yaşanmakta olan mevcut tartışma ve gergilimin ana nedenini Rum Yönetimi’nin hukuken tek taraflı olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmaları oluşturmaktadır. Rumlar 1963’de nasıl silah zoru ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gasp ederek üniter Rum devletine dönüştürmüşlerse, günümüzde de Ada’nın etrafındaki tüm yetki alanlarını (MEB) benzeri şekilde gasp ederek bu duruma meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) tek yanlı ve adanın ‘tek hakimi’ gibi davranarak sözde parsellediği blokların 1,4,5,6 ve 7 numaralı kısımları Türkiye’nin kıta sahanlığı ile ve ayrıca 1, 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı kısımları ise KKTC’nin deniz sınır alanları ile örtüşmektedir.

Yaşanan gelişmeler çerçevesinde KKTC kendi hükümranlık haklarını kullanarak 2011 yılında Türkiye’nin ulusal kuruluşu olan Türkiye Petrollerine A,B,C,D,E,F,G diye 7 tane alan tanımlayarak ruhsat vermiştir. Bu bağlamda Türkiye mevcut kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri dolayısıyla Doğu Akdeniz’de hukuken sahip olduğu alanlar yanında bir de KKTC adına tüm adanın etrafında Türkiye Petrolleri aracılığı ile de hak ve söz sahibidir.

Rum Yönetimi geçtiğimiz günlerde itilaflı yerler içerisinde bulunan 3. parsele İtalyan ENİ şirketi yanında Fransız TOTAL şirketini de dâhil ettiğini duyurdu! 3. Parsel olarak tanımlanan bölge KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) verdiği ruhsat sahası içindedir. Rum Yönetimi görüldüğü gibi gerilimi tırmandırmak için elinden ne geliyorsa yapmaktadır.

ABD’li düşünce kuruluşu Center for Strategic and International Stuides (CSIS) geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir raporla, Beyaz Saray’dan Türkiye’yi Kıbrıs’tan kuşatarak Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını gasp etmesini istedi! CSIS raporunda özellikle Eastmed projesinin ABD tarafından desteklenmesi gerekliliğini savunuyor.

Geçtiğimiz günlerde Balkanlar’daki Türkiye-Rusya-Çin etkisinin kırılması için yapılan bir toplantıda makale yayımlayan ABD’li spekülatör milyarder George Soros ABD ve AB’yi göreve çağırdı. Soros yayınladığı makalesinde, AB’nin önündeki engellerden biri olarak ‘Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı’ olduğunu ileri sürdü.

Rum Yönetimi ile Yunanistan Kıbrıs konusunu kendi lehlerine çözebilmek adına Ada etrafındaki tüm hidrokarbon rezervlerin kullanım haklarını belirli bir süre AB ve ABD’nin kullanımına vermek suretiyle bu işten karlı çıkmaya mı çalışıyor? AB ve ABD bu gaza/dolduruşa gelir mi?

Rum Yönetimi, Yunanistan ve İsrail savunma bakanları, ‘bölgesel güvenlik, askeri işbirliğinin daha da artırılması, deniz ve enerji güvenliğinin teşviki’ için 22 Haziran Cuma günü Güney Kıbrıs’ta bir araya gelecek!  Rum Yönetimi bir taraftan diplomatik manevralar yaparken diğer bir yandan da görüldüğü gibi diplomasi dışı hareketlerde bulunmaktan da geri durmamaktadır.

AB önümüzdeki süreçte Doğu Akdeniz’de Türk Donanması ile karşı karşıya gelmeye mi hazırlanıyor? AB’nin silahlı gücü olarak kurulan Pesco’ya ait askeri unsurların yakın zaman sonra Doğu Akdeniz’e gelerek Rum Yönetimi ile Yunanistan’ın kışkırtmaları neticesinde Türk donanmasının karşısına geçeceği iddia ediliyor.

Rum Yönetimi, Yunanistan ve İsrail ayrıca AvrupaAsya Enterkonnekte enerji ağını AvrupaAfrika Enterkonnekte enerji ağı ile birleştirilerek Türk kıta sahanlığından geçirmeyi hedefledikleri iddia edilmektedir.  Tüm bu gelişmeleri al alta koyduğumuzda Kıbrıs konusunda iyi niyetten uzak ciddi bir gerilimle karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bakalım ilerleyen günlerde Avrupa Birliği ve ABD uluslararası hukuku göz ardı edip Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın gazına gelerek Doğu Akdeniz’de Türkiye ile karşı karşıya gelecek mi?