AB’nin Türkiye’nin Kritik Bölgelerde Güçlenmesi Raporu
"Türkiye’nin çok yönlü ve uyarlanabilir yaklaşımı, başarısının anahtarıdır. Ankara, diplomatik araçlar ve hedefe yönelik iletişimden oluşan çok çeşitli bir 'araç kutusu' kullanarak bu dört bölgede önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktı."
Avrupa Birliği bu sözleri Türkiye hakkında söylemiştir. Bir rapor hazırlayarak Türkiye’nin Batı Balkanlar, Güney Kafkasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da etkinliğinin arttığını, diplomatik, ekonomik, kültürel faaliyetleri ile bölgedeki en güçlü devletlerden biri haline geldiğini analiz etmişlerdir. Batı Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Kosova'da yapılan bir ankette, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, en beğenilen lider olarak öne çıkması da bu raporu destekler niteliktedir. Türkiye yürüttüğü etkili kamu diplomasisi, dış politikada komşularla iyi ilişkiler kurma ve iş birliğine yönelik adımları ile uluslararası alanda etkinliğini ve saygınlığını arttırmaktadır.
Batı Balkan ülkeleri Müslüman ve Türk nüfus yoğunluğunun da sebebiyle Türkiye ile diplomatik, ekonomik ilişkiler kurmaya eğilimlidir. Raporda, "Türkiye, özellikle bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik hedeflerine verdiği destek nedeniyle, AB'nin Batı Balkanlar'a yönelik stratejik çıkarları açısından hayati öneme sahip olmaya devam ediyor." cümleleri ile Türkiye’nin önemine dikkat çekilmiştir. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kuruluşların aktif çalışması kamu diplomasisinin etkili şekilde işlemesini sağlamaktadır. Türkiye'nin Avrupa-Atlantik entegrasyonuna verdiği destek, AB'nin bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmesinde kilit rol oynamaktadır. Her bir Batı Balkan ülkesine yönelik diplomasi faaliyetleriyle Türkiye, önemli bir bölgesel güç olmaktadır. Türkiye'nin Balkanlarda yatırımlarını artırması ve bölge ülkeleriyle ticareti iş birlikleri yapması bölgede ekonomik güç haline getirmiştir.
Türkiye’nin etkinliğini artırdığı bölgelerden biri de Güney Kafkasya olarak gösterilmektedir. Elbette Türkiye'nin Güney Kafkasya'daki ilişkilerinde Azerbaycan ile olan yakın bağlarının en önemli unsurdur. Rusya’nın etkili olduğu bu bölgede gerek Rusya’yla ortalıklar kurarak gerek Rusya’nın azalan etkinliğinden faydalanarak Türkiye, etkisini genişletmiştir. Türkiye'nin, başta Azerbaycan olmak üzere imajını iyileştirmek için kalkınma ve kültürel girişimler yoluyla yoğun çaba gösterdiği, yine TİKA'nın bu çabalara önemli katkı sunduğu belirtilmektedir. Azerbaycan-Ermenistan savaşında Rusya ile birlikte yürüttüğü barış gücü misyonu ise Türkiye’nin uluslararası alanda arabulucu imajına katkı sunmuştur.
Bölgedeki enerji arzından faydalanmak isteyen Türkiye'nin, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı ve TANAP gibi projelerdeki etkinliği de gelecek için Türkiye’yi önemli bir ticaret ortağı konumuna getirmiştir. Ayrıca, Batum ve Tiflis havalimanlarının Türk şirketleri tarafından geliştirilip işletildiği, Füzuli Havalimanı'nın da Türk şirketleri tarafından geliştirildiği belirtilerek, Türkiye'nin bölgede kilit altyapılara odaklandığı vurgulanmıştır.
Raporda Türkiye’nin, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da öncelikle insani yardım alanında önemli bir ülke olduğu ve milli gelire oranla kişi başına en büyük bağışçı olduğu vurgulanmıştır. Türkiye'nin insani yardımları Somali, Suriye, Filistin, Irak, Afganistan ve Libya'da belirgin olup, son olarak İsrail'in saldırıları sonrası Gazze'ye yoğunlaşmıştır. Türkiye'nin yumuşak gücü ve insani diplomasisi, özellikle eğitim alanında, Mevlana Değişim Programı ve Türkiye Bursları Programı gibi araçlarla Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya odaklanmaktadır. Türkiye'nin ticaretini stratejik olarak Arap dünyasına yönlendirdiği ve 2005'te 9 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022'de 46 milyar dolara çıktığı kaydedilmiştir. Kuzey Afrika'da, özellikle Cezayir ve Mısır'ın Türkiye'nin en önemli ticaret ortakları olduğu ve Cezayir'de 5 milyar dolarlık yatırım hedefine ulaşıldığı, Türkiye'nin Cezayir'de lider yabancı yatırımcı olduğu vurgulanmıştır.
Diğer bölgelerde olduğu gibi Afrika’da da, Türkiye'nin son 20 yılda etkisini artırdığı ve çok yönlü dış politika yaklaşımının diplomasi, ekonomi, insani yardım, kalkınma ve güvenliği kapsadığı vurgulanmaktadır. Türkiye, Sahra Altı Afrika'da 40 büyükelçilikle geniş bir diplomatik ağa sahip olup, Somali barış sürecinde arabulucu ve ortak olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Türkiye, güvenlik ve savunma alanında da faaliyetlerini genişleterek, dron diplomasisi ile ortaklarının güvenlik yeteneklerini güçlendirmektedir.
Türkiye'nin Afrika'daki stratejik yaklaşımı, hem elitler hem de halk arasında yankı bulmakta ve ülke nüfuzunu mali ve maddi katkılarının ötesine taşımaktadır. Türkiye, limanlar, demir yolları, enerji tedariki, stratejik ticaret yolları üzerinde yer alan havalimanları gibi altyapı projelerine önemli yatırımlar yapmaktadır. Ayrıca, oteller, konferans binaları ve spor sahaları gibi yatırımları ve özel-kamu ortaklıklarını teşvik etmektedir.
Türkiye'nin Sahra Altı Afrika'daki en büyük ticaret ortakları Güney Afrika, Nijerya, Fildişi Sahili, Gana ve Sudan'dır. Türkiye ile Sahra Altı Afrika arasındaki ticaret 2003'ten bu yana 8 kat artmıştır. Türk Hava Yolları'nın bölgedeki hızlı büyümesi ekonomik ilişkileri geliştirmiştir ve Türkiye'nin ticaret ve doğrudan yatırımdaki payı hızla artmıştır. Türk özel sektörünün yurt dışı ilişkileri de gelişmiş, iş konseylerinin sayısı 2014'te 16 iken 2023'te 44'e çıkmıştır. Türkiye'nin üretim yatırımları artmış ve özellikle Sahel bölgesinde madencilik faaliyetlerine odaklanmıştır. Görülmektedir ki Türkiye ekonomiden diplomasiye bir çok alanda bu bölgelerde faaliyet göstererek etkinliğini artırmıştır.
Değerlendirme
Türkiye’nin son yirmi yılda geliştirdiği çok yönlü ve uyarlanabilir dış politika stratejisi, onu Batı Balkanlar, Güney Kafkasya, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Afrika genelinde önemli bir oyuncu haline getirmiştir. Türkiye, diplomatik araçlar, ekonomik yatırımlar, kültürel faaliyetler ve insani yardımları içeren geniş faaliyetleri ile bölgelerdeki nüfuzunu artırmıştır. Batı Balkanlar'da, Türkiye’nin diplomatik ve ekonomik ilişkileri güçlendirme çabaları, bölge halkı nezdinde olumlu karşılanmış ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın popülaritesiyle de desteklenmiştir. Türkiye'nin bu bölgedeki stratejisi, AB'nin bölgesel çıkarları ile uyumlu olup, Türkiye’yi Batı Balkanlar için hayati bir ortak haline getirmiştir.
Güney Kafkasya'da, Türkiye'nin Azerbaycan ile olan yakın ilişkisi ve Rusya'nın azalan etkisinden faydalanarak bölgedeki etkinliğini artırması dikkat çekicidir. Enerji projeleri ve altyapı yatırımları, Türkiye'nin bölgede önemli bir ticaret ortağı ve stratejik oyuncu olarak konumlanmasını sağlamıştır.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da, Türkiye’nin insani yardım faaliyetleri ve eğitim programları aracılığıyla bölgeye yaptığı katkılar, onun yumuşak gücünü ve insani diplomasisini ön plana çıkarmıştır. Türkiye’nin ticaret hacminin hızla artması ve stratejik ortaklıkları, bölgedeki ekonomik etkinliğini pekiştirmiştir.
Afrika'da, Türkiye’nin genişleyen diplomatik ağı ve çok yönlü dış politika yaklaşımı, onu güvenilir bir ortak ve nüfuz sahibi bir aktör haline getirmiştir. Sahra Altı Afrika’da, Türkiye’nin güvenlik ve savunma alanındaki faaliyetleri, ekonomik yatırımları ve insani yardımları, bölgedeki etkisini artırmıştır.
Genel olarak, Türkiye’nin çeşitli bölgelerdeki bu başarıları, onun uluslararası alanda artan etkinliğini ve saygınlığını ortaya koymaktadır. Türkiye, çok yönlü ve uyarlanabilir dış politika stratejisi ile farklı bölgelerde önemli bir güç haline gelmiş ve bu konumunu sürdürmek için diplomatik, ekonomik, kültürel ve insani faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. Türkiye’nin bu çok yönlü yaklaşımı, bölgesel ve uluslararası iş birliği ve istikrarın sağlanmasında kilit bir rol oynamaya devam edecektir.